Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Mart '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Güne başlarken...

Güne başlarken...
 

Sabahın ilk ışıkları ile uyanan biri için, hele de haftasonu gibi tatlı bir rüyadan uyanmışsa, gün zor başlar. Bir bardak çay sıcaklığında kendine gelmeye çalışırken belki pencerenin önünde durup her an yağmaya hazır havaya bakar. Bu sabah benim yaptığım gibi pencerenin önünde sokağın nasıl da böyle sessiz olduğuna şaşarak çayını içmeyi bile unutabilir.

Pazartesi sabahına uyandığımda günün küçük kaygıları, yapılması gereken işler, ne giyileceğine dair oflamalar, bulutlu gökyüzü, odamdaki solmaya yüz tutmuş çiçeklerin gereksiz kederi ile şaşkın oturup kaldım yatağın içinde. "Hadi bakalım hadi seni tembel.Gün başladı ve sen de başlamak zorundasın" dedim kendi kendime.Kendi kendime konuşmama hala alışamamış olan annem "efendiiiim" diye seslendi içeriden. "Yok birşey kendi kendime konuşuyordum" dedim. "İyi o zaman" gibi tuhaf bir karşılık verdi ve günün ilk gülümsemesi yüzümde belirdi.Bir kez gülümseyince başlamak kolay geliyor. Kalkıp işe gitmek için sıradan olan herşeyi yaptıktan sonra pencerenin önüne gidip sokağı izleyerek çayımı içmeye başladım. İşte o anda çok tuhaf, daha önce hiç hissettmediğim bir duygu beni buldu. O sessizliğin içinde düşüncelere dalmışken tüm kaslarımın gevşediğini, beynimin o sıkışmışlık hissinden kurtulduğunu ve hayatın içinde neşeli bir kaygısızlıkla durduğumu farkettim. Bu çok tuhaftı. Gerginliği ancak çözülmeden sonra fark edebiliyordun...

Hangi düşüncenin beni bu jölemsi kıvama getirdiğini bulmaya çabaladım bir süre. Bu tuhaf rahatlama hissinin sebebi ve içimdeki gerginliğin ilacı neydi? O tarifi bulmak için kıvrandım ama ne fayda... İnsan kendi gel-gitlerini çözemiyor bazen. Tıpkı delice yağan yağmurun birden durup bulutların arasından güneşin kendini göstermesi gibi ruh da birden aydınlanıveriyor. Yağmurun neden durduğunu ve güneşin birden bire neden yüzünü gösterdiğini anlamak mümkün mü? Sadece şaşkın bir sevinçle izliyorsun olanı biteni. "Yağmur sonrası toprağın üzerine düşen gün ışıklarını sevinçle karşılayıp "neden" diye soruyor musun?" dedim kendi kendime ve devam ettim "Elbette sormuyorsun.Sadece tadını çıkarıyorsun. O halde bunun da tadını çıkar." Annem mutfağın kapısından içeriye girip "Neyin tadını çıkarıyorsun bakayım?" dedi. Ona tüm bunları anlatsam yüzüme şaşkın şaşkın bakacağını bildiğim için "Çay çok güzel olmuş anne?" diye cevap verdim.Elimdeki yarı dolu bardağa bakıp, kendinden memnun gülümseyerek "Afiyet olsun" dedi.

Dışarı çıktığımda yağmur sonrası toprağın kokusu nefisti. O ferahlık duygusunu her nefeste içime çeke başladım güne...Herşey yolunda...

RESİM: http://www.deviantart.com

 
Toplam blog
: 408
: 1090
Kayıt tarihi
: 17.06.06
 
 

Gazetecilik okudum... Ama gazeteciliği sırf yazabilme serüvenine bir adım daha yaklaşabilmek için ok..