Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Kasım '17

 
Kategori
Futbol
 

Güneş Guardiola'dan İyi

Guardiola’ya büyük saygım var çünkü futbolculuktan teknik direktörlüğe yumuşak bir geçiş yapabilen, eski görevinin yenisine engel değil kaldıraç olmasını sağlayan ender futbol adamlarından biri. Her teknik direktör gibi onun da takıntıları var ama bu takıntılar aslında insanların hayatta aldıkları riskler; eğer haklıysanız vezir olursunuz, değilseniz rezil.

İspanyol hoca İngiltere’ye geldiğinde sudan çıkmış balık duygusunu hissetti. Her ne kadar omuzlarında bir dolu La Liga apoleti olsa da, çıkılan her maçın yeni bir başlangıç olduğu bu âleminde, Guardiola yeni olduğu coğrafyada çok zorlandı. Futbolun beşiğinin kendine has dinamikleri var ve bizim teknik direktör dediğimiz adamlara “menajer” sıfatıyla daha fazla yetki ve sorumluluk veren bu iklim onların başta söylediğim vezir veya rezil olma olasılıklarını artırıyor.

Guardiola, İngiltere’nin, adını futbol takımlarıyla dünyaya duyurmuş şehrinde kendi bildiğini okumaktan vazgeçmedi. Aldı, sattı, değişmez hatta takımın yıldızı denilen oyuncuların ayağını kesti, riskli adamlara yatırım yaptı ve neticede ikinci senesinde tabanca gibi bir takım oluşurdu. Bugün Avrupa’da PSG ile birlikte Siti rüzgârı esiyor.

Şenol Güneş de bizim için bir fırtına. Bu sözün onun Trabzonlu olmasıyla değil Beşiktaş’a geldiği sezondan itibaren ligde mutlu sona ulaşması, Avrupa’da da rekorlara imza atması, gittiği her takımda iz bırakmasıyla ilgisi var. Şenol Güneş’in hayranı değilim. Onun bir taktik dehası veya bazılarının kabul ettiği gibi büyük bir futbol düşünürü olduğuna da inanmıyorum ama bunların hiçbiri onun başarısını takdir edip hakkını teslim etmeye engel değil.

Şenol Güneş’in başarılı milli takım, Trabzonspor veya Bursaspor günleri bir kenara; onun Beşiktaş’ın saha içi patronu olduğu ilk günden itibaren siyah beyazlılar yükseldi. Miras, varis durumları da kabul fakat ortada nice mirasyediler varken Güneş’in eldeki malzemeyi hiç etmek yerine geliştirmesi, dönüştürmesi ve olduğundan ileri taşıması büyük bir teknik direktörlük başarısı.

Güneş’in ilk senede forveti Gomez’di, kadroda bugün Trabzon’da kayıpları oynayan Sosa vardı, Atiba 2 yaş daha gençti. O yıl şampiyonluk öncelikle bu isimlere mal edildi. Ertesi yıl ortada ne Gomez, ne de Sosa varken Beşiktaş yine mutlu sona ulaştı; başka adamlar ve dahası başka oyunlarla. Şimdi üçüncü senedeyiz ve Şenol Hoca yine kendi yıldızlarını yaratmaya, eldeki malzemeyi en iyi şekilde kullanmaya ve onu parlatmaya devam ediyor.

Şenol Güneş, Guardiola gibi istediğini alıp istediğini satamıyor. Guardiola Yaya Ture için bile bir çırpıda  “onu takımda düşünmüyorum” deme lüksüne sahipken Güneş’e yönetimden “hocam bu oyuncuyu biz aldık, sen oynat” mesajları geliyor. Bu eşit olmayan koşullarda iki teknik adam da başarılıysa, Güneş’in çok daha zor bir işin altından kalktığını görmek hiç de zor değil.

can.nizamoglu@gmail.com

 
Toplam blog
: 788
: 1417
Kayıt tarihi
: 11.11.07
 
 

Çoğu çocuk gibi ben de futbolcu olmak istedim, olmadı. Bu oyundan kopmamak adına üniversite yılla..