Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Temmuz '09

 
Kategori
Dil Eğitimi
 

Gülümseten cezalar

Eski adıyla Ortaokulda, (günümüzde İlköğretimokulu) yöneticilik ve İngilizce öğretmenliği yaptığım sıralarda başımdan geçen bir olayı paylaşarak satırlarıma başlamak güzel olacak.

Rahatsızlandığım için, gecenin yarısında devlet hastanesinin acil servisinde tedavim yapılırken, “Geçmiş olsun Hocam.” diyen ve acilde görevli doktora baktığımda, Ortaokulda İngilizce öğretmenliğini yaptığım Orkun’u anımsadım. Hatırlanmak ne güzeldi. Daha bir güven duygusu içinde rahatlamıştım ki, Orkun’un “Hocam, birazdan serum bitince çıkışınızı yapacağım, merak etmeyin. Yalnız size şimdiye kadar söyleyemediğim bir şey söylemek istiyorum “dediğini duydum. Devam etti.“Siz beni ve iki arkadaşımı Orta1.sınıfta iken cezalandırmıştınız. Onu hiç unutamadım.” Disiplin Kuruluna sevk ederek ceza verme yerine her zaman rehberlik yapmayı tercih ettiğim için, şaşırma sırası bana gelmişti. Acaba 20 yıldır sakladığı neydi? Söylemesini istedim. Yaz gününde erik almak için okul dışına çıktıklarını, okul idaresine gitmek istemediklerini ve derse 15 dakika geç kaldıklarını, mazeret kağıdı almadan da derse girdiklerini söyledi. Acaba ne cezası vermiştim? “Cezayı hiç unutamadıklarını” tekrarladı. Gülümseyerek, “bize geç kaldığımız için, sınıfın önünde daha önceden öğrendiğimiz, İngilizce okul şarkılarından söyletmiştiniz.” deyince, rahat bir nefes aldım. “Hiç de beceremedikleri için, arkadaşlarının kendilerine güldüklerini” ekledi. Birlikte gülümsedik. Aslında o zaman çok sevindiklerini, nöbetçi yöneticiden –derse kabul kağıdı- almaları için kendilerini idareye göndermediğimi hatırlattı. Ama arkasında da şarkı söyleme cezasını da -gülümseyerek- unutamadığını ekledi.

O an kendi öğrencilik yıllarımda, yere düşen silgiyi almak için eğildiğimizde, sınıfa giren Matematik öğretmenimizin, “Neden ayağa kalkmadınız?” diyerek, arkadaşıma ve bana attığı tokat aklıma geldi. Ben de acı acı gülümsedim. Ama bu gülümseten bir ceza değildi…

Şüphesiz suçun olduğu yerde, cezanın da olacağı hukukta belirtilmiştir. Ancak, önemli olanın doğru zamanda, doğru karar vermek olduğunu asla unutmamalıyız. Sabırlı ve hoşgörülü olmak, öğretmenlerimizin karşılaşacakları birçok disiplin olayının daha büyümeden çözümlenmesini sağlayacaktır.

Disiplin kurulunu “üzeri kadife kaplı, demirden yapılmış bir eldiven” gibi çalıştırmalıyız. Önce, yumuşak dokunuşlarla sorun çözümlenmeli. Gerektiğinde demir elle işlem daha sonra gelmeli. Gürültü olduğunda, bir kaş çatışıyla tüm sınıfı sessizliğe gömen ama o derecede de sevdiğimiz İngilizce öğretmenimiz Sn. Haluk Baysal’ı, otoritesiyle –gülümseten cezalar konusunda - saygıyla anıyorum.

Disiplin kuruluna öğrenci göndermek bir marifet değildir. Yaptığı işin hatalı ve yanlış olduğunu, okuldaki kurallara uyulması gerektiği öğrencilere uygun şekilde anlatılırsa, ateş bacayı sarmadan kıvılcım iken söndürülmüş olur. Örneğin; yazılı sınavda kopya çeken öğrenciyi –kağıdını alarak - herkesin içinde cezalandırmak yerine, onu kopya çekmeye iten nedenlerin tespit edilerek, sorununun çözüme kavuşturulması daha akılcı bir yol değil mi? Hem o öğrenciyi kazanmış hem de disiplin kurulunun etkinliğini azaltmamış oluruz.

Öğrencilerin sorunlarını okulda veya evde katı kurallarla, cezalar koyarak çözümleyemeyiz. Kuralları yıkılmasını yukarıda aktardığım gülümseten ceza örneğine benzer şekilde –hoşgörülü-uygulamalarla önleyebiliriz. Öyleyse yapılması gereken iş, önce sorunun nedeninin objektif olarak tespit edilmesidir. Bunun için de bir dost, bir arkadaş gibi gülümseyerek yapılan işin hatalı ve yanlış olduğunu ikna etmek ve sonuçlarının da yanlış olacağını göstermektir. Ne demişler; “Küçüklere yetişkin insan gibi davran ama onlardan yetişkin insan davranışı bekleme.” Bu onların zamanla kazanacakları bir özelliktir.

Bir yerde okumuştum. Sizlerle paylaşmak isterim. Karayollarında “çevirme” yapan bir ekipte görevli trafik polisi bütün gün beklemiş, beklemiş ama akşama kadar bir araç bile geçmemiş. Can sıkıntısından patlamak üzereymiş. Tam gitmek üzere iken, son sürat bir aracın gelmekte olduğunu görmüş. “Hah! Tamam işte.” demiş, “Nihayet biri geldi.” Aracı durdurarak sürücüye “Hız yaptığını, ceza keseceğini” belirtmiş. Ardında da sabahtan beri beklediklerini eklemiş. Sürücüye niçin hız yaptığını sorunca, sürücü de “ kendilerini bekletmek istemediği için hız yaptığını” söyleyince, sabahtan beri sinirleri iyice gerilen trafik polisi katıla, katıla gülmeye başlamış. Bir taraftan gülerken, konuşacak halde olmadığından bir taraftan da eliyle sürücüye “hemen gitmesini” işaret ediyormuş. Ne dersiniz ? “Gülümseten bir ceza” örneği diyebilir miyiz?

Her şey gönlünüzce olsun…

Sevgi ve saygılarımla…

Ali İhsan ÖZÇAKIR

MEB. Bakanlık Başmüfettişi (E)

e-mail: aliihsanozcakir@hotmail.com

Web.Sitesi: aliihsanozcakir.googlepages.com

 
Toplam blog
: 172
: 4867
Kayıt tarihi
: 07.04.09
 
 

50 yıllık eğitimciyim. İngilizce öğretmenliği ve Bakanlık müfettişliği yaptım. Bunca yıllık eğiti..