Gündem toz duman!

Bir hafta, on gündür siyasi arenada, gündem aldı başını gidiyor. 

Suçlamalar, tehditler, hakaretler, yalanlama gayretleri vs. ortalık toz duman, Gündemi değiştirmeye Başbakan'ın bir sözü yetiyor. Ondan sonra ayıkla pirincin taşını, ayıklayabilirsen. 

Önce, Hizbullah tahliyeleri gündeme oturdu. CMK'nın 102 ve 252. maddelerinde yapılan yanlışlıklar neticesinde ortaya çıkan tahliyeler ve peşinden firarlar kamu vicdanını sızlatmaya devam ediyor. AHİM kararlarına uygun olarak yapılmıyan düzenlemelerden doğan, yasada ki boşluğun biran önce tadil edilerek düzeltilmelidir. Yoksa karşılıklı suçlamalarla, yargının takdiridir safsatalariyle sorumluluktan kurtulunamaz. 

Başbakan'ın ''Tıksırıncaya kadar içiyorlar'' sözü başlıbaşına tartışma konusuydu. Alkollü içkilerin satışı ve kullanım alanlarıyla ilgili getirilen düzenlemeler, tepkileri iyice yoğunlaştırdı. Açılımlarda ve AB standartlarında, AKP'yi destekliyen Liberal Aydınlar işin gidişatının değişmeye başladığını yazılarında belirtmeye başladılar. AKP'nin 2005 yılında içkiden arınmış bölgeler kurmak istemesi tepkilere yol açınca bu isteklerinden, vazgeçmek zorunda kalmışlardı. 

2008 Yılında yine alkollü içkilerin satışı ve sunumu ile ilgili, yönetmelik çıkaran AKP, Türkiye'de içki tüketiminin 48 ülke arasında yıllık adam başına 2 litrenin altında olduğundan habersiz midir? Son yılda içki içmiyenlerin genel nufusa oranı 48 ülke arasında birinci sırada yer aldığından, haberler yok mudur? Kısacası, Türkiye'nin içkiyle başı dertte değildir. 

Bu durumda başı dertte olanın AKP zihniyeti olduğu görülüyor. İslam Ülkelerinin liderliğine oynamak istiyen AKP iktidarı, Muhafazakar İslam Modelini yaratma cabalarını ve bu ülkelere hoş görünme adına mı, bu yasakları getirmek istiyor sorusu akla geliyor. 

Bu görüşü doğrulayan bir çok icraat yapılyor. Bir lisede erkek ve kız öğrencilerinin birbirlerine 45 cm'den fazla yaklaşmaları yasaklanıyor. Medyaya yansıyıncada okul müdürü 180 derece çark ediyor, yok böyle birşey diye, bu müdür, hiç olmazsa, Başbakan'ı örnek alabilirdi; Başbakan mertçe, söylediğini değiştirmeye çabalayan bakanlarına bile haddini bildiriyor. 

Başbakan'ın, Kars gezisinde gördüğü bir heykel için; ''Bir Ucube Heykel'' tekrar geldiğimde bu ''Ucube'' yi görmiyeceğim sözü, günlerdir polemiklere ve yorumlara yol açtı. Kültür Bakan, Ertuğrul Günay sözde Başbakan'ına arka çıkmaya çalıştı, ''Gecekonduları kastetti'' başka tarafa çekmeyin dedi. Bu söze karşılk, Başbakan ''ucube dedim ve heykel için kullandım'' sözü, Arınç ve Günay arasında polemiğe yol açtı. Arınç'ın ''Allah kimseyi onun durumuna düşürmesin'' , Günay'ında ''onu Allaha havale ettim ve kapattım bu konuyu'' söylemiyle noktalandı. 

Bu tarz polemikler, istifa nedeni olmaktan çıktı, o kadar sıradan hale geldiki, artık hiç kimsenin ne kendine, nede seçmene karşı yüzü kızarmaz ve sineye çekilir bir hal aldı. 

''Muhteşem Yüzyıl''adlı bir dizi çekildi, malum Kanuni Sultan Süleyman'ın yaşamı ve Osmanlı'daki harem hayatıda anlatılıyordu. Daha dizi yayına girmeden kaldırılması için RTÜK'e baskılar başladı. Nedeni Cihan Padişah'ı Muhteşem Süleyman'ın harem hayatı afişe ediliyor olmasıymış. Atatürk'ün hayatı söz konusu olunca kimseden çıt çıkmıyor. Türkiye Cumhuriyeti'ni kurduğu ve onun sayesinde bugün AKP iktidar olduğu göz ardı edilmesi bir yana, Osmanlı Padişahları'nında bir aşk hayatı olduğu gerçeği neden gizlenmek istenir. Bugün bile tv'lerde oniki yaşındaki kız çocuğuna nikah düşer diye fetva verenleri ne çabuk unuttuk diye sormazlarmı yasakçı zihniyete. 

Nitekim dizinin daha birinci bölümde uyarı cezası RTÜK tarafından verildi. 

Başbakan, ''Galatasaray'ın bir Allah kuruşu bu statda yoktur'' sözü ortalığı iyice gerdi diyebiliriz. 

Ali Sami Yen stadı'na karşılık, Seyrantepe'de Arena'yı yapan TOKİ, stadın açılışında Toki Başkanı, Erdoğan Bayraktarın, haddini aşan konuşması birtakım seyircilerin protestosuyla karşılanması, dolayısıylada Başbakan'ın ıslıklanması bardağı taşıran son damla oldu ki, yukarıdaki sözü Başbakan söyledi. Protesto edenler kamerayla tesbit edilip, haklarında ceza davası açılacak ve Adnan Polat bu seyirciler bir daha bu stada alınmıyacaklardır dedi. 

İleri Demokrasi'yi ağzımızda plesenk haline getirirken, önce kendimizin demokrasiden ne anladığımızı irdelememiz gerektiğini bilmemiz lazımdır. Her muhalefet yapanı şiddetle cezalandırmak, orantısız güçle üzerlerine saldırmak, yerlerde sürüklemek, demokrasiyle ne kadar bağdaştığının muhasebesini yapma maharetinide siz gösterin artık. 

Son olarak gündeme damgasını vuran haber ise, AKP Antalya Milletvekili, Yusuf Ziya İrbeç'in partisinden istifası oldu. 

''AKP'nin seçim sonrası yapacağı Anayasa değişikliğiyle Milletimizin birlik ve beraberliği daha da derinleşecek endişesi taşıyorum''. ''Açılım politikaları Habur ve benzerleri ile açtığı yara hepimizce malumdur'' dedi. Yoruma gerek var mı? 

Türkiye'nin gerçek gündemleri bunlar olabilir mi? Bunlar olsa olsa koltukta bir dönem daha nasıl kalabiliiriz hesaplarıymış gibi görünüyor.