Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mart '11

 
Kategori
Dünya Kadınlar Günü
 

Gün görmeyen kadınlara bir 8 Mart Günü!

Gün görmeyen kadınlara bir 8 Mart Günü!
 

İlk kadın, Havva Annemiz... Sonrasında çoğalarak yeni topluluklar, milletler halinde koca insanlık. Hep erkeğin yanında eş, çocuklara kol kanat anne, olmuştur kadın. En çok eziyet çeken de o, en sevilen de. Bu sevilme bazen insani ve en güzel olan cinsten, kimi zamanda hayvani ve sadece nefsi olan cinsten. Kdın, ikinci saydığımızda hep acı çekmiş, hep geleneklere, töreye kurban gitmiş, hep bir iftiraya maruz kalmıştır. Modern dünyanın sanayi gelişimi ile kadın iş gücüne de katkı verince, daha bir zorlaşmıştır hayatı. Annelik, eşlik, kadınlık, görev ve sıfatlarına; işçilik, emekçilik vs. eklenmiş. Bu da zamanla kadın çalışmalı mı, çalışmamalı mı gibi soruları beraberinde getirmiştir. Eski Türk toplumunda Hakan ın yokluğunda kadın insiyatif alandır. Önemli bir yeri ve ağırlığı vardır. Orta Çağ toplumlarında horlanırken kadın, islam toplumunda korunan, esirgenen, baş tacı edilen varlıktır. Zaman içinde bu roller yer değişir gibi olmuştur malesef. Modern Batı Toplumu kadını erkekle eşit halde görme, statü verme, sosyal hayata katma gibi fonksiyonlar geliştirirken, Doğu da bunun aksi bir yaklaşım başlamış ve zamanla, içine ve evine kapanan, toplum ve sosyal hayattan soyutlanan bir varlık olmaya zorlanmıştır. Konuyu uzatmayalım ve işin erbabı toplumbilimcilere bırakalım. Bize düşen bu günün birazcık tarihçesini verip, faydalı olmak ve az da olsa kendi düşüncelerimizi katmak.

8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda çoğu kadın 129 işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 100 bini aşkın kişi katıldı.

26 - 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka'nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart'ın "Internationaler Frauentag" (International Women's Day - Dünya Kadınlar Günü) olarak anılması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi.

İlk yıllarda belli bir tarih saptanmamıştı ve değişen tarihlerde fakat her zaman ilkbaharda anılıyordu. Tarihin 8 Mart olarak saptanışı 1921'de Moskova'da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı'nda gerçekleşti. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı yılları arasında bazı ülkelerde anılması yasaklanan Dünya Kadınlar Günü, 1960'lı yılların sonunda Amerika Birleşik Devletleri'nde de anmaya başlanmasıyla daha güçlü bir şekilde gündeme geldi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart'ın "Dünya Kadınlar Günü" olarak anılmasını kabul etti. Birleşmiş Milletler'in sitesinde günün tarihine ilişkin bölümde, kutlamanın New York'ta ölen işçilerin anısına yapıldığı yazılmamıştır[1].

Ülkemizde 8 Mart Dünya Kadınlar Günü;

Türkiye'de 8 Mart Dünya Kadınlar Emekçi Günü ilk kez 1921 yılında "Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlanmaya başlandı. 1975 yılında ve onu izleyen yıllarda daha yaygın, ve yığınsal olarak kutlandı, kapalı mekanlardan sokaklara taşındı. "Birleşmiş Milletler Kadınlar On Yılı" programından Türkiye'nin de etkilenmesiyle, 1975 yılında "Türkiye 1975 Kadın Yılı" kongresi yapıldı. 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi'nden sonra dört yıl süreyle herhangi bir kutlama yapılmadı. 1984'ten itibaren her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından "Dünya Kadınlar Günü" kutlanmaya devam ediliyor. 


İstastikî veriler

Kadına karşı şiddet ve 2007 itibariyle dünya geneli veriler şöyledir:

* Kadınlara karşı şiddet dünyada en yaygın, ancak en az cezalandırılan suçtur.
* Tahminlere göre 113 ile 200 milyon arasında kadın demografik olarak “kayıp” (yok) görünmektedir. Ya doğar doğmaz öldürülmüşler (erkek çocuğun kız çocuğa tercih edilmesi) ya da erkek kardeşleri ve babalarıyla eşit derecede gıda ve tıbbi olanaklara ulaşamamışlardır.
* Fuhuşa zorlanan ya da bunun için satılan kadınların sayısı yılda 700.000 ila 4.000.000 arasındadır. Cinsel kölelik düzeninden elde edilen kazançlar yılda tahminen on iki milyar dolardır.
* Küresel olarak, on beş ile kırk beş yaş arası kadınlar, kanser, sıtma, trafik kazaları ve savaşlardan daha ziyade, erkek şiddetinin sonucu hayatını kaybetmekte veya sakatlanmaktadır.
* En az üç kadından biri dövülmüş, cinsel ilişkiye zorlanmış ya da hayatı boyunca başka türlü suistimal edilmiştir (tecavüz, kötü davranış). Genellikle, suistimal eden kişi aileden bir üye ya da kadının tanıdığı bir kimsedir. Ev içi şiddet, bölge, kültür, etnik köken, eğitim, sınıf ve din ne olursa olsun kadınlara karşı en yaygın suistimal şeklidir.
* Dinsel, kültürel vb. nedenlerle yılda iki milyondan fazla kız çocuğunun genital organlarına hasar verilmektedir . Bu oran, 15 saniyede bir kız çocuğudur.
* Sistematik tecavüz yeryüzündeki birçok çatışmalarda bir terör silahı olarak kullanılmaktadır. Ruanda soykırımı (1994) esnasında 250.000 ila 500.000 kadının tecavüze uğradığı tahmin edilmektedir.
* Araştırmalar, kadına karşı şiddet ile HIV virüsü arasında yükselen bağlantıyı göstermekte ve HIV bulaşmış kadınların daha fazla şiddete maruz kaldıklarını, şiddet kurbanlarının da HIV bulaşma risklerinin daha yüksek olduğunu ortaya koymaktadır.

"Cennet annelerin ayakları altındadır".Anneler birer kadındır; ve her kadın birer anne adayı...Kadınlar için daha mutlu ve yüce bir duygu ve makam olmasa gerek. Hayat şartları ve toplum her ne kadar yanlış ve kötü olanları da yüklese kadına , kadınlar her zaman ve öncelikle, anne sıfatı ile anılmalı bence. Kadın yoksa hayat da yok, insan da. Kadını nasıl ki iffet ve namusu yüceltir diyor ve umuyorsak kadının her birinden, her toplum ve her bir birey de kadının bu vasıflarına yakışır şekilde davranışlar sergilemeli . Her bir kadın ve annenin hatrlanmaktan öte, hakettiği saygıyı görüp hissettiği bir gün olarak geçirmesini diliyorum 8 Mart gününü. Kutlu olduğu kadar mutluluk da getirmesi dileğiyle... 

 
Toplam blog
: 45
: 766
Kayıt tarihi
: 13.09.07
 
 

Yazmak bir yetenek işinden çok,duygu işi olmalı. Arada yazdığım oldu ama öylesine...Yıllar sonra ba..