Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Eylül '08

 
Kategori
Öykü
 

Gümüş gondol

Gümüş gondol
 

"Resim:Alıntı"


GÜMÜŞ GONDOL


Utangaçtı çocuk… Yanağına dokunan kırmızı ojeli tırnaklı parmakların sahibi olan sarı saçlı kadının yüzüne bakamıyordu… İşte yakalamıştı yine onu kadın… Elindeki izmaritle yakalamıştı… Oysa daha birkaç gün önce söz vermemiş miydi yeşil gözlü kadına, bir daha içmeyeceğim, söz dememiş miydi…

Avuçlarının arasında gizlemeye çalıştığı izmariti parmaklarının yanmasına aldırmadan ezdi çocuk… Bakamıyordu kadının yeşil gözlerine… Ne kadar da güzel bakıyordu o yeşil gözler… Ne kadar da merhamet doluydu… Hiçbir şey söylememişti kadın… Ne kadar da mağrurdu… Keşke kızsaydı ona, yalancı deseydi, söz vermiştin ama sözünü tutmadın işte deseydi…

Yapmadı kadın bağırıp çağırmadı sadece kirden sertleşmiş kumral saçlarını sevgiyle okşadı çocuğun… Ilık ılık bir şeyler aktı çocuğun yüreğine… İçi ısındı sevginin gücü ile… Sonra elindeki yeşil banknotu çocuğun cebine koyuverdi kadın… Kocaman gülümsedi ve kırmızı arabasına doğru ilerledi.

Şoförü indi arabadan ve kapısını açtı sarı saçlı kadının binebilmesi için… Alaturka bir melodi yayıldı kırmızı arabadan dışarı… Kadın arabaya binmeden önce son bir kez döndü ve baktı çocuğa yeşil yeşil… El salladı çocuk… Bir süre baktı arabanın arkasından…

“Ne kadar da güzel “diye düşündü çocuk…

“Ne kadar güzel… Oysa babam bütün kadınlar cadıdır derdi… Cadı cadı diye bağırırdı anneme…”

Babasının kükreyen sesi yankılandı kulaklarında…

“Pis cadı… Tüm kadınlar gibi sen de bir cadısın… “

“Ağlardı annem… Anneciğim… Zavallı anneciğim ne çok dayak yerdi babamdan… Ya ben … Ben de o tekmelere, tokatlara maruz kalmaz mıydım… Sadece… Sadece yedi yaşındaydım… Ne kadar da küçüktüm… Olan bitenlere seyirci kalmaktan başka bir şey gelmezdi elimden… Babam öfkesini alıp kapıyı çarpıp çıktıktan sonra koşar sarılırdım anneciğime… Ağlardım… Ağlardık…“ diyerek kömür karası rengindeki elleri ile yanaklarını kuruladı…

“Oysa bu kadın bir melek… Ne kadar da güzel… Ne kadar da güzel bakıyor…” diyerek elini az önce kadının parmaklarının değdiği saçlarında dolaştırdı… Ve bir anda şimşek çakmış gibi parıldadı siyah gözleri… Hızlı adımlarla girdi önünde durduğu apartmanın bodrum katına…

Bodrumun küçücük camından içeri süzülen gün ışığı örümcek ağlarını belirginleştiriyordu çocuğun umurunda olmasa da… İlerledi çocuk kendisinden beklemeyen emin adımlarla… Sakladığı yerden çıkardı gümüş gondolu…

“Bir daha asla çalmayacağım…” dedi tok bir ses ile…

“Asla çalmayacağım…”

Gümüş gondolun parıltısı çocuğun doğru yolu bulmasının gözlerine düşen şavkı yanında sönük, çok sönük kalmıştı.

18.09.2008
 
Toplam blog
: 755
: 776
Kayıt tarihi
: 13.06.07
 
 

Ankara'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. AÜİF iş idaresi b..