Günceme yansıyan günlük görüntüler...

Bugün , Pazar...Şiir yazmayacağım...

Bugün, günce yazma ihtiyacı hissettim...

Günlük yazmanın amacı da bu değil miydi...

İşte taze taze , hem de bu Pazarın notları...

.........

Pazar sohbetlerinin çok neşeli olduğu, Kel Rızanın çay ocağına yine takıldım bugün...
Muhabbet koyuydu...Siyaset gittikçe koyulaşıyor ya...
Eski kulağı kesiklerden emekli maliyeci Zühtü ağabey anlatıyordu...

-Anarşi zamanı Erzurumda iki sağcı genç, bir solcuyu yakalayıp dövecekler;ama önce sorgulamaya başlamışlar...

-Oku lan Fatihayı...

- Elhamdü........... ...Solcu öyle veya böyle okur...Sorgulayan sağcı, diğer sağcıya sorar...

-Doğru okudu mu lan..Fatihayı...

-Ehhem...Keemm ...Küümm...
........

Gülüşmeler...
........
Emlakçı Mevlit Bey anlatmaya başladı...Onunki daha güncel...

-Taksimde polislerin yaptığını duydunuz mu...heh hee...

Mevlit Abi, ayağa kalkıp mukallit biçimde rol yaparak olayları anlatıyor...
......

-Yakalayın şu zıpırları ...Camiye kaçtılar...

- İşte yakaladım gomserim...Amirim nah...İşte...

-Hımmm..Dibini koklayamam...Zekamı kullanmalıyım...Öğle namazı kaç rekat leeyn süüüle bakeem..

- 2 rekat...

-Ahha işte seni gidi anerşit...Götürün bunu Cibali Karakoluna..

-Dur abi...Pardon mezhebimce 2 rekattır...Ama ben yine 4 diyeyim...

-Geçti Bolunun bazarı sür eşşeğini Niiideyee...

-Amirim ...Temem...Ben 4 de desem 8 de desem sen beni götürceeen haydaaa.. gideek...

..........

Benim aklıma Aziz Nesinin Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz eserinin , patron tarafından işçinin işe alınmasıyla ilgili sınav sahnesi aklıma geliveriyor...Bodoslama lafa giriyorum...

-Söyle leeyn bu şişedeki su , bu odayı ıslatır mı ıslatmaz mı...

-Islatır ağabeeey...

-S..tt..ii..rr lan çık dışarı...Cahil adam...

Gariban Yaşar ıslatır da dese...Islatmaz da dese işe alınmayacak

Gülüşmeler...

.....

Sazı eline alan, ağzı olan konuşuyordu...Yan masada sıra bekleyen taksi şoförleri habire iskambil kağıtlarını masaya vurarak coşkun kahkalarla gülerek oynuyorlardı..

Onların hiç umurunda değildi olan bitenler...Hepsinin de yaşından genç göstermelerinin sırrı da bu olsa gerekti...

-Baklavaları yedirceeeen leeyyn sen banaaa....Aaal sana..aalll...Şaaak şaak...-Kağıt sesi-

-Son gülen, eyi gülcek gaaaarii ooğluumm dur helee... şraaak şraak-Kağıt sesi-

30 yıl önce 2 dönem milletvekilliği yapan Mıstıva Abi daha resmi konuşuyordu...

-Şu ÖSYM nin haline bakın yahu...TC Tarihi böyle eziyyet görmedi...LGS battı...KPSS yan yattı...Ali çamıra battı...

Dünyaya kapalı, hurafeler içinde sözümona eğitim alanlar, Türkiye gerçeklerine yabancılaştırılıyorlar.Çağdaş eğitimden de yoksun kalınca, makam merdivenlerini yalakalıkla tırmanmak için yüzlerini çok sürttüklerinden YÜZSÜZ kalıyorlar...

Bunlar robottur...Ruhları şırıngayla çekildiğinden AR damarları da yoktur...Biat ederek yaşarlar... Anayasa kitapçığını birbirine atarak ülkeyi kaosa sürkleyenler, bu çocukları kucaklarında buldular...Olan halka oldu...Yani Yağmurdan kaçarken doluya tutulduk...Yeterden kaçarken, betere yakalandık...
......
Ocakçı Kel Rıza çok görmüş-geçirmişti......Rıza Abi de lafa bodoslama giriverdi..

- Hırhızın hiç mi suçu yok abiciim..Hocanın dediği gibi...keh keehh...Anayasa kitapçığını birbirine atarak ülkeyi bir gecede kaosa sokanların doğurup kucağımıza verdiği çocuk değil mi bunlar..

Diplomalı işsiz,garson Rıfkı atıldı:

-Eğitim, 50 yıldır batakta bu melmekette...

Kel Rıza coşmuştu :

-Tüm garabet , 75 yılında çıkarılan Yay Kur ve Mektuplu Öğretim rezaletiyle eğitimin içine edilmesidir.O günden bu yana batan eğitim gemisi çürüdü...Yeni gerici korsan takalar talan ediyorlar...

Aldı sazı Meşhur Blogçu Yazar olan bendeniz:

-Kardeşlerim,,benim üniversite gençliğimde Zeki-Metin Kabareleri,Muammer Karaca Tiyatrosu,AST gibi ünlü topluluklar,ülke gerçeklerini mizah ya da kara mizah türünde halka sunuyorlardı.

O zamanın kent halkı duyarlı,eğitimli,donanımlı,köy enstitülerinin eğitimini almış kişilerden mürekkebti...

...İktidarlar da bu kadar eğitimsiz değildi...Yetkin insanlardan oluşuyordu.

Sınav skandallarının ayyuka çıktığı;dünya devletlerinin bizimle dalga geçtiği;ancak ayıkması için yüzüne su dökseler yalayıp geçebilecek ekiplerin yüzsüzlüğüyle yalpalayan;gençliğini yitiren;devletine düşman eden bir dönem içinde bocalıyoruz.

Bizim hissetiklerimizi çobanlar değil;koyunlar da hissederse kırlar daha şenlikli olur...

Aniden alkışlayıverdiler...Boş bulundum...korkarak kalkıverdim..

-Susun yahu ayıp oluyor ... dedim...

Kalkmışken kahve paramı da ödedim...

.......

Hava iyice ısınmıştı...Neme lazımdı...Melmeketi ben mi kurtacaktım...Bu kadar çenebaz adam varken...

Deniz kıyısına doğru ıslık çalarak yürümeye başladım.

Koklaşan genç sevgilileri görmezden geldim...Onların da neşeleri yerindeydi...