Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ekim '07

 
Kategori
Güncel
 

Gün bir olma günüdür!

Gün bir olma günüdür!
 

Soruyorum!

Siz kimsiniz? Biz kimiz? Siz nereye ve kime hizmet ediyorsunuz? Biz nereye ve kime hizmet ediyoruz? Öncelikle yüzyıllardır Alevi’siyle, Kürt’üyle Türk’üyle, Çerkez’iyle. Dadaşıyla, Azeri’siyle, Gürcüsüyle, hatta son yıllarda Alman’ıyla, Rus’uyla bu ülke toprakları üstünde yan yana yaşayan bizler değil miyiz? Türk topraklarının hangi ilinde Kürtlere vize uygulanıyor? Hangi ilinde veya ilçesinde iş kurmasına yatırım yapmasına engel olunuyor?

Akdeniz’de yaşayan bir Türk kadınıyım. Bölgemiz; özellikle Antalya ilimiz ve ilçelerimiz, turizm nedeni ile seksen sonrası oldukça yoğun göç alan bölgelerden. Ve inanın artık % 80 i bu sözünü ettiğim farklı kimliklerden oluşuyor. Bu güne kadar önemli bir çatışma, kargaşa yaşanmadı. Ve birçoğu yaşam koşullarından memnun olmadığı halde ki; “kim yeterince memnun o anlamda” hiç birisi geri dönmek istemiyor. Neden? Zamanında bu insanları eline silah alıp da buralara süren, zulüm eden Türkler miydi? Yoksa kardeşim sen buraya yerleşemezsin diyen mi oldu?

Sefalet varsa her yerde var. Gelir adaletsizliği varsa her yerde var. Ekonomik darboğaz varsa, her yerde var. Yalnızca doğu ve güneydoğu Anadolu da mı var bunlar. Eğer böyle bir ayrıma gidilecekse, kimlikleri dolayısıyla horlandıklarını, ezildiklerini söyleyen bu vatandaşlar; Alevilerin asıl ayrımı kendilerine yapıldığı, Kürtlere her daim kendilerinden daha fazla değer verildiği iddiasına ne diyecekler. Böyle düşünen aleviler silah alıp dağlara mı çıktılar? Türkiye’yi bölmek parçalamak kimin işine yarar. Haydi, ola ki Türk hükümeti bıktım sizden! Alın çoluğunuzu çocuğunuzu dönün kendi ilinize, ilçenize, köyünüze deseler, gidebilecekler mi? Ya buralarda Kürt, Türk demeden evlenip çoluk çocuk sahibi olanları nasıl ayıracaksınız? Çocukları ikiye falan mı böleceksiniz? Paylaşılamayan nedir Allah aşkına?

Ne yazık ki yıllardır yan yana aynı şartlarda yaşadığımız “hatta birçoğunun şartları bizden çok daha iyi” Kürt vatandaşların bazılarının üstlerine sinmiş aşağılık komplekslerinden hala kurtulamadıklarını görüyorum. Birçoğu bölgemize geleli yirmi beş otuz yıl olmuş. Dediğim gibi yaşam standartları ortalamanın üstünde. Fakat bu doğmadıkları ama doydukları yerleri her fırsatta kötülemekten de geri kalmıyorlar. Birçok kez tanık oldum. Örneğin: ilçemizin merkezinde gayet şık bir giyim mağazası olan bir beyle bir mekan çıkışında karşılaştık. Ve başladı yine yıllardır yaşadığı ve doyduğu yeri kötülemeye. Bende dayanamayarak dedim ki; kendinize ayrım yapıldığını söylüyorsunuz ama ben böyle bir şey göremiyorum. Ben sizin mağazanızdan gelip defalarca alış veriş etmiş birisiyim örneğin. Bir kez olsun nereli olduğunuzu sordum mu size dedim. Sormadım. Eeee. Sen sormadın ama gibi bir şeyler gevelemeye başladı. Ben sormadığım gibi, başkalarının da öyle bir ayrım yaptığına tanık olmadım dedim. Münferit bazı olaylarda bir topluluğu ulusu bağlamaz, o ulusa veya bölgeye mal edilemez. Eğer yaşadığın yerden memnun değilsen tercih hakkını kullanabilir, başka bir yerde veya bölgende yaşayabilirsin. Fakat hem yaşayıp, hem kazanıp, hem de sürekli kötülersen burada bir çelişki var demektir.

Örneğin bir zamanlar bir Kürt’le ile evli olan ben hiç düşünmedim evlenirken. Kimliğini sorgulamadım. Ya da hala bilmem aslen Kürt müdür yoksa başka bir kimlikten mi? Önemli olan insan olmak değil midir? Kendisi her ne kadar çok küçük yaşlarda doğduğu yerden ayrılsa bile sonradan Elazığ’a bağlanan Tunceli’nin bir köyünde doğmuş ve o kültürü almıştı. Anlaşamadık ayrıldık o ayrı. Bir oğlumuz olduğu içinde, gerektiğinde hala konuşur, görüşür; en azından oğluma sahip çıktığı için saygıda duyarım kendisine. İşte bu evlilikten olma oğlum bana diyor ki; “anneciğim ben sizin evliliğinize o kadar farklı bir açıdan bakıyor ve öylesine derin bir anlam yüklüyorum ki; sanki ilahi bir şeymiş gibi geliyor bu bana diyor. Düşünsene Türkiye’nin çok önemli iki nehrinin, Munzur ile Manavgat nehrinin birleşmesi gibi bir şey bu diyor.”

İlahi olup olmadığını bilmiyorum ama alın işte size bambaşka bir bakış açısı. Ben hiç bu açıdan bakmamıştım mesela.

Onun için diyorum ki; belki hepimizin bakış açısını geliştirmesi, değiştirmesi ve bambaşka açılardan olaya bakması gerekiyor. Alevi’siyle, Kürt’üyle Türk’üyle yıllardır yan yana yaşadığımız, kız alıp kız verdiğimiz, sofrasında yemek yediğimiz, yan yana halaya durduğumuz, horon teptiğimiz bu büyük ulusun bölünmesi ve parçalanmasından tek çıkarı olmayacak bir ülke varsa o da hepimizi aynı çatı altında birleştiren Türkiye olacaktır. Kazananların kim olacağı ise gün gibi ortada! Onun için gün bölünme, parçalanma, dağılma günü değil, gün bir olma günüdür. Gün el ele gönül gönüle verme günüdür. Gün kapıda bekleşen aç kurtların farkına varma günüdür. Onlara karşı birliğimizi, beraberliğimizi, gücümüzü, inancımızı gösterme günüdür. Yeter artık uyanın. Bir avuç işbirlikçinin, hainin, teröristin yüzünden birbirimize girmeyelim. Bu vatan hepimizin!


Lütfen okuyun!

http://www.milliyet.com.tr/2007/10/23/yazar/tamer.html

 
Toplam blog
: 669
: 1503
Kayıt tarihi
: 19.01.07
 
 

Bir on dört mart sabahı güneş henüz arz-ı endam ederken üzeri yongalarla kaplı, küçük pencereli, ..