Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Şubat '12

 
Kategori
Deneme
 

Güneş sırtımda doğar benim

Güneş sırtımda doğar benim
 

Sabah uyandığımda ilk on dakika yatakta hareketsiz kalır ve gece uykuya hangi bastırmaya çalıştığım duygularla daldığımı hatırlamaya çalışırım. İlk on dakika en tehlikeli davranışlarımı sergilediğim zamanlardır. Çünkü uykudan sıyrılamam ve yarı hipnoz halinde bilinçdışım adeta fışkırır. Bu nedenle geceleri uyumadan önce bilinçdışı kodlamaların yanına bir de biliçli kodlama gönderirim; Asla fevri hareket etme! Son iki aydır bu yöntem gerçekten çok işime yarıyor, özellikle öfke kontrolümde. Eğer sizde benim gibi hayatı gereğinden fazla ciddiye alan ve her olay ve durum hakkında fazlasıyla düşünen, alıcıları sürekli açık, hassas bir insansanız ve sabahlarınız hiç istemediğiniz davranışları yapmanıza neden oluyorsa bu yöntemi bir denemenizi tavsiye ederim. Kısa bir süre sonra gülümseyerek uyanabildiğinizi göreceksiniz. Böylece sizinle beraber yaşayan kişi/ kişilerin de, ne oldu? Gece kavga mı ettik? Kabus mu gördün? Sabahları suratın çok asık ..vb. Daha da sinirinizi bozan eleştiri oklarından ve merak duygularından da kurtulmuş olursunuz. Kısacası daha da negatife doğru sürüklenen bu sabah sendromlarını kendinize yapacağınız ufak bir müdaheleyle pozitife çevirebilirsiniz. Ancak her şeyden önce tabi ki sabahları ve genel olarak duygu durumunuzun nasıl olduğunu kendinize sormanız ve bu cevapla yüzleşmeniz gerekir.

Yaşamda verilen en zorlu savaş muhakkak ki kendimizle mücadelemizdir. Bu sebeple bir çoğumuz bu savaşımdan kaçınır, yükleri başkalarına atarak arkamıza bakmadan tozu dumana katarak kaçarız. Bu kaçma davranışının sonuçlarını en güzel özetleyen cümle ' tarih tekerrürden ibarettir ' atasözüdür. Çünkü daha baştan çözmekten kaçındığınız davranışlar, duygular, bozuk ve bozguncu düşünceler.. kısaca size dair her şey, ileride asla kaybetmek istemeyeceğiniz en kıymetliniz her ne ise onunla birleşerek karşınızda tezahür eder. Böyle bir durumda önünüzde iki yine yol belirir; kaçmak ya da savaşmak.

Konu nereden nereye geldi mi diyorsunuz? İşte şimdi iki konunun bağlantısı geliyor size. Ben öfke sorunum olduğunu öfkeyle reddeden birisiydim. Bir kaç satır önce de ifade ettiğim gibi bu sorunu benim hayatımın akışını bozan bir etmen olduğunu kabullenene kadar kelimenin tam anlamıyla dalgalandım durdum. Ailem, eşim, dostlarım, kuzenlerim, herkesten bu konuda yoğun tepkiler almama rağmen kızgınlıkla bu eleştirileri reddediyor ve çok zorda kaldığım, öfkeme bir bahane bulamadığım zamanlarda da ' Karadenizli' ler sinirli olur' gibi mitler aracılığıyla öfkeyi kişiliğimin bir parçası olarak görüyordum. Ta ki benden daha öfkeli bir insanın yüzündeki dehşet ifadesiyle karşı karşıya kalıncaya kadar. Anlatayım;

Bir gün bir mağazaya ödeme yapmak için gittim. Mağazanın kapısının önünde ağır yükler taşıyan işçiler vardı. Onlara iki kere iş yaptırmamak amacıyla, zaten içeride sadece beş dakikalık işim vardı, aracımı yan apartmanın otopark girişine bırakıp, mağazadan içeriye girdim. Aracım ufak olduğu için iyi bir şoför otoparktan içeri rahatlıkla girebilirdi. Ancak o gün benim edep sınavı günümdü ve hayat beni iyi bir şoförle karşılaştırmadı. Mağazadan içeriye adım atmamla birlikte dışarıda çılgınca çalan korna sesini duydum. Aynı hızla gerisin geri arabanın başına koştum. Aracımı mecburen otoparka girmek isteyen bayanla aynı yere çektim. Kadın on saniye içinde bana hakaretler yağdırmaya, boğazını patlatırcasına bağırmaya başladı. Deli deliyi görünce sopasını saklarmış misali o an gerçek bir melek oldum. Halbuki mağazadan bir hışımla çıkmıştım ve her kimse ona iyi bir hayat dersi verme niyetindeydim. Kadının yüzündeki dehşeti gördüğüm an, kendim aklıma geldim ve görüntünün gerçekten de hiç hoş olmadığını anladım. Kadından olanca sakinliğim ve şaşkınlığımla özür diledim ve ondan bu denli sinirlenerek ömrünü kısaltmamasını rica ettim. Muhtemelen kadının o an ki öfke patlaması bütün bir günün ya da haftanın patlamasıydı. Ne var ki bu tip patlamalar sadece anlık rahatlamalar sağlıyor. Mevcut öfke, hayal kırıklıkları, üzüntüler, kaygılar kayıt altında kalmaya devam ediyor. Sonra benim gibi sabahları güne başlarken dahi, gözünüzü açtığınız ilk andan itibaren mutsuz oluyorsunuz ve birikimler öyle büyüyor ki siz artık esas noktayı kaçırmaya başlıyorsunuz.

Ben, Merve. Acemi bir blog yazarı olarak ilk denememi yaptım. Anladım ki yazmayınca insan daha bir öğretmen oluyor hayatta ve bu kısır döngü yaş, cinsiyet, ırk, milliyet tanımıyor. Bu yazıda birbirine bağlı bir çok derin konunun yüzeysel bağlantılarını aktarmaya çalıştım. Hayatın bana getirdiklerini (depresyona girmediğim sürece) hayata iade etmeye kararlıyım. Sevgiyle.  

 
Toplam blog
: 5
: 233
Kayıt tarihi
: 16.03.11
 
 

Eğitimliyim, eğitiliyorum. Akademik kısmı, psikoloğum. İlgi alanım da haliyle insana dair her şey..