- Kategori
- Alışveriş - Moda
Güneş Toplayan Adam
Osmanlı döneminde Bulgaristan'ın Tırnova şehrinin köylerinden birinde iki genç birbirini severek evlenirler. Birkaç yıl sonra eşi görme yetisini kaybeder, ama olur. Adam eşini çok sevdiği için yıllarca şifa arar. Bir gün olsun güneşin doğuşunu görsün diyerek. Varını yoğunu satar şehir şehir dolaşır. Kadının gözleri açılmaz ve Hakk'ın rahmetine kavuşur. Halk cenaze için toplandığında defin işlemini yaptırmaz ve eşinin cenazesini alıp dağlara çıkar. Kuş uçmaz, kervan geçmez bir tepeye varır. Güneş ışığının ilk aydınlatacağı tepeye ağaçtan üstü kapalı bir baraka yapar. Barakanın içine 2 çukur açar. Eşini birine gömer mezarı kapatır. Diğeri açık kalır.
Evlendikten sonra güneşi görmeyen eşine, elindeki kovayı güneşe tutarak topladığı ışığı barakaya boşaltıp güneş ışığından faydalanmasını umar. Her gün güneşin doğuşundan batışına kadar durmaksızın topladığı ışığı barakaya boşaltır. Bu durumu gören yörenin çobanlarının ağzında dolaşa dolaşa haber köye ulaşır. Akrabaları görmeye gelirler. Aklını yitirmiş deyip geri dönerler. Köye varınca bu adam ne yer, ne içer deyip günaşırı azık gönderirler. Adam gelene sorar bunu kim gönderdi. Ali, Ahmet, Veli diyenlerin azığını kabul etmez. Bunu sana Allah gönderdi diyenlerinkini kabul eder. Zaman, zaman güneşi toplayan adam varmış. Hadi görmeye gidelim diyenler Güneşi toplayan Adamı anlata, anlata halkın hafızasına nakşederler.
Bir gün gittiklerinde barakanın önünde bulamazlar. Barakanın içine baktıklarında ikinci mezarın da kapandığını görürler.
Halk arasında erenlerden bir derviş olarak kabul edilir ve şifa arayanların uğrak mahalli haline gelir