Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ağustos '08

 
Kategori
Güncel
 

Gün geçerken

Gün geçerken
 

Olimpiyatlarda Türk’ün adı yok

Ağustos ayının en heyecanlı tarafı, insanoğlunun en güzel geleneklerinden olan olimpiyatlardı. Açılışı izleyemedim ama kapanış büyüleyiciydi. Yıllarca süren bir çalışmanın ürünü olan, anı kulesinde akrobatların yaptığı şov, senkronizasyon, ışık ve teknolojinin kullanımıyla beraber yaratıcılığın doruklarıydı.

Amerika ve Çin madalya yarışında, başarıdan başarıya koştular. Rusya arkadan onları yakaladı. Adamlar çalışmışlar, çalışmışlar ve çalışmışlar, azimle ve disiplinle. Biz ne yapmışız?

Türban konuşmuşuz.

Anayasa konuşmuşuz.

Cumhurbaşkanlığı seçimi konuşmuşuz.

Erken seçim konuşmuşuz

Kapatma davası konuşmuşuz

Ergenekon konuşmuşuz

Sonuç…

Sonuç olimpiyatlarda Türkiye’nin varlığı yok.

Dünyayı yönetenler, ekonomisi güçlü olanlar bu alanda da kendini gösterdi ve ben varım dedi.

Ülkemizin her bir tarafı denizlerle çevrili, yüzmede adımız yok.

Her yerimiz plaj dolu, plaj voleybolunda adımız yok.

Biz bu kafayla hiçbir zaman da olamayacağız.

Ağustos bitiyor

Doğduğum ay, en sıcak ay da geçip gidiyor işte. Sıcak bir ayda doğmuşum ama yine de bu kadar sıcağı sevmiyorum. Ağustos adının İngilizce karşılığı olan "August", bir rivayete göre, Roma İmparatoru Caesar Augustus’a ithafendir. Bir rivayete göre, Augustus da, tıpkı Julius Caesar’ın ayı Temmuz gibi (Julius’dan kaynaklanan July: Temmuz) kendi ayının da 31 gün çekmesini istediği için Ağustos ayında 31 gün vardır. Augustus, Cleopatra’nın öldüğü zamana denk geldiği için, bu ayın, takvimde bulunduğu yere yerleştirilmesini istemiştir. Augustus bu aya adını vermeden önce Ağustos ayı, Mart ayı ile başlayan Roma takviminde altıncı ay olduğu için, Latince "Sextilis" olarak adlandırılmaktaymış(Vikipedea).

Orhan Pamuk ‘un yeni romanı Masumiyet Müzesi

Banu Güven ‘e anlattı yeni romanını. Kitabın adında müze geçiyor ama, konunun müze ile alakalı olacağını hiç tahmin etmemiştim. Roman, bir aşk hikayesini, dünya müzelerin hikayeleri ve çeşitli yerlerden toplanan objelerin hikayeleriyle bütünleştiriyormuş.

En hoşu da 2 yıl içinde İstanbul ‘da kitapta sözü edilen objelerin sergileneceği bir “masumiyet müzesi” açılıyormuş ve kitabın içinden buraya giriş bileti çıkıyormuş.

“aşıkların rahatsız edilmeden öpüşecekleri bir müze” olacak burası diyor Pamuk.

Müzesever ve gezer olarak, ayrı bir merakımı çağıran bu romanı hemen alıp okuyacağım tabi ki...

 
Toplam blog
: 144
: 1429
Kayıt tarihi
: 12.09.07
 
 

ODTÜ İşletme mezunuyum, felsefe bölümünde master eğitimi aldım, uzun yıllar bankacılık ve finansm..