- Kategori
- Siyaset
Gün gelir… Musluklar tıslar…
Siyaseti; rakip bellediklerinizin kuyusunu kazarak değil; onlardan daha becerikli, daha yaralı, doğru ve dürüst olduğunuzu hayatın içinde kanıtlayarak yaptınızmı, yükselirsiniz.
Aksi halde, kötünün de kötüsü olmaya devam eder; battıkça batarsınız.
Siyasi çalışmalarınızın dinamosu; hırs, haset, bencillik ve çıkar sarmalından ibaretse, gün gelir devran döner; size oy verenler bile anlar hanyanın [ve] konyanın ne olduğunu, şaşıp kalırsınız…
Hizmet aşkı, hoşgörü, özveri ve dürüstlüğü çalışmalarınızın temel ekseni yapamamışsanız eğer; belki bir süre ya da bir dönem daha, "az-biraz salınarak-sallanarak" belki biraz daha, kenarından-köşesinden durumu idare edebilirsiniz, fakat…
İşte bu fakat, vakti saati geldi mi, çöker üstünüze…
Kader midir bu?
Hayır değildir.
Yapıp ettiklerinizin zorunlu-ve kaçınılmaz bir sonucudur.
Batılı amcalar determinizm, diyor buna.
Bizim entellerin görmüş geçirmişleri, illiyet; yeni yetmeleri ise, nedensellik bağı, diyor
Her ne hal ise, durum aynıdır; özdeştir; hatta eşittir.
Ve sonuç, mafiş’tir!
Gün gelir… Çıkar bağlarıyla kurulmuş dostlukların ve [hayli] "duygusal" ilişkilerin feneri titrer ve giderek söner…
Çünkü çıkar ilişkileri, adı üstünde çıkara dayanır.
Musluklar tısladı mı... Biter, kurur, akmaz olur.
Akmayınca ne olur? Muslukçu, kendi kaderi ile baş/başa ovada, tek başına/ yapayalnız kalır
Sonra ne olur?
Elinde boş bir kova ile dağa çıkılır.
Dağ ne olur?
Yanar biter, kül olur.
Ve bu acıklı, sonu başından belli, trajik öykü de böylece son bulur.
Ama, öykülerden ders çıkarmak her baba/yiğidin harcı değildir.
Zor mudur ders çıkartmak?
Hayır ve asla!
Ama önce niyet olacak. Sonra o öykünün özünü ve esasını süzüp, idrak edebilecek bir insan yapısı; yani kişiliği olacak.
Çünkü bu tür öyküleri anlamak için zekâ değil; kimlik gerekir; kişilik gerekir; insanlık gerekir, kamusal çıkara dönük özgün bir kültür gerekir.
Nokta.
@farukhaksal42
www.soruyusormak.com