Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Mart '09

 
Kategori
Sinema
 

Güneşi Gördüm:Mahsun'dan ortaya karışık Türkiye gerçekleri!

Güneşi Gördüm:Mahsun'dan ortaya karışık Türkiye gerçekleri!
 

Beyaz Melek'le iyi bir çıkış yapan Mahsun Kırmızıgül, Güneşi Gördüm'le bu çıkışını sürdürmek arzusunda belli ki..

Türkiye'nin son otuz yıllık problemlerini "ortaya karışık" bir menü halinde sunmuş bu defa..

Başta Kürt sorunu olmak üzere, buna bağlı pek çok Türkiye gerçeği ucundan kıyısından Güneşi Gördüm de yer bulmuş..

Terörle devlet arasında kalmış Kürt halkı; bir oğlu dağa, bir oğlu askere giden annelerin dramı, boşaltılan köyler, göç, töre ve travesti problemleri..

Türkiyede "sorun" adına ne varsa hepsinden biren parça katmak suretiyle, kendi gerçeklerimizle yüzleştiren bir panaroma çizmeye çalışmış yazar ve yönetmen Mahsun Kırmızıgül..

Tabi, bu panaromanın karşısına Avrupa gerçeğini, yani İnsana Haklarını, özgürlükleri, gelişmişliği de koymayı ihmal etmemiş.

Bir Türkiye ve İsveç(Avrupa) kıyaslaması olmuş Güneşi Gördüm aynı zamanda..


Problemlere neşter vurmak elbette sanat adamlarının temel görevlerindendir. Son yıllarda Türk Sineması da Türkiye sorunlarına cesurca neşter vurmaya başladı.

Güneşi Gördüm'ü de bunlardan biri olarak kaydetmeliyiz elbette..Ancak, nedense Mahsun'un bu "yüzleşme"si biraz geç kalmış gibi..Yani, cerahate vurulan ilk neşter etkisi göstermiyor Güneşi Gördüm.

Mahsun, sorunu dile getirirken mevcut Türkiye "dengeleri" ni gözetmeyi de ihmal etmiyor. Kimseyi suçlamıyor; bir suçlu aramıyor.

Akan kanın dindirilmesi görevini de, yine bu kan dolasıyla en büyük acıyı çeken "anne"lere fatura ediyor. Ama annelerin bunu nasıl başaracağı muallakta kalıyor.


Son otuz yılımızı zehir eden Terör belası, hepimizin hayatını kararttı belki ama özellikle Doğu insanının hayatını kararttı. Biz dağlarda kurşunlara hedef olan "şehit"lerimize ağladık ama O yörenin insanı hem çocuklarına ağıt yaktı hem yurdundan yuvasından oldu.

Yani bu "ateş" sadece düştüğü yeri yakmadı ama elbette en çok düştüğü yeri yaktı.


Berfin (Kardelen) çiçeği metaforundan hareketle, otuz yılını kara bulutlar altında geçiren bu ülke ve özellikle bu ülkenin Güneydoğu insanı için "Güneşi görmek" bir kurtuluş ve mutluluk kaynağıdır.

Ama, belki de yılın üç yüz günü güneş gören bir ülkede(Türkiye), "Güneş" e hasret kalan insanlar; yılın sadece altmış günü "güneş" gören bir ülkede(İsveç) huzuru buluyorlar..

Galatköprüsü üzerinde, kardeş kurşunuyla can veren travesti Kado'nun ölümüyle birlikte gördüğü İstanbul güneşini saymazsak elbette..


Yılmaz Güney kıyaslamalarını falan bir yana bırakarak, sonuç itibariyle "Güneşi Gördüm" görülmeye değer bir film olmuş, diyorum..

İyi seyirler!..

Bu blog Sinema sitesinde de yayınlanmaktadır

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..