Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Şubat '13

 
Kategori
Güncel
 

Gülsüm ana ve Umut!

Gülsüm ana ve Umut!
 

aa.ajansı


 Haber Ajanslarında, bir Gülsüm Ana ve Umut hikayesi sürüp gidiyor… Hiç mi merak etmiyorsunuz?

Bir sürü rivayet var.. Nedir bu işin aslı astarı diyerek, üzerine düşen ve bu işi bir dizi haline getiren hiç bir gazeteci yok. Veya ben duymadım.

Bu işin aslını faslını cidden merak ediyorum.

Bir sürü soru var:

Bu Umut kimdir?
 Antalya’da ne arıyordu?
 Nasıl kaza geçirdi?
 Umut, gerçekten bir Rus genci miydi?
 Kazadan sonra nasıl felç oldu?
 Hangi hastaneye kaldırdılar?
 Hastanede ne kadar süreyle baktılar?
 Bu Umut’la Gülsüm Ana (Kabadayı)nın karşılaşmaları nasıl oldu?
 Hastane, bu çocuğu Gülsüm Ana’ya nasıl  verdi? Niye verdi?
 Ruslar bu işe nasıl karıştılar?
 Gülsüm ana Umut’a (veya Pavel?) ne kadar süredir bakıyor?
 Gülsüm Ana Rusya’ya nasıl gitti?
 Kim onu TV programına çıkardı?
 Gülsüm Ana’nın maddi durumu bu çocuğa bakmak için yeterli mi?
 Gülsüm Ana’ya kimse yardım ediyor mu?
 Devlet kurumlarının, Kızılay’ın, Sağlık Bakanlığının Umut üzerinde hiçbir sorumluluğu yok mu?

Bu soruların cevaplarını bilmiyordum. Bari İnterneti karşıtırayım, belki oradan bir şeyler bulurum dedim: Bulduklarım şunlar:

“Antalya'nın Aksu ilçesinde 30 Ağustos 2008'de bir otobüsün çarpması sonucu komaya giren ve üzerinden kimlik çıkmayan genç, 60 gün Akdeniz Üniversitesi Hastanesi'nde yoğun bakımda kaldıktan sonra yaşam mücadelesini kazanmış. Aynı hastanede bir yakınının tedavisi için bulunan Gülsüm Kabadayı, felç olan gence gönüllü olarak bakmaya başlamış.” (ahaber.com.tr)

Daha sonra evine götürdüğü hasta gence gönüllü annelik yapan Kabadayı, 4 yıldan fazla süredir ''Umut'' ismini verdiği gencin bakımını üstlenmiş. Kabadayı'nın ''Umut'' hikayesi, fiziği benzediği için Rus uyruklu olduğu düşünülmesinden dolayı Rusya televizyon kanalına konu olmuştu. Kabadayı, Rusya'da giderek programa katılmış ve programdakiler tarafından ayakta alkışlanmıştı.(aa.com.tr)

“Antalya'da geçirdiği trafik kazası sonrası komaya giren Umut'a yıllardır anne şefkati ile bakan Gülsüm Kabadayı'yı, Rusya'da katıldığı televizyon programında diz çöküp elini öpen Rusya Liberal Demokrat Parti Milletvekili Roman Khudyakov, evinde de ziyaret etti.” (cnn.turk.com)

“Roman Khudyakov, Gülsüm Kabadayı'ya ''yılın annesi'' unvanın verilmesi için Rusya Parlamentosu'nda teklif vereceğini söyledi. Milletvekili Khudyakov, şöyle konuştu.” (cnn.turk.com)

“Rusya Meclis Başkanı Danışmanı Ramin Gasymov da Gülsüm Kabadayı'nın davranışının Rusya'da karşılaşılabilen bir durum olmadığını kaydederek, ''Şimdiki çağda böyle insanlar yok. Bizim için bir melek Gülsüm Ana. Belki Türkiye'de böyle şeyler çok sık karşılaşılabilen durumlar olabilir, ancak biz iki Rus politikacı olarak böyle bir şeyle ilk defa karşılaştık'' dedi.” (ahaber.com.tr)

Şimdi şimdi bir şeyler aydınlandı ama benim için bazı şeyler hala çok karanlık: Yine soruyorum:

1. Böyle bir durumdaki bir gencin Gülsüm Ana’nın evinde olmasından çok bir Sağlık kurumu’nda, bir Hastane’de bulunması gerekmez miydi? Hastanenin bu vatandaşı hemen sepetlemesi, zavallının kimi kimsesi olmamasından dolayı mıdır?

2. Sağlık Bakanlığı , Umut’la ilgilenmiş midir? Neler yapmıştır?

3. Bağlı bulunduğu ilin valisi, kaymakamı ne yapmıştır?

4. Kızılay gibi Kurumlardan bir ses çıkmış mıdır?

Peki bu çocuğun, namı diğer, Umut’un Rus olduğunu nereden çıkarıyoruz. Bir belli, açık seçik kanıt var mı?

Benim bildiğim, Rusya’daki Televizyon Programı’ndan sonra 4 tane anne, resmi kurumlara müracaat etmiş ve Umut’un kendi çocukları olduğunu söylemişler. Bunlardan hangisi doğrudur? Bir çocuğun 4 tane annesi olur mu?

Garip işler oluyor. Bu arada kendi kendime soruyorum; bu yaştan sonra işi gücü bırakıp “Gazetecilik” mi yapayım, yoksa “Polis Muhabirliği”mi? Çünkü onlardan doğru dürüst ses çıkmıyor… Nasıl insanlarız biz..?

Bir gariban çocuğu bir gariban kadının sırtına atmışız… Ohhh, Gülsüm Ana şunu yaptı, Gülsüm Ana bunu yaptı… Peki, Aileden sorumlu Devlet Bakanı ne yaptı?

Soruyorum ne yaptı?

Bu kadar aymazlık olmaz… Yazık!

  

Haber Ajanslarında, bir Gülsüm Ana ve Umut hikayesi sürüp gidiyor… Hiç mi merak etmiyorsunuz?

Bir sürü rivayet var.. Nedir bu işin aslı astarı diyerek, üzerine düşen ve bu işi bir dizi haline getiren hiç bir gazeteci yok. Veya ben duymadım.

Bu işin aslını faslını cidden merak ediyorum.

Bir sürü soru var:

Bu Umut kimdir?
Antalya’da ne arıyordu?
Nasıl kaza geçirdi?
Umut, gerçekten bir Rus genci miydi?
Kazadan sonra nasıl felç oldu?
Hangi hastaneye kaldırdılar?
Hastanede ne kadar süreyle baktılar?
Bu Umut’la Gülsüm Ana (Kabadayı)nın karşılaşmaları nasıl oldu?
Hastane, bu çocuğu Gülsüm Ana’ya nasıl  verdi? Niye verdi?
Ruslar bu işe nasıl karıştılar?
Gülsüm ana Umut’a (veya Pavel?) ne kadar süredir bakıyor?
Gülsüm Ana Rusya’ya nasıl gitti?
Kim onu TV programına çıkardı?
Gülsüm Ana’nın maddi durumu bu çocuğa bakmak için yeterli mi?
Gülsüm Ana’ya kimse yardım ediyor mu?
Devlet kurumlarının, Kızılay’ın, Sağlık Bakanlığının Umut üzerinde hiçbir sorumluluğu yok mu?

Bu soruların cevaplarını bilmiyordum. Bari İnterneti karşıtırayım, belki oradan bir şeyler bulurum dedim: Bulduklarım şunlar:

“Antalya'nın Aksu ilçesinde 30 Ağustos 2008'de bir otobüsün çarpması sonucu komaya giren ve üzerinden kimlik çıkmayan genç, 60 gün Akdeniz Üniversitesi Hastanesi'nde yoğun bakımda kaldıktan sonra yaşam mücadelesini kazanmış. Aynı hastanede bir yakınının tedavisi için bulunan Gülsüm Kabadayı, felç olan gence gönüllü olarak bakmaya başlamış.” (ahaber.com.tr)

Daha sonra evine götürdüğü hasta gence gönüllü annelik yapan Kabadayı, 4 yıldan fazla süredir ''Umut'' ismini verdiği gencin bakımını üstlenmiş. Kabadayı'nın ''Umut'' hikayesi, fiziği benzediği için Rus uyruklu olduğu düşünülmesinden dolayı Rusya televizyon kanalına konu olmuştu. Kabadayı, Rusya'da giderek programa katılmış ve programdakiler tarafından ayakta alkışlanmıştı.(aa.com.tr)

“Antalya'da geçirdiği trafik kazası sonrası komaya giren Umut'a yıllardır anne şefkati ile bakan Gülsüm Kabadayı'yı, Rusya'da katıldığı televizyon programında diz çöküp elini öpen Rusya Liberal Demokrat Parti Milletvekili Roman Khudyakov, evinde de ziyaret etti.” (cnn.turk.com)

“Roman Khudyakov, Gülsüm Kabadayı'ya ''yılın annesi'' unvanın verilmesi için Rusya Parlamentosu'nda teklif vereceğini söyledi. Milletvekili Khudyakov, şöyle konuştu.” (cnn.turk.com)

“Rusya Meclis Başkanı Danışmanı Ramin Gasymov da Gülsüm Kabadayı'nın davranışının Rusya'da karşılaşılabilen bir durum olmadığını kaydederek, ''Şimdiki çağda böyle insanlar yok. Bizim için bir melek Gülsüm Ana. Belki Türkiye'de böyle şeyler çok sık karşılaşılabilen durumlar olabilir, ancak biz iki Rus politikacı olarak böyle bir şeyle ilk defa karşılaştık'' dedi.” (ahaber.com.tr)

Şimdi şimdi bir şeyler aydınlandı ama benim için bazı şeyler hala çok karanlık: Yine soruyorum:

1. Böyle bir durumdaki bir gencin Gülsüm Ana’nın evinde olmasından çok bir Sağlık kurumu’nda, bir Hastane’de bulunması gerekmez miydi? Hastanenin bu vatandaşı hemen sepetlemesi, zavallının kimi kimsesi olmamasından dolayı mıdır?

2. Sağlık Bakanlığı , Umut’la ilgilenmiş midir? Neler yapmıştır?

3. Bağlı bulunduğu ilin valisi, kaymakamı ne yapmıştır?

4. Kızılay gibi Kurumlardan bir ses çıkmış mıdır?

Peki bu çocuğun, namı diğer, Umut’un Rus olduğunu nereden çıkarıyoruz. Bir belli, açık seçik kanıt var mı?

Benim bildiğim, Rusya’daki Televizyon Programı’ndan sonra 4 tane anne, resmi kurumlara müracaat etmiş ve Umut’un kendi çocukları olduğunu söylemişler. Bunlardan hangisi doğrudur? Bir çocuğun 4 tane annesi olur mu?

Garip işler oluyor. Bu arada kendi kendime soruyorum; bu yaştan sonra işi gücü bırakıp “Gazetecilik” mi yapayım, yoksa “Polis Muhabirliği”mi? Çünkü onlardan doğru dürüst ses çıkmıyor… Nasıl insanlarız biz..?

Bir gariban çocuğu bir gariban kadının sırtına atmışız… Ohhh, Gülsüm Ana şunu yaptı, Gülsüm Ana bunu yaptı… Peki, Aileden sorumlu Devlet Bakanı ne yaptı?

Soruyorum ne yaptı?

Bu kadar aymazlık olmaz… Yazık!

 

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..