Gülmece, güldürmece, hafta sonuna bir eğlence…

Kadının biri, 46 yaşındayken kalp krizi geçiriyor ve hastaneye kaldırılıyor.

Ameliyat masasındayken, ölüme yakın, birden bir Azrail’i görüyor ve soruyor:

-Benim saatim geldi mi?

Azrail cevap veriyor:

-Hayır, senin daha 43 sene, 2 ay ve 8 günün var.

Narkozdan uyandığında, estetik yaptırmaya karar veriyor. Yüzünü botoksla gerdiriyor, dudaklarını doldurtturuyor ve göğüslerine silikon yaptırıyor.

Kısacası yeniden doğmuş gibi oluyor…

Daha uzun bir süre yaşayacağını bildiği için elbette o kadar ameliyatın değdiğini düşünüyor.

Son ameliyattan sonra, hastaneden tamamen yeni bir insan gibi çıkıyor.

Tam karşıdan karşıya geçiyorken ambulans çarpıyor ve ölüyor.

Azrail'e soruyor:

-40 seneden daha fazla yaşayacağımı söylemiştin neden o zaman bana o ambulansın çarpmasını engellemedin?

Azrail cevap veriyor:

Kız, Allah canını almasın emi! Ben seni tanıyamadım ki :::)))

Hemen diğeri geliyor…

İngiliz, Fransız ve bizim Temel uzak bir yere uçakla seyahate çıkıyorlar…

Neyse uçakları vardıkları ülkenin havaalanına iniyor.

Ve gümrük kontrolü başlıyor.

İngiliz valizi açılıyor. 7 tane iç çamaşırı görülüyor. Bunun üzerine görevli memur soruyor:

Neden 7 adet iç çamaşırı var efendim!

İngiliz yanıtlıyor:

Haftanın Her günü için bir çamaşır aldım.

Görevli memur kafasını sallıyor ve mırıldanıyor:

Demek uygarlık böyle bir şey! Vay anasına!

Sıra Fransız’ın valize geliyor.

8 tane iç çamaşırı var.

Sizin neden 8 tane diye soruluyor:

Fransız:

Haftanın 7 günü var ama 1 tane de ne olur ne olmaz diye yedek aldım.

Görevli memur vay be! Medeniyet ve ince düşünceye bak… Diyor ve sıra Temel’e geliyor.

Valiz açılıyor ve içinden 12 tane iç çamaşırı çıkıyor.

Diğer görevliler valizin başına toplanıyor ve merakla soruyorlar:

Neden 12 tane?

Temel:

Başlıyor ayları saymaya, ulan uşağım Mayıs-Haziran-Temmuz-Ağustos-Eylül gibi 12 ay yok mu?

:::)))

Saygı ve sevgilerimle…

Ömer Özdamar/Burdur-Bucak/11 Nisan 2010