Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ekim '08

 
Kategori
Güncel
 

Gündemdeki başlıklar

Gündemdeki başlıklar
 

Yazıyla alakası yok.


Evet! Bu gün gündemdekilerle geri dönüyorum.

İnsan kendince ve seslice haberlere cevap verip yorum yapar mı? Yapar ve de bu haberler yaptırır. Yazımı okumadan önce birçoğunuz bugünün haberlerini okusanız da ben, ilginç yorumlarımı ve hayretlerimi sizinle paylaşamadan edemeyeceğim.

Tahmin edersiniz ki gündemdeki ilk haberler tecavüz ve cinsel istismar üzerine.

Gündem 1: 9 yıl öz babasının tecavüzüne uğradı.

Küçükçekmece’de B.K.isimli şahıs öz kızı 16 yaşındaki E.’ye 9 yıldır tecavüz etmiş. Küçük kız üç kez kürtaj olmuş. Ve şimdi E., Çocuk Esirgeme Kurumu’nda koruma altına alınırken, polisteki ifadesinde “Bu iftira” diyen B.K. tutuklanarak cezaevine gönderilmiş. Haberi ilk okuduğumda “ah canım, yazık!” demiştim. Olay özetle bundan ibaret gibi görünse de aslında suçlu sadece baba mı? Büyük baba, babanın sapıkca davranışlarının farkında ama çok fazla müdahale edememiş ya da oğluna sonuna kadar güvenmiş. Güven geldi mi iş orda biter. Kimsenin ne sözü ne gücü yeter. Diğer yandan anne her şeyi biliyor ve kızını erkek arkadaşının adını kullanarak tehdit ediyor, bu olaylara ses çıkarmamamsı için. Anneden de fayda kalmadı. Gelelim babaanneye oğluna söz geçiremeyen biri torununa sahip çıkamayınca olaylar bu notlaya kadar geliyor. Ve sonunda küçük kızın canı yanıyor. 7 yaşından beri gelinen noktada hapse atılan ise sadece baba oluyor. Annenin göz yumması kanuna bile söz geçiremiyor. Demek ki kanunlarımız yetersiz.

Gündem 2: Vakit yazarı Hüseyin Üzmez’in 14 yaşındaki bir kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu suçlamasıyla cezaevine girmesi ve küçük kız’ın ifade değiştirmesiyle 2. duruşmada Üzmez’in kurtulması. Pes yani! dedirtti.

Konuyu zaten birçoğunuz tüm detayına kadar öğrendiniz duyan duymayana anlattı, duymayan kalmadı. Eeee sonuç nedir? Sonuç ortada tutarsız ifadeler. Birinde “Biraz çapkın ve hovardayım”, “Anne babasının da bilgisi vardı. Nikâhıma alacaktım” demesi diğerinde ise “Gazozuma ilaç atmışlar, şuurumu kaybettim, hatırlamıyorum”. Hadi bizi kandırdın da savcıyı nasıl kandırdın be adam. Demek ki bozacının şahidi şıracı misali birileri kurtarma yoluna gitmiş ve savcılık beraatine karar vermiş. Görülüyor ki kanunlar burada da yetersiz kalmış.

Gündem 3: “Selanikli olduğuma seviniyorum” demiş Mustafa Kemal Atatürk. Eeee demiş de ne olmuş, Türkiye Cumhuriyetini silmiş atmış mı? Öyle bir anlam varmış gibi yazılan bir haberi okudukça, farklı ve önemli değerlerin sahibi Atatürk’ü daha da çok sevdim.

Niye mi? Genelkurmay ATASE ve Denetleme Başkanlığı Arşivi “Atatürk koleksiyonları” bölümünde yer alan defterlerden biri de yine Harp Akademisi döneminde tutulduğu sanılan ders notları... imiş.
Defterin en dikkat çekici bölümü, komutanları Napolyon’u örnek almaya davet eden şu satırlar:
<ı>“Cesaret gösteren ve tehlikeye atılan kazanır. Kuvvetli olduğu halde başarıdan umudunu kesen, yerinden hareket etmeyen ve düşmanın hücum etmesini bekleyen, her halde mağlup olur. Bir komutan, birliklerin emniyetini sağladıktan sonra düşmanı mağlup edeceğim demeli, mağlubiyet korkusunu hiç aklına getirmemeli, bu bağlamda Napolyon’u taklit etmelidir. Korkak kalp, daima mağluptur.” Buraya kadar Atatürk’le özdeşleşen cümleler. Gerçek hayatta gösterdiği davranış ve düşünceler.

Bir de ismi bilinmeyen birine yazılan bir mektuptan bahsediliyor haberde. Ve orada bir cümle “Selanikli olduğuma seviniyorum.” Sevinebilirsin Atatürk orası da bu vatanın toprağıydı bir zamanlar. Anladığım kadarıyla mektubun sahibinin Selanikli, fikir ve davranış olarak saygıdeğer birisi olmasından dolayı Atatürk’ün gururlanmasını sağlıyor.

Atatürk ile ilgili yazılan bu haberde bir cümle dikkatimi çekti. 21 MART 1904 PAZARTESİ... Saat 6...
Akademi’de yaptığı konuşma.

..........

‘Vatanını korumaya hazır olan ulus, silahlanmalıdır’
“Silahlı uluslardan (not):
1. Hukukunu ve vatanını korumaya hazır olan bir ulus, silahlanmalıdır.
2. Atalarımızın ezici kuvveti Osmanlıların geçmişinin dünyaya bıraktığı şöhreti,
3. Atalarımızın kazandığı şanı nasıl koruyabiliriz?”

Osmanlı ile bir türlü bağdaştırılamayan Atatürk’ün hep Osmanlı düşmanı olarak gösterildiği şu zamanda “Atalarımızın ezici kuvveti Osmanlıların geçmişinin dünyaya bıraktığı şöhreti,
Atalarımızın kazandığı şanı nasıl koruyabiliriz?” sözleriyle Osmanlı soyundan geldiğini, şanıyla, gücüyle Osmanlı’nın, geride kalan toprakları kazanıp korumak için sahiplendiği askerlik ruhunu yansıtıyor. Osmanlıyı kabullenmemek değil ondan kalanı korumak ve kollamak.

Tabi ki gündem hiç bitmez ama benim gündemim para ve piyasalarla burada sona eriyor.

Gündem 4: Dolar güne nasıl başladı?

İstanbul serbest piyasada dolar 1, 5450 YTL, avro 1, 9650 YTL’den güne başladı.
Kapalıçarşı’da 1, 5350 YTL’den alınan dolar 1, 5450 YTL’den satılıyor.

İMKB Bileşik Endeksi birinci seansta, dün ikinci seans kapanışına göre 63, 79 puan düşerek 26.669, 70 puan seviyesinde açıldı.

Hisse senetleri, bu seviyede 0, 24 oranında değer yitirdi.

1, 9550 YTL’den alınan avronun satış fiyatı ise 1, 9650 YTL olarak belirlendi. Serbest piyasada dün kapanışta doların satış fiyatı 1, 5500 YTL, avronun satış fiyatı ise 2, 0000 YTL olmuştu.

Düne göre bu gün daha iyi görünüyor ama ben bunun geçici bir düzelme olduğuna inanıyorum. Ekonomik kriz teğet geçiyor dense de özel sektör bu krizden oldukça ciddi etkilenmeye başladı. Kısmi zamanlı çalışma, çalışanın ücretlerinin gecikmesi. Yılbaşından sonra bu gürültü daha çok duyulacak gibi. Önümüz düz görünmüyor...

* Haber: http://www.milliyet.com.tr/2008/10/31/index.html

 
Toplam blog
: 82
: 1963
Kayıt tarihi
: 13.10.06
 
 

Müzik ve amatör fotoğrafçılıkla ilgileniyorum. Yazma isteği içimde vardı. Mutlaka bir gün düşünce..