Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Mart '09

 
Kategori
Sinema
 

Güneşi görmek kolay değildir

Güneşi görmek kolay değildir
 

Güneşi görmenin de ,ulaşabilmeninde bir zamanı olmalı elbet.


GÜNEŞ BALÇIKLA SIVANMAZ;

Bilinir ki, aydınlığa en yakın olunan zaman, karanlığın en fazla olduğu andır.

İşte gerçek bir sanatçı diyorum. Kişiler, topluma sevgi, barış, kardeşlik mesajları veriyorsa, bunu sadece lafla değil, yaptıkları olumlu işlerle ortaya koyuyorlarsa, bu kişiden bahsedildiğinde, adları söylenmeden kim olduklarını anlıyorsanız, o kişiler, kimlikleriyle değil, sanatlarıyla birlikte adları daima ölümsüzleşerek anılacaktır.

Bir küçük magazin haberiyle, ısrarla üzerinde durduğum, sanat ve sanatçı kimliklerini, anlatabilme olanağını buldum. Bir dizi film oyuncusu, bir sanatçının gölgesine sığınarak, adını duyurma çabasında. Üzerinde uzun süredir çalıştığı bir senaryo ve yönetmenliğini üstlenen, bu uğurda, konservatuar eğitimli olduğu halde, çok sevdiği sahnelerden uzak kalan, idealist tavrıyla, parlak teklifleri geri çeviren bir gerçek sanatçıyı eleştiriyor kendince. Oysa eleştiri, öyle kolay bir iş değildir. Bir şeyi eleştirebilmek için, o şeyin bilgisini bilmek ve kriterlerini iyi anlamak gerekir. . Hep derim, sanat sanat içindir, para için yapılan sanat olmaz diye. Eleştiri yapan kişinin adını vermediğimde, kim olduğu anlaşılmayacak. Eleştirilen kişinin de adını vermeyeceğim ama hepiniz anlayacaksınız. İşte reklâma dayalı olmayan bir tanıtım ve sanatçı.

Magazin dünyasında birçok filimler, ön gösterimleriyle gündeme gelir. Adıyla oynanan ve seyirci kitlesinin çokluğuyla bir komedi filmi, gişe rekorları kırar. Arz ve talep düşünülerek yapıldığını, bir de onaylarcasına, gerekçesi şudur; toplumun gülmeye ihtiyacı var. Peki, gülmeyi unutan toplumun neden gülmeye hasret kaldığını irdeleyerek, onun temelini araştırarak daha ethik bir konuyla gelseniz, bu kadar kalabalık olur muydu ön gösteriminiz?

O da, halkın gülmeye ihtiyacı var diyor. Ancak o halkı güldürmek uğruna, saçma sapan kabadayılık, argo, kavga tiplemeleriyle değil, gözyaşlarını silmek, acılarını paylaşmak uğruna çabalıyor. “Güneşi Gördüm” adıyla çok şey anlatıyor. Güneşi görebilmek için, bakmak gerekir, aydınlığa kör bakan kişilerin elbette gözleri kamaşır. Bir güneş ki, onun sıcaklığını duyacak olana ihtiyacı olan insana hasret, o insan ki, sunulan arz’ın kana bulanmasından, bunalmış, sevgiye hasret. O sevgi ki, üzerinde insanca yaşanabilen bir toprağa hasret. O toprak ki, uğruna canlar verilen vatan sevgisi. Bu duyguları, anlatabilmek her yiğidin harcı değil.
Şimdi kalkmış biri, bu duygulara taklit diyor. Vatan sevgisinin, bu uğurda yapılan fedakârlıkların, taklitlerini ben alnından öperim. Verdiğin demeçle, sıradan bir dizide oynarken, rol icabı şivesini öğrenmeye gittiğin, doğu insanına, onların yaralarına parmak basan kişi için, sırf gündeme gelip, kalem kavgası yaratıp, adını duyurmak uğruna, “taklitçi” diyemezsin. Sen daha ikinci dizini ajanslardan, alıntı kaşların, sürmeli gözlerinle temin ederken, o küçük yaşlardan beri, efendiliğiyle, alın teriyle, kültürüyle, akademik kariyeriyle, hem plak dünyasında düşene elini uzattı, hem beyaz perdeye imzasını attı. O bir ekol yarattı. O daha ilk türküsünde “hepimiz kardeşiz” diye haykırdı yıllarca..Yılmaz Güney’i taklit ediyormuş, öyle mi? Yılmaz Güney’i biz ne yaptık? O hala ölümsüz değil mi? Neden? Kişiler ölür ama sanatçılar ölümsüzdür. İşte ispatı. Diyelim senin anlamında taklit etti. Ne yaptı? Onun gibi şapka mı taktı? Şunu iyi anlayın bu kafadaki eleştirmenler; Vatan Sevgisinin taklidi olmaz, sadece insan sevgisinden uzak, fesatlara hastır bu düşünce. Vatan sevgisi ise asla eleştirilmez. Kitap kadar mukaddestir.

İsimlerini vermediğim kişilerin kimler oldukları önemli değil. Araçlara göre değil, amaçlara göre yazdım..

 
Toplam blog
: 165
: 856
Kayıt tarihi
: 17.10.07
 
 

Edebiyet fakültesi  mezunuyum. Öğrenmenin yaşı yoktur diyerek çeşitli kurslardan da el sanatları ..