Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ağustos '10

 
Kategori
Öykü
 

Gün Doğarken Temmuz'da

Gün Doğarken Temmuz'da
 

...


Ü… rüzgâr sızdıran penceresini iyice kapattıktan sonra, ufak gözlerini kırpıştırıp ona yapılacak sürprizleri düşündü. Dışarı çıkması gerekiyordu. Yapacağı birçok küçük işi vardı. Sol kolunu uzatıp havaya doğru biraz döndürdü, parmaklarını açtı ve bir balerin gibi vücudunu kastı.

Gözleri, aynada kendini izliyordu.Kestane rengi saçları taranmamıştı, omuzlarına düşmüş bu düz saçlar sanki bir savaş halindeydi. Temiz yüzündeki çekingen tavır daha gitmemişti.

Narin beyaz etli kollarını iki kez gerdi ve süslenme işine koyuldu. Önce saçlarını taradı, sonra yüzüne nemlendirici krem sürdü. Pembe pijamasını çıkardı, katladı, yastığının altına koydu. Temiz çoraplarını giyip ardından şık bir beyaz bir bluz üstüne geçirdi. En sonunda mavi bir kot pantolon giyerek giyme işini tamamladı. Dışarı çıkarken siyah çantasını kontrol etti, pembe cüzdanı içinde yoktu, odayı gözleriyle taradı, çanta şifonyerin üstünde duruyordu, çok ani bir hareketle cüzdan kendinin çantanın içinde buldu. Kapıya yöneldi, bağcıksız ayakkabısını giydi. Çok cici ve şeker görünüyordu.

Ü… Duygusal bir kızdı, hassas ve kırılgandı, kimseye kötü bir söz söylemez, söylenen yerden de uzaklaşırdı. Yumuşak, nazik davranışlarıyla herkese kendini sevdirmişti. Çok anlayışlıydı. Onun gülümsemesine herkes hayrandı. Çünkü gülümsediği zaman oradan kötü olan her şey uzaklaşıyordu. Bir huzur basıyordu her yeri… Yolda yürürken insanlar onun gözlerinde mutluluk buluyorlardı, o da sık sık fark ediyordu bunu.. Mavi gökyüzüne ara sıra yeşilimsi gözleri takılıyordu.

Hayalin içinde bir gezinti yaparken o anda caddede arabaların geçtiği yerde bir kırmızı gül gördü. Arabaların o gülü ezmemesi için dualar etti. Son araba geçince hızla gidip gülü aldı bulunduğu yerden ve karşıya geçti. Gül onun için çok önemliydi. Yaklaşık üç aydır biri evinin önüne bir gül demeti koyuyordu. Herhangi bir yazı da yoktu yanında.. Gülü elinde çevire çevire birkaç küçük işini halletti.

Aklı hep sürprizlerdeydi. Bugün 17 Temmuzdu. Doğum günüydü.

İşlerini bitirip evine dönerken takip edildiğini hissetti. Arkasında dilenci kılıklı bir kadın vardı sanki. Birkaç kez kafasını çevirip baktı. Evet, bir kadındı. Korkmaya başladı, hızlandı adımları, sanki kadında hızlanıyordu. Düşünmeye başladı. Belki de takip etmiyordu kadın, aynı yolun üstündeydi evi. Yavaşladı, kadının kendini geçmesini bekledi. Gerçekten de kadın bir süre sonra kendini geçti. Derin bir nefes aldı Ü… Rahatlamıştı, korkan gözleri, eski güzel huzurlu haline geçmişti. Yüreği hızlı atmayı kesmiş, fırtına sonrasına dönmüştü.

Eve geldiğinde kapının önünde gül demetini buldu, ama bu sefer ilginç olan yanında katlanmış beyaz bir fotokopi kâğıdı vardı. Nabzı hızla atmaya başlamıştı, bir kuş gibi yüreği heyecana dayanamıyordu. Elleri, titreyerek yerden kağıdı aldı ve okumaya başladı.

Bu bir şiirdi:

“Serseri bir gül ağacının gölgesinde dirilir

Kalpten gelir köklerine su

Ateşli ve aykırı beni huzurun delirtir

kimi zaman yanılırım

yürüyüşün, kırmızı dudakların

ve gülümseyen yüzün

aykırı şeyler doğurur hayal

ben sana gelirim

her sabah sızan rüzgarındım pencereden

beni nefesin diriltir

hiç bu kadar istememiştim sevgini

ve bu kadar uzaklaşmak

doğumun benim sonum, benim sonum senin doğumun olsun”

Hamiş: Hayat boyu mutluluklar dilerim Ü….

Ü… bu gül demetinin son olduğunu anlamıştı. Anahtarı çevirip içeri girdi. Aniden bir gürültü koptu, arkadaşları doğum günü partisi hazırlamıştı.
 
Toplam blog
: 48
: 444
Kayıt tarihi
: 22.07.06
 
 

Göktu Kara (1978-( Ozan) Toplumsal yaşantıyı düş-yaşantısıyla birleştirerek bu alanda diğer ozanl..