Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

gugi (Güzel Ülkemin Güzel İnsanlarına)

http://blog.milliyet.com.tr/gugi

16 Mart '09

 
Kategori
Sinema
 

Güneşi Gördüm filmi hakkında

Güneşi Gördüm filmi hakkında
 

Doğu’da terör nedeni ile zor anlar yaşayan köylüler. Bir yanda ekonomik zorluklar diğer yanda yaşama savaşı. Öyle ki Davut Altun’un ailesi bir evladını teröre kaptırmış, diğer evladı askerde, küçük oğlu ise mayınlara başmış ve bir ayağını kaybetmiştir. Asker köylülere karşı sıcak ama aynı zamanda şartlar nedeniyle tatlı sert. Bir gece kapı çalıyor. Davut Bey kapıyı açıyor karşısında teröre katılmış olan evladı. Oğluna gittiğin bu yol yol değil diyor nafile. Askerde olan kardeşi tesadüfen izine gelmiş oda o akşam evde ve abisini görürüyor. O da gitme diyor. Küçük kardeş, abi ya bir gün çatışmada karşılarşırsak ne olacak diyor . Abi ben ölürsem terörist sen ölürsen şehit derler diyor. O gece çatışma oluyor ve abi ölüyor. Askerler sabah eve gelip teşhis etmek için Davut Bey’i çağırıyorlar. Davut bey teşhise giderken bir yanda oğlunu ölenlerin arasında görüyor diğer yanda Türk Bayrağına sarılmış askerleri görüyor. O ölen askerlerin içinde de sevdiği asker de malesef var. Komutan karar veriyor güvenlik nedeni ile köy boşaltılacak. Boşaltın diyor ama nereye gideceklerini ve nasıl bir hayat kuracaklarını söyleyemiyor. Eğer siyasi iktidarlar bunun çözümünü yapsalardı komutan da nereye gideceklerini ve nasıl bir hayat kuracaklarını söylerdi.

Davut Bey Norveç’e, Haydar Altun ise İstanbul’a gitmek istiyor. Yola çıkıyorlar. Davut Bey ve ailesi kaçak yollarla Norveç’e ulaştık dedikleri bir anda polisler yakalıyor. Norveç polisi bunları geri göndermek istiyor. Davut Bey yaşadıklarını anlatınca Norveç hükümeti bunlara bugünkü rakamla bir mühendisin alacağı maaş kadar tutarda aylık bağlıyor. Davut Bey akrabasına çalışmadan hükümet insana niçin para versin ki diyor. Almadan vermek Allah’a mahsustur diyor. Akrabası ise burada insana insanca değer verildiği içindir. Davut Bey’in sakat oğluna da protez takıyorlar ve yürümeye başlıyor. Hayatları mutlu ve mesut geçiyor ama vatan sevgisini hala üzerlerinden atamıyorlar.

Haydar Altun’un ailesi zor şartlarda yaşamaya (buna yaşamakta dersek) başlıyorlar. İstanbul’da yaşarken töreler devreye giriyor. Yoksulluk baş gösteriyor. Haydar Altun erkek torununu dahi kaybediyor. Erkek torun meselesi filmde ayrı bir dram. Hükümet diğer torunlarını aileden alıp çocuk esirgeme kurumunda yaşamalarına karar veriyor. Sonuçta İstanbul’un zor şartlarına alışamıyorlar ve tekrar göç ettikleri köye canları pahasına geri dönüyorlar.

Film’de geçen bazı konuşmalar

"Silahların sözlerden büyük olduğu bu illeti kim bitirmiyor?"

“Terör örgütü dağlara gel dağlar derken, asker dağlar seni delik deşik ederim diyor”

İnsanlar artık herkesin yorulduğunu hatta dağların dahi yorulduğunu söylüyorlar. Artık dağlarda çiçeklerin açmasını, hayvanların otlamasını, kardeş kavgasına son verilmesini istiyorlar.

Nazım Hikmet’in dizelerinden “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür bir orman gibi kardeşçesine bu memleket bizim...”

Mahsun Kımızıgül'e ve Altan Erkekli'ye ayrıca teşekkürler. İzlenmesi gereken bir film.

Türü: Dram
Süresi ve Yapım Yılı: 120 dakika - 2009
Yönetmeni: Mahsun Kırmızıgül
Oyuncular: Mahsun Kırmızıgül, Demet Evgar, Hande Subaşı, Yıldız Kültür, Altan Erkekli, Emre Kınay
Senaryo: Mahsun Kırmızıgül
Müzik: Yildiray Gürgen, Mahsun Kırmızıgül
Görüntü Yönetmeni: Soykut Turan

Bu blog Sinema sitesinde de yayınlanmaktadır

 
Toplam blog
: 12
: 1868
Kayıt tarihi
: 20.02.09
 
 

Üniversite mezunuyum. Evli ve İstanbul'da yaşamaktayım. Bilgi teknolojileri konusunda çalışmalar yap..