- Kategori
- Gündelik Yaşam
Güneşi uyandırmak
Jose Mauro De Vasconcelos'un Güneşi Uyandıralım romanını bilir misiniz? Şeker Portakalı'nın devamı olan kitap.
İnsanın içine dokunan bir yanı var bu kitabın. Son bölümünü okurken duygulanıyor insan. Daha anlaşılır olmak için minik bir özet yapalım. Kitap tanıtımı gibi olmasın diye üstünkörü bir özet yapıyorum ama.
Minik Zeze(11) üzüntüler yaşayan, kendini yalnız hisseden bir çocuktur. Hayali arkadaşları olur. Bunlardan biri de Zeze'nin kalbine girip orada yaşamya başlayan, Adam adını verdiği bir kurbağadır. Adam ona içindeki güneşi uyandırması için gelmiştir aslında. Her defasında "hadi güneşşi uyandıralım Ze" der. Ta ki yetişkin olana dek. Zeze delikanlı olduğunda Adam ona "artık kendi kendine yetebilirsin, bana ihtiyacın kalmadı" diyerek çıkar gider kalbinden.
Kitabın son bölümünde Zeze 40 yaşında bir yazardır. Ama yine yanlızlık çekiyordur. Adam'ın yokluğunu hissediyordur. İşte o son bölümden bir paragraf : "Beni işitiyor musun? Konuş Adam. Öğret bana yeniden güneşi uyandırmayı. Devam etmek, ilerlemek, gelip geçmek zorunluluğunu kabul etmeyi. İlerlemek ve güneşi uyandırmak güç, değil mi Adam?..... büyük insanlar güneşi nasıl uyandırabilirler?"
Gerçekten de zor değil mi? Çocukken kandırılmak kolaydı. Avutulmak da... Dikkatimiz hemen başka yerlere çevrilebilirdi, sonra unuturduk. Ama artık öyle olmuyor. Zor geliyoruz işte kendimiz üstesinden. Zamanla oluyor her şey, zamanla.
İçimizdeki güneşi çocukluğumuzdaki gibi çabuk uyandırabilmeyi isterdim. Bunu başarabilmeniz dileğiyle...
Gonca Yıldırım