Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ekim '06

 
Kategori
Tiyatro
 

Gülünesi şeyler

Gülünesi şeyler
 

Yazmak, hemde gülünesi şeyler yazmak...

Yaşadığım ülkede (Avusturalya) kendi çapında birkaç derneksel Tiyatro'dan başka genel anlamıyla Tiyatro denen şeyin varlığından bahsetmek mümkün değildi. Ve ben Tiyatro aşığı, sahne tozunu birkaç kez yutma şansına erişmiş biri. Yaşadığım ülkenin dilini bilmiyorum gitsem Tiyatro odalarına kapatsam kendimi,öyle olduğu halde gittim. Dilini anlamadığım o seyirci koltuklarına bıraktım kendimi, Tiyatronun o sihirli dünyasına. Aynı havayı solumak sahnedekilerle ne kadar hoştur seyirci sandelyesinden. Gömülürsün koltuğuna ve beklerisin sana verilecek ahenkli şeyleri, ne kadar rahattır o koltuklar, oysa sahne öylemi ? Kimbilir kaç zamandır prova yapıyorlar sunacakları birkaç kelime için bile. Kimbilir ne kadar sıkıntılı ve zorlu bir dönemden geçerek geldiler o sahneye. Kimbilir belki hastalar veya birini kaybettiler çok sevdikleri, ama size verecekleri var bırakamazlarki sahneyi. Kimbilir...

Evet evet Tiyatro yapılmalıydı hemde anadili Türkçe olmayan bir ülkede Türkçe tiyatro yapılmalıydı. Ama nasıl kiminle ve yaşadığım topluma bunu nasıl sevdirmeliydim. Bence tek yolu vardı gülünesi şeyler yapmak. Bağlayacaktı seyirci olamamış seyircileri Tiyatroya. Bu benim doğrumdu. Ama gülünesi şeyler bulmalıydım herşeyden önce 4 yıldır araştırdığım, irdelediğim içinde yaşadığım toplum hakkında. Ve en komik olanı buldum. Evlilikler... Evet evet bu kadar ciddi bir kurum ama yaşadığım yerdeki komedisi belkide her gurbetçinin yaşadığı şeylerle paralel. Ve sarıldım kaleme biriktirdiklerimi dökmeye başladım kağıda her yazdığım cümlede biraz gerçek, biraz abartı, biraz dram, biraz ben vardım. Bunları bir araya getirdiğimde gülünesi birşey olamaya başladı. Ve kalemim durmadı gülünesi şeyleri yazmaya. Aslında çokta zorlanmamıştım çünkü yaşananlar aslında gülünesi şeylerdi. Ve bitti işte bir perdenin önüne çıkılası hale gelmişti bence. Hiç oyun yazmamıştım oysa, hiç oyun yönetmemiştim oysa, ama bence oynanası ve gülünesi bir şeyler vardı yazdıklarımda.

Geriye kadroyu yani oynayacak kişileri bulmak ve başlamak kalmıştı provalara. Çok zor olmuştu birkaç kişi dışında bu işe sıcak bakan. Hep skeçlerle vardım oysa 4 kişiydik topu topu. Ve arkadaş çevreleri yoklanmaya başlandı hevesi olanlar daha doğrusu ne olduğunu bilmeyen ama skeçlerden tahminle hevesi olanlar bir araya gelmeye başladık. Ve işte en büyük sorunla karşı karşıya kaldık bayan oyuncu bulamıyorduk bizle perde önüne çıkabilecek. Ve bir gün geliverdi bir bayan “Annem dedi zamanında Tiyatro yapmış millet ne derse desin bende denemek istiyorum.” Katılıverdi aramıza. Geriye diğer bayanları bulmak kalmıştı. Arkadaşların kızarkadaşları zorlandı, kız ister gibi tanıdık ailelerden kızlar istendi. “Efendim biz bir Tiyatro oyunu yapıyoruzda Allahın emri Peygamber efendimizin kavli ile kızınızı Tiyatromuza istiyoruz.” Olmadı kimse kızını vermedi bize, sonunda oyun müziklerini yapan arkadaşımız kız arkadaşını kandırdı. Ve ben bütün amatörlüğüme ramen 4 kişilik bayan oyuncu kadrosunu teksleri değiştirerek 2 bayana düşürdüm.

Korkuyordum seyirci olmayan seyirciden, belkide zarar verecektim benden sonar birşey yapacaklara istemeden. Ama hep üstadın sözüne sığındım. “Boşver sen evlat oyuncuların mektepten yetişmesine, asıl seyirci mektepten yetişirse o zaman halimiz harap.” Ve yılmadım istedimki gülünesi şeyleri seyirci olmayan seyirciye ulaştırayım. Ve başladı provalar... Bildiklerimi, öğrendiklerimi, öğreneceklerimi ardı arkasına ekleyip uzun uzadıya çalışmalar ve uykusuz geceler. Kolaymı İlk kez yazıyorum bir oyun ilk kez yönetiyorum bir oyun ve seyirci ilk. İstemiyordum bir tek seyirciden bile “Bumu Tiyatro bunun içinmi bu kadar zaman harcadık ? “ Ve provalara birilerini çağırdım gülünesi şeyleri perde açmadan görmek için. Oyuncular provaya konstre olmuş ben gelenlere ve gördümkü neşeleri yerinde ve gülünesi şeyler yerini bulmuş gülüyorlar.

Geriye bir salon bulmak kalmıştı seyirci olmayan seyirciye oynamak için, bulundu. Herşey hazırdı işte saniyeler kalmıştı perde açmaya. Işıklar kapanmış boş sahnede ve elim perdenin ipinde. Dünyanın en ağır yükünü çekiyorum sanki ip ellerimi acıtıyor. Ve çekiyorum perdenin ipini son nefesimi alır gibi perdeyi açıyor ve atıyorum kendimi Deli kostümümle sahneye, ve ilk replik...

Seyirci gülüyor gülünesi şeylere aynı düşündüğüm gibi ve oyuncu arkadaşlarım bu coşkuyla giriyor sahneye... Oyun sonrası selamda gülünesi şeyleri ayakta alkışlıyor seyirci olmayan seyirciler. Ve anlıyorumki yazmaya devam etmem gerkeli ve paylaşmalıyım gülünesi şeyleri onlarla. Tam 12 yıl ve 6 oyundan sonra artık seyirci karşısında paylaşıyorum gülünesi şeyleri.

Entel Magandalar Tiyatro ve Halk Dansları Toluluğu.

İlk Oyun Acaba siz Evlendirilebileceklerimizden misiniz ? (1994)

 
Toplam blog
: 6
: 731
Kayıt tarihi
: 24.10.06
 
 

1965'de fazla sancılı olmayan bir süre sonrasında dünyaya gelmişim.(Annemin yalancısıyım) Hatırladığ..