Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Şubat '08

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Gülüşümüzü donduran komedyen: Engin Günaydın

Gülüşümüzü donduran komedyen: Engin Günaydın
 

Urla: İzmir’e otobanla yirmi dakika mesafede bir sahil kasabasıdır, üç yanı koylarla çevrili olduğu için yarımada olarak anılır, son yıllarda kasaba merkezinin çevresinde oluşan yeni sitelerle oldukça genişlemiş, örnek gösterilecek kadar yeniliklere açık yerli halkı ve büyük kentlerden gelen yeni yerleşimcileri ile sakin, kendi halinde şirin bir ilçedir.

Beş yıldır bu ilçenin yerleşimcilerinden biriyim ve kasabamı çok seviyorum.
Tertemiz sokakları, kokmayan çöp konteynırları, dürüst esnafı ile gerçekten yaşanılası bir yerdir. Doğa güzellikleri ise cabası.

Geçen yıl bir hayırseverin katkısı ile oldukça büyük bir kütüphaneye ve örnek olacak nitelikte bir sanat merkezine kavuştu Urla; bu merkez ile ne kadar övünsek az. Bu sanat merkezimiz sayesindede çeşitli sanat etkinlikleri, önemli paneller ayağımıza kadar gelmiş oldu. Son olarak Yıldız Kenter’i ve Ferhan Şensoy’u ağırladık.

Geçtiğimiz günlerde yeni bir duyuru ile Engin Günaydın’ın “ Bu öyküdeki Mal Benim” isimli tek kişilik gösterisinin geleceğini öğrendiğimde sevinerek bilet aldım. Gösteri akşamı yine neşe içinde “Hakan Çeken Kültür Merkezi” tiyatro salonuna gittim ailemle.

Kapılar oyuna on dakika kala kapanacağı için acele etmiş ve kurala saygı göstererek saatinde yerimize oturmuştuk.
Oyun; saatinden on beş dakika geç başladı, haklı olarak seyirci sabırsızlandı. Engin Günaydın parendeler atarak sahneye çıktığında, insanlar Avrupa yakası dizisi ile sevgilerini kazanmış olan sanatçıya gereken alkışı sundu ve geç kalınmayı çoktan unutmuş olarak, keyif içinde gösterinin devamını beklediler; hak ettiğini düşündüğü alkışlarını ve kahkahalarını esirgemeden.

Engin Günaydın; konuşmaya başladığında başlangıçta tutuktu. Kendisini düşünme ve konuşma özürlü gibi biri olarak göstererek, sempatik sayılabilecek bir iki mizahi sözden sonra seyirci ile iletişim kurmaya çalıştı sanatçı(!) bunu başaramasa da birçoğu yine de bunları oyuna dâhil sanarak gülmeye devam ettiler, Engin günaydın tatmin olmadı.

İstiklal caddesinde elele gezen sevgililerden kadın olanlarının neden kakara kikiri yaparken, erkek olanlarının gülmeden gittiğini öğrendik bu arada; karşıdan laf atarak gelen kişilere gülerken yakalanmamak içinmiş. Bu büyük sosyal tespitin, komik mimikler ile anlatımından sonra durdu ve çocukları istemediğini, oyunlara getirilmesinin yasak olması gerektiğini söyledi, salonda çocuk sayısı çok sayılabilirdi ama hiçbir taşkın hareket ve onun yoğunluğunu bozacak hiçbir görüntü yaşanmadı.

Daha sonra; seyirci ile bir iki diyaloga daha girişti, ”Ben çok zeki değilim, bana çok soru yöneltmeyin, iki gün beklersiniz” tarzında komik olacağını düşündüğü espriler yapmaya çalıştı. Birden bire “Ben sizden elektrik alamadım, bu böyle olmaz, devam edemem” diyerek selam verip sahneyi terk etti.

Bütün olup bitenler oyunun ilk on beş- yirmi dakikası içinde olduğundan, biz seyirci olarak gerçekten inanamadık ve bu davranışının oyununa dâhil bir şey olduğunu düşündük. Dakikalar ilerledikçe salonu terk eden bir kısım halkın yanı sıra ön sıralar ısrarla alkışa devam ettiler; tüm iyi niyetleri ile. Hatta bir kadın ayakta canhıraş bir şekilde oturmamızı bunun bir şaka olduğunu söylüyordu, bir yandan çağırı alkışı yaparak.

Ben, terk ettikten sonra salonu, eve dönene kadar Engin Günaydın’ın sahneye çıkıp özür dileyip, oyununa devam ettiğini hayal ettim. Meğer durum daha da farklılaşıp, Engin Günaydın ambulans çağırarak, hastaneye sevk olmuş. Teşhis baş dönmesi…

Mazereti elbette inanılmazdı, seyirci o kadar anlayışsız değildi, bizden elektrik alamadığını rahatlıkla yüzümüze söyleyen Engin Günaydın rahatsızlandığını ifade etseydi seyirci anlayışla karşılar, bir başka güne ertelenebilirdi gösterisi.
Hiçbir ön bilgi almadan geldiği Urla halkına, kendi ön yargıları ile yaklaşan, gençliğinde ayrıldığı kendi kasabasını tarif ederken “Dön dolaş parkta dondurma ye” diye tarif ettiği Tokat ilçesi ile bağdaştırırken o küçümseyen tavrı hiç hoş olmadı. Kültür onun gözünde İstiklal caddesini tanımakla eşdeğer görülüyor ne acı, ya da seks sonrası banyoya çıplak giden erkeğin halini tarif ederken çok gülmeyen bir seyircinin mizah anlayışının eksikliği olarak algılanıyor elektrik alamamak.
Popülarizmin sanatı, sanatçıyı nereye getirdiğinin gösterisini ibretle seyrettik o gece. Yeni yetişenlere güzel bir örnek olmuştur umarım.


Sedef Kandemir 2008

 
Toplam blog
: 12
: 509
Kayıt tarihi
: 05.08.07
 
 

Çok genç yaşlarda "Büyüdüğümde ne olmak istediğim" sorusuna verdiğim cevap yazar olmaktı.Büyüdüm ve ..