Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Şubat '08

 
Kategori
Siyaset
 

Gündem

Gündem
 

Bir daha türban diye bir kelime duymak dahi istemiyorum. Yetti de arttı bile, boğazımıza kadar dolduk. Türban da türban. İsterseniz beş çeşit bağlama usulü geliştirin. Biri gıdıdan, biri tepeden, biri kulaktan... Ama yeter, serbest ya artık buyrun dilediğiniz gibi takının.

Ama yetmeyecek ki, yetmemesi lazım. Madem bu özgürlük dışı bir uygulamaydı, kamuda da uygulanması gerekir bu serbestliğin. Ben sadece üniversitelerde serbestlik istiyorum diyenlerin samimiyetine inanmıyorum. Eğer bu şekil bir fikre sahipsen üniversitenin yetmemesi gerekir. Yarın da ben kamu personeli olmak istiyorum niye hakkım yok demeyecek misin? Bu ülkenin hepsi uyumuyor, hipnozda da değiliz.

YÖK'ün başında nasıl bir durum dönüyor gün gibi açıkta zaten. Bir gün, üniversiteler paralı olsun gibi talihsiz bir açıklama yapılıyor. Gerekçe de üniversitelerdeki yığılmayı azaltmak, bir de gelir sağlamak. Kimlerin sağılacağı baştan belli zaten.

Ah bir de kredi öngörülüyor. Peşin krediyi al, okulun bitip çalışmaya başlayınca geri ödersin. Tabi okulu bitirenlerin kapısında işverenler kuyruk oluşturup bekliyorlardı ya. Maaşlar da süper olduğundan genç hem hayata atılıp bir düzen kurar, hem de devlete borcunu tıkır tıkır öder. Bunun da cevabı vardı tabi herkes de okumasın. Ne gerek var değil mi canım. Bunlar genç işte özeniyor, okuyup da bir şey olacağım zannediyor. Hem bizim bilgiye ihtiyacımız yok sizin gibiler başımızda olduğu sürece siz bizim yerimize düşünüp, yapıyorsunuz ne gerekirse. Her kafadan bir ses çıkarmaya ne gerek var değil mi cancağızım?

YÖK başkanıyla ilgili ne zaman bir haber izlesem. Gözlerimi sımsıkı yumuyorum, kasıldığımı hissediyorum. Göz göre göre aldatılmanın acısını duyuyorum. Karşımızda tüm olaylar, konuşmalar çıplaklığıyla gösteriliyor. Sonra da biri çıkıp yine alay edercesine gözümüzün içine baka baka inkar ediyor. Artık mevzusunun sayısını bile hatırlayamadığım bir çok durumda da bu şekil hep tekrar ediyor.

Uykuda olanlar olabilir ama hepimiz de uykuda değiliz. Her şeyin farkındayız. Kaldıramıyorsunuz ama politika sadece iktidarın at koşturduğu bir saha değildir. Muhalefet olmadan olmaz. İster gözünüzü kapayın, ister kulağınızı bu ülkede sadece siz ve partiniz yaşamıyorsunuz. Attığınız her adımda sizin gibi düşünen ya da düşünmeyen onca insanın da sorumluluğunu taşıyorsunuz. Sürekli ikilem yaratmakla olmuyor. Ekonomi, işsizlik, halkın geçim kaynakları nereye doğru gidiyor? Tarıma ne oldu? Devletin arazilerine neler oluyor?

ABye gireceğiz diye halkın sırtına yüklenen yüklerin semeresi nerde? Ona vergi buna vergi. En tuhafı da vergide arttırım. Bir telekom faturasını bile çözmekten aciz kalıyorken çok zaman. Malum içindeki sabit fiyatlar, özel iletişim vergileri falan. Fatura elimizde anlamını bile anlamadığımız vergilere imza atarcasına gidip kuzu kuzu ödemiyor muyuz? Aslında haklısınız, herkes de okumasın, araştırmasın, sormasın.

En önemli gündemimiz türban olsun; takalım mı, çıkaralım mı, yan mı bağlayalım, düz mü bağlayalım, açık olanlar da çift örgü mü yapsın, tepeden mi toplasın? Bakın ne güzel işte. Kafamıza tokadan başka bir şey takmasak da olur ya aslında.

Sebep belli sonuç belli aslında ne düşünüyoruz ki. Ne olacak bu memleketin hali. Boşveeeer be Hüseyin al papazı ver kızı

Kaan Kartal

 
Toplam blog
: 70
: 731
Kayıt tarihi
: 30.04.07
 
 

1973 İstanbul doğumluyum. Lise mezunuyum. Evliyim. Bir reklam ajansında çalışmaktayım. Laf o..