Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Şubat '10

 
Kategori
Siyaset
 

Gündemden iki konu…

Gündemden iki konu…
 

Kaynak:İnternet


Genelkurmay’da zirve toplantısı yapıldı!

Herkesi aldı tabii ki bir korku, bir endişe, darbe başta olmak üzere Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un istifası da gündemde…

Nefesler tutulmuş, ne olacak diye bekleniyor, boş yere…

Boş yere diyorum, Başbuğ’un bu yaşananlar karşısında istifa etme isteği var olabilir ancak uygulamaya koymayacak kadar gerçeğin farkında ve aklıselim olduğunu düşünmekteyim.

Darbe konusuna gelince, şahsi fikrim olarak böyle bir durumun düşünülmediği kanısına sahibim, özellikle hükümetin damarlarına basıp da neredeyse zorla darbe yaptırmaya çalışmasının farkında olmamaları olanak dahilinde değildir; üstelik yapmayı düşünüyor olsalardı yapmış olurlardı, zira yeterince gerekçeler var ellerinde epey bir süre!

Toplantı konusuna gelince, toplanmayacaklar da ne yapacaklar?

Üst düzey askerlerin darbe planı yapmak ve hükümeti devirmeye yönelik örgüt kurma suçlarından gözaltına alınmaları, tutuklanmaları karşısında toplantı yapmaktan daha doğal ne olabilir ki?

Telefonla haberleşseler, dinlenirler; yazılı olsa hacklenirler ve lütfen bu insanlar kurumları, bireysel görevleri açısından gündemi değerlendirmeyecekler mi?

Bu değerlendirmeler yapılırken hükümetin adı da hiç geçmeyecek mi, ya da problemin nerelerden çıktığı konuşulmayacak, dolayısıyla tarikatlara uzanmayacak mı konu?

Hah işte, böyle bir konuşma dahi yasak aslında onlara!...

Ne fena değil mi, görevlerini dahi yapamıyorlar zira cümle içinde geçen bir “hükümet”, “tarikat” kelimesi dahi haklarında suç unsuru oluşturuyor, darbe planı yapıp hükümeti devirmeye yönelik eylem deniliyor ve ne komik ki bunun adı demokrasi!

Üst düzey askerlerin intiharları!

İş adamları, siyaset adamları, sanatçılar, işçiler, işsizler, gençler gibi her kesimden her cins ve yaşta kişilerin maalesef başvurduğu bir yöntemdir intihar, planlı olanı da olabilir, ki ciddi bir psikolojik bozukluktur kaynağı, en hafif şekliyle ağır depresyon neden olmuştur; plansız olanı da cinnet durumudur ki yine altında en azından bir travma aranır.

Algıda seçicilik diye bir şey vardır, örneğin her gün trafiktesinizdir ve bir sürü araç görürsünüz, aşık olursunuz ve aşık olduğunuz kişinin araba modeli ve renginde olan araçlara gözünüz kayar ve birden ne çok aynı araçtan varmış diye düşünürsünüz; oysa aynı araçlar hep varlardı ancak sizin özel dikkatinizi çekmemekteydi…

Aynı şey üst düzey subayların intiharları için de geçerli son günlerde diye düşünmekteyim.

Sanki her bir üst düzey asker intiharı, cinneti Ergenekon, darbe ile ilişkilendiriliyor; bir kısım “Hah işte, suçluluk psikolojisi!” diyor, bir kısım ise “Onur meselesi…”.

Ne olduğunu bilmemiz çok zor; kişiliği, travmaları, çevresi, ilişkileri, sağlık durumu bilinmeden hiç kimsenin hiçbir yargıda bulunma hakkının olduğunu düşünmemekteyim.

Ancak bu intiharların da incelenmesi gerekmektedir!

Son olayda cep telefonu ile mesaj çekerek intihar edeceğini bildirmiş, tutun ki birileri öldürdü ve aldı eline cep telefonunu, çekti mesajı!

Böyle hin fikirli bir insan değildim, ne olduysa son birkaç yılda oldu, dolaplardan dolaplar çıktığını görüyor ister istemez insan, maalesef…

Mesela, bu tür intiharlar çoğalırsa insanlar altında hinlik aramazlar mı, yine bir ayrı bölünme yaşanmaz mı, hatta ordu kendi mensuplarını susturuyor diye bir manşet atmaz mı sanırsınız adı pek belli birkaç gazete?

Peki, bu durum orduyu daha da yıpratmaz mı sizce!

“Yok canım daha neler!” diyebilmek isterdim, ancak diyemiyorum ne yazık!

Gülgün Karaoğlu

Şubat,24/2010

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..