Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Nisan '10

 
Kategori
Siyaset
 

Güneş doğudan doğuyor ama doğu hep karanlık..

Bu günkü Hürriyet’te yer alan bir habere göre Siirt’te dördü kardeş yedi ilköğretim öğrencisine onlarca erkek tarafından iki yıldır tecavüz ediliyor ve bu olay ancak 10 nisanda yargıya yansıyınca ortaya çıkıyor.

Tecavüzcülerin aralarında müdür yardımcısı, hacı dede, öğrenci, bakkal, tuhafiyeci, asker, polis ve Siirt’in ileri gelenlerinden olan yaşları 14-70 arasında değişen 100’ü aşkın kişi var. Yani Siirt halkının bütün kesimlerinden insanlar.

Bir tanesi de Şeyh Efendi imiş habere göre, şeyh efendi bu haberin yayılmasından ve habersiz resminin çekilmesinden çok rahatsız olmuş, hem suçlu hem güçlü pozlarında soluğu savcılıkta almış. Haberin detayları bir çok gazetede var. Ayrıntıya girmeye gerek yok.

Burada asıl dikkatimi çeken ve vicdanımı sızlatan olay olayın ortaya çıkmasını yaptıkları ihbarla sağlayan iki kız kardeşin dramı, çok fakir bir ailenin çocukları, babaları çarşıda hamal, ağabeyleri 10 yıl önce kaybolmuş. Bunlar tecavüzcülere hiç direnemiyorlar 3 lira 5 lira karşılığında iğrenç emellere alet oluyorlar. Yoksulluğun ve kimsesizliğin çaresizliğini görüyoruz burada ve yüreğimiz kanıyor.

Asıl üzerinde durulması ve ders alınması gereken konu ise tüm Siirt halkının bu olaydan haberinin olması ve sessiz kalması dolayısı ile suça ortak olmaları. İlk okul çocuklarının bu olayın sorulmasında “Ellere var bize yok mu?..” yollu alaycı cevapları bu olayın herkes tarafından bilindiğinin en açık kanıtı. O çocuklar biliyorsa tüm Siirt halkı biliyor..

Peki nedir bu olayın bu kadar süre gizli kalmasının nedeni?.

Başı kesilen, burnu kesilen, toprağa gömülen, töre yüzünden infaz edilen, korkudan ve utançtan açıklanamayan bir sürü taciz ve tecavüz..

Nerede oluyor bu olaylar genelde?..

Doğu, güneydoğuda..

Peki güneş doğudan doğduğuna göre en aydınlık ve berrak olması gereken doğu niye böyle karanlık?

Zurnanın zırt dediği yer burada ortaya çıkıyor işte. Feodal ilişkilerin bir türlü sonlanmadığı hatta gittikçede güçlendiği, şeyhlik ve şıhlık oluşumunun, özellikle AKP hükümetinden aldığı tavizlerle cüretkarlığının ve gözükaralığının artması. “Bize bir şey olmaz” güveninin kendisini çok vahşi bir şekilde göstermesi sonucunu doğuruyor ve çıkara dayalı gizli bir anlaşmayı gözler önüne koyuyor.

Bölge “ileri gelenleri” (ki bunlar genelde şeyh ve şıh takımıdır) ile AKP arasındaki anlaşmadır bu.. Bu tür anlaşmaları daha öncede yaşamıştık. ANAP döneminde Mustafa Bayram adlı bir milletvekili Uyuşturucu baronu olduğu halde hükümetten aldığı destekle Van’da imparatorluğunu kurmadı mı?. Erzincan’da bir cemaat çıkarlarına dokunan bir Başsavcıyı hapse göndermedi mi?.

Özellikle son 4-5 yılda gemi azıyı alan bu azgın takımının işi artık şantaj yapacak kadar ileriye götürdüğünü görüyoruz. Şu kadar muridim var yani şu kadar oy. Bunları “Allah rızası için” senin partine yönlendiririm, sende bana karışma, her türlü rezilliğime ve yolsuzluğuma göz yum. Bu kadar açık ve rezil bir anlaşma yaşanıyor doğu ve güneydoğuda.

Nasıl oluyor bu?.

Hesap ortada.

Tüm şehir halkı bu rezilliği bildiği halde saklıyor, kimseye bir şey yapılmıyor. Ama o Siirt halkının 91517 tane oyunun 44723 tanesi AKP’ye gidiyor.. Bu kadar açık bir anlaşma.. Kimin hesabını kimden soracaksın?..

Yine bir başka haber bu günkü gazetelerden. Yanda resmini gördüğünüz “muhterem” yanında çalışan 14 yaşındaki A.Ö. adlı kıza cinsel istismarda bulunmaktan 12 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılan, Nur Reklam Ajansı sahibi Turan Pırnaz. Bu “zatı muhterem” in savunmasına baktığımızda yukarda anlatılanların bir teyidi olduğunu görüyoruz.

Efendi, Nur cemaatinin önde gelenlerinden, namazında niyazında birisi olduğunu söylüyor ve böyle bir şey olmadığını iddia ediyor. Zaten badem bıyıklarından ve elma yanaklarından bu efendinin cemaat üyesi olduğunu anlayabiliyoruz. Böyle bir savunmada bile dini kullanıyor. İşte doğunun ve güneydoğunun sorunu bu bence.

AKP bu sorunu “Kürt açılımı”, “demokratik açılım” bahaneleri ile ne kadar kamufle etmeye çalışırsa çalışsın sorun bu..

İran’da da aynı bizim İstanbul’da beklediğimiz gibi büyük bir deprem bekleniyor.

İran’ın en önemli din adamlarından Hüccetülislam Kazım Sadıgi, depremlerin asıl nedenlerinin iyice örtünmeyip, uygunsuz kıyafetlerle açık saçık dolaşan kadınlar ve evlilik dışı ilişkiler olduğunu ileri sürmüş.

“Fetva” bu.

Güneş doğudan doğduğu halde Hindistan’a kadar olan karanlık bu sözlerde saklı işte ve ülkemizde bu karanlıktan nasibini alıyor ne yazık ki.

Karl Marks boşuna söylememiş. “Din kötü niyetli insanların elinde en tehlikeli silaha dönüşebilir” diye.

Saygılar..

21.04.2010

 
Toplam blog
: 243
: 760
Kayıt tarihi
: 26.03.07
 
 

1957 Kars doğumluyum. Emekliyim. Gazi Üniversitesi İİBF İşletme bölümü ön lisans mezunuyum. Yazı ..