Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Şubat '22

 
Kategori
Öykü
 

Günah

GÜNAH…
Kadın eğilen belini doğrulttu, yüzünü acıyla buruşturdu. “Anam beni ırgat olsun diye doğurmuş” diye söylendi. Bir süre sonra kocası geldi, dudak bükerek “Şu kadarcık yeri bitirememişsin be! Yazıklar olsun sana. Ben danayı satmaya kente gidiyom . Dönüşte burasını bitmiş görmeliyim, bak, sonra karışmam ha! Başına gelecekleri düşün” diye bağırdı.
“Ne zaman geleceksin?”
“Bilmem. Orası belli olmaz.”
“Beni de götürsene. Kaç yıldır kent yüzü görmedim. Buraya çakıldım kaldım.”
“Arkadaşlara söz verdim, onlarla gideceğiz.”
“İşin bitince geleceksin değil mi?”
“İşimin ne zaman biteceği belli olmaz. Gitmişken biraz eğleneceğiz. Sen beni bekleme. Uykun gelince yat, dinlen. Rahatına bak.”
Kadın öfkeyle, “Ne rahatı bu? Senin kapında rahat olmayı unuttum çoktan” diye söylendi.
Kocası kızdı, “Bunu da bulamayanlar var. Kedi gibi gözünü yumma” dedi.
“Eğleneceğiz dedin. Bu işin içinde karı kız da var mı?”
Adam, “Orası seni ilgilendirmez” diyerek çekti gitti.
Kadın söylene söylene işini sürdürdü, bir yandan da kaderine lanet okuyordu.
Bir süre sonra bir ses duyuldu. Kadın, kocası pişman olmuş da geri gelmiş, kendisini kente götürecek diye sevindi ama umduğu dağlara kar yağdı. Bahçe kapısında bir delikanlı vardı. Ses ondan geliyordu. Kadın yerden bir taş aldı, kendini savunmaya hazırlandı. Delikanlıya, “Kimsin, ne istiyorsun?” diye sordu. Genç boynunu bükerek, “Merak etmeyin. Kötü bir maksadım yok. İş istemeye geldim” dedi.
“Tam da iş isteyecek yeri ve zamanı buldun. Hadi başka kapıya! Bizde sana göre iş yok.”
“Kentte o kadar iş aradım ama bir türlü bulamadım. Açlıktan ölmek üzereyim.”
“Ne iş yaparsın sen?”
“Üniversite mezunuyum ama o kadar uğraştığım halde iş bulamadım. Ne iş olsa yaparım. İsterseniz çapayı bırakın, ben çapalalayım orayı. Lutfen acıyın bana.”
“Sana da bana da Allah acısın kardeşim. Beni daha fazla meşgul edip de kocamdan dayak yedirme.”
“Kocanız benimle konuştunuz diye niye dövsün sizi?”
“Dövmek için bir bahane bulur o domuz. İş olsa bile sana verecek para yok evde.”
“Para falan istemiyorum sizden Karnımı doyurun yeter. Ufak tefek tamir işleri de yaparım. Yalvarırım beni boş çevirmeyin.”
Kadın başını kaşıdı, “Aç doyurmak sevaptır” diye söylendi. Delikanlıya, “Gelin benimle” diyerek onu hurdalığa götürdü. “Burada kırık dökük bir şeyler var. Tamir edilebilecek bir şeyler varsa yapın. Ben yemek getirivereyim sana” dedi.
Delikanlı sevinçle gülümsedi, “Güzel” dedi.
Kadın şaşırdı, “Güzel olan ne?” diye sordu.
“Yapacak iş bulduğum için öyle dedim. Aynı zamanda sizin de kendiniz kadar ruhunuz güzel ki beni kovmadınız, boşa çevirmediniz.
Kadın, kocasından böyle bir söz duymadığı için memnun oldu.
“Güzellik kim, ben kim?” diye içini çekti. “Kentte benden daha güzellerini bulursunuz.”
Delikanlı başını salladı, “Süs güzelleri onlar, dedi. Onlar kadar makyaj yapsanız hepsine taş çıkartırsınız. Kendinize iftira etmeyin.”
Kadının içi bir hoş oldu. Koşarak gitti, delikanlıya yemek getiriverdi.
“İyice karnını doyur, dedi. Yetmezse, çekinme, söyle de gene getirivereyim.”
Delikanlı yeter anlamında başını salladı ve kadının getirdiği yemekleri yemeye başladı.
Yemeği bitirince de hemen tamir işine koyuldu.
Bir süre sonra kadın geri geldi, süslenmiş, yeni bir giysi giymiş, makyaj yapmıştı.
Delikanlıya doğru eğildi, “Böyle mi?” diye sordu.
Genç, kadını hayranlıkla süzdü, “Onlardan bile güzel olmuşsunuz” dedi.
Kadın bu sözden çok hoşlandı.” İşiniz bittikten sonra mutfağa gelin de elinizi yüzünüzü yıkayın” diye gülümsedi. Uçarcasına mutfağa gitti. Bir saat sonra da genç mutfağa geldi. Kadın hemen ona havlu tuttu. Havluyu alır verirken elleri bir birine değdi, uzun bir süre bakıştılar. Kadın, gencin gömleğini gösterdi, “Çok kirlenmiş, Çıkarın da hemen yıkayıvereyim” dedi. İstemez, zahmet olur, hayır, hiç de zahmet olmaz derken gömlek biraz yırtıldı. Kadın gömleği alıp yırtık yeri dikivermek istedi. Genç peki diyerek gömleğini çıkardı, kadına verdi. Kadının gözü genci adaleli kollarına takıldı. “Ne güzel sarar insanı bu kollar” diye iç geçirdi. “Ne dediniz?” “Sarma yaptım, yer misin” diyecektim. “Doydum.”
Delikanlı, “Kocanız bizi bu halde görse ne der, hiç korkmuyor musunuz?” diye sordu.
Kadın, “Kente gitti, her zamanki gibi gece yarısı gelir, merak etme”
Delikanlı, “Merak ettiğim yok canım” diye kadının gözlerinin ta içine baktı. “Müşkül durumda kalmayasınız diye öyle söyledim.”
“Canım” sözü kadını kendinden geçirdi. düşecek gibi oldu, gence tutundu. Bir anda dudakları birbirini buldu, çılgınca öpüşmeye başladılar…
Bir saat sonra genç ayağa kalktı, “Ben artık gideyim” dedi, kadını okşadı.
Kadın gitme demek istedi, diyemedi, biraz daha kal diyecekti ama kocasının gelivereceğini düşündü. “Sen bilirsin “ diye mırıldandı. Birbirlerinde bir türlü kopamıyorlardı. Delikanlı, “İstersen beraber kaçalım” dedi. “Nereye?” “Bilmem, neresi olursa…”
“İyi ama ikimiz de çulsuzuz. Nasıl geçineceğiz? Kocam çok kıskançtır. Nereye gitsen bizi bulur, ikimizi de vurur. Ben zaten ölmüşüm. Ama senin vurulmana dayanamam.”
Delikanlı ilerde tekrar buluşmak umuduyla kadına veda edip gitti.
Kadın zevkle delikanlıyla sevişmelerini düşündü. Birden “Ne yaptım ben, günaha girdim. Hem de öyle böyle bir günah değil, şeytana uydum şeytana!” diye çırpınmaya başladı. Hemen banyoya girdi, iyice yıkandı ama ne kadar yıkansa arınamıyor, kirleri gitmek bilmiyordu. Ah vah etmek de çare olmadı, gitti, kalınca bir ip buldu, bahçedeki ağaca kendini astı.
Koca eve gece yarısı geldi, bahçedeki işin bitmediğini görünce kızdı, “Ben sana gösteririm gününü” diye homurdanarak içeri girdi, kadını orada göremeyince öfkeden deliye döndü, “Nerde bu kaltak!” diye homurdanarak her yeri aradı. Karısını asılmış görünce, “Şu işe bak! Ne var kendini asacak? Yediğin önünde, yemediğin arkandaydı. Ne yaptık yani, kırkı yılda bir felekten bir gece çaldık alt tarafı” diyerek kadına bir tekme savurdu.
 
 
 
 
 
 
Toplam blog
: 479
: 62
Kayıt tarihi
: 28.11.17
 
 

Emekli öğretmenim. Yazı ve şiirlerim 50 yıldır gazete ve dergilerde çıkar. 21 kitabım yayınlandı,..