Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ekim '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Gülümseyen hareketli fotoğraf

Gülümseyen hareketli fotoğraf
 

".....Tâ ki bir gün torunlarımın en küçüğünü, o küçücük cep telefonu ekranında hareketli, konuşur, bana gülümseyen fotoğrafını canlı halini görünceye kadar....."

*****

Hakkı Devrim'i tanımayanınız yoktur herhalde... Ben adını ilk kez yıllar önce Meydan Laros'ta görmüştüm. Şimdiki nesil onu Okan Bayülgen'in programında tanıdı. Radikal gazetesindeki köşesinde, zaman zaman "Dil Yâresi" başlıklı küçük bir sütun açarak, Türkçe'yi yanlış kullananlara uyarılarda bulunur, dilimize sahip çıkmaya çalışır.

Yarım asrı geçen gazetecilik hayatıyla, Basınımızın önde gelen ve sevilen, en tecrübeli yazarlarından biridir.

Türkçe'yi doğru yazıp konuşmak konusundaki hassasiyetine hayranım. Belki bu konuyu kendine dert edinen başka yazarlar ve akademisyenler de vardır ama, medyaya yansıyan yüzüyle bu konuda Hakkı Devrim kadar, bilinen ve tanınan sima azdır.

Okan Bayülgen'in yaptığı programların genel seyri içinde, orada bulunması uygun olan kimseler konusunda bir anket yapılsaydı ve bana da sorulsaydı, doğrusu Hakkı Devrim adı hiç aklıma gelmezdi. Çünkü yeni tabirle o programların konseptine uygun bir kişi değildi.

Fakat Okan Bayülgen hiç beklenmeyen bir şeyi gerçekleştirdi ve Hakkı Devrim'i bu şekilde genç kuşakların tanımasını sağladı. Çoğu zaman geç saatlere kadar boşu boşuna orada oturmaktan canı sıkıldı ama, sanırım varlığı bile bazı şeylerin farklı algılanmasına yetti.

Bunda elbette kendine özgü davranışı, konuşması ve ses tonunun bile etkisi var. Allah selamet versin, sağlıklı ve uzun ömürlü eylesin.

*****

Hakkı beyi son olarak 3G teknolojisini tanıtan bir firmanın reklamında görüyoruz. O tonton haliyle bayramda kendisini ziyarete gelemeyen torununu telefon ekranında görünce heyecanlanması ve eski alışkanlıkla telefonu kulağına götürmesi hoş esprilerdi.

Ancak bayramdan sonra yayına giren reklamda Hakkı beye öyle bir cümle kurduruyorlar ki, darısı dostlar başına mı diyeyim, Allah düşman başına vermesin mi diyeyim, bilemedim. Daha ilk duyduğumda kulağımı tırmalayan bu cümlenin tamamını ancak yeni kaydedebildiğim için bu yazıyı ancak yazabildim.

Yoksa reklamı duyduğum ilk gün, hem Hakkı Devrim'e, hem Türkçemiz'e büyük bir haksızlık yapıldığını düşündüm ve bunu yazmak istedim.

Hakkı bey kaçın kurası? Hiç bu kadar bozuk bir cümle kurar mı?

Bana öyle geliyor ki, dile bu kadar hakim ve sadık bir insana özellikle dikkat çekici bir cümle kurdurmuşlar ki, reklam amacına ulaşsın ve hedef kitleyi etkilesin...

Reklamdan benim aklımda kalan 3G'nin iyi bir şey olduğu. Yani sizin anlayacağınız Hakkı Devrim'i televizyonda seyredenlerin büyük bir çoğunluğu o firmayı hatırlamaz bile... Zaten sadece sese dayalı telefon sisteminin görüntülü olmasıyla, teknolojide yeni bir aşama kaydedildiği ortada. Azıcık aklı olan herkes, görüntülü telefonun sesli telefondan daha üstün bir aygıt olduğunu anlar. Üstelik ona sahip olmayı da ister.

Hele bizim milletimiz bayılır böyle yeniliklere... Sadece "aloo" demek için sürekli cihazını değiştirenlerin sayısı hiç de az değildir. Etrafınızda siz de böylelerini çok görmüşsünüzdür. Satın aldığı pahalı âletin hiçbir meziyetini keşfedemeyen, onu en ucuzundan her telefon gibi sadece konuşmak için kullananların sayısı ne kadardır kim bilir...

Sonuçta reklamdan, kulağımızı tırmalayan o bozuk cümle bize yâdigar kaldı. Hakkı bey, hak ettiği parayı almıştır herhalde... Ama olan bizim Türkçemize oldu. Bir yabancı firmanın, sırf dilimizle oynamak için bu reklamı yapmış olabileceği bile aklıma geliyor bazan...

Herkesin her şeyden şüphe ettiği, kimsenin kimseye güvenmediği bir ortamda, umarım benim bu komplo teorim bir paranoya sayılmaz.

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..