Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ocak '12

 
Kategori
Dünya Şehirleri
 

Güney Asya-Backwater Kanal Turu

Bugün 19.Aralık 2012. Sabah saat 8.00 gibi kanal turunu organize eden şirketin aracı beni otelden aldı.  Civardaki otellerin önünde durup benim gibi kanal turu yapacakları topladık. Ve hep birlikte kanal turunun yapılacağı yere gittik. Backwater turu 2 aşamalı yapılacaktı. Sabahtan dar uzun kayık ile öğlenden sonra ise daha büyük tekne ile kanalları gezecektik. Sekizer kişilik 2 ayrı grup halinde tahtadan yapılmış dar kayıklarla kanal turumuza başladık. Benim bindiğim kayıkta Ukraynalı, Alman, İngiliz turistler vardı. Diğer kayıkta ise 24-25 yaşlarında sekiz Yeni Zelandalı genç vardı. Yeni Zelandalı grubun yedisi erkek biri kızdı.

İlk durağımız Hindistan cevizinden halat yapan bir ailenin yaşadığı köydü. Bize Hindistan cevizinden nasıl halat yapıldığını gösterdiler. Halat yapımının gerçekten de enteresan bir süreci vardı. Dar kanallar arasında ilerlerken burada yaşayan halkın yaşamını daha yakından izleyebildik. Kanallarda yaşayan aileler kanal suyunda hem çamaşır hem bulaşık yıkıyor, hem de banyo yapıyorlardı. Bahçelerinde ise baharat, meyve ve sebze yetiştiriyorlardı. Bir sonraki durağımızda baharatların yetiştiği yere uğradık. Önce kahve ve biber ağacını sonra da tarçın ağacını gördük. Tarçın ağacını sert bir şey ile hafifçe kestiğinizde burnunuza buram buram tarçın kokusu geliyordu. Sonra kolesterole çok iyi gelen Karambola meyvesinin yetiştiği yeri gördük. Karambola çarliston biberine benziyordu. Tadı mayhoş yani ekşiydi. Sonra Great Fruit dedikleri meyveyi tattık. Bir de Hindu duaları yaparken kullandıkları holly maydanoz var tabi. Rehberimiz her Hintlinin evinde holly maydanoz olduğunu söyledi. Old spice parfumunun yapıldığı yaprağı gördük. Yaprağı elinizde ovaladığınızda gerçekten de Old Spice kokusu geliyordu.

Çevrede bir sürü horoz, tavuk, keçi ve inekte yaşıyordu. Bazı ineklerin boğaya benzeyen boynuzu vardı. Son olarakta Kaju hakkında bilgi verdi. Kaju, iki bölümden oluşuyordu. Bir tanesi dolmaya benzeyen büyük bölüm, diğeri ise iri baklaya benzeyen bölümdü. İri bakla şeklindeki bölüm dolmaya benzeyen kısma saplanmış gibiydi. Baklaya benzeyen yani içerisinde kaju kuruyemişinin bulunduğu bölüm zehirliymiş. Tek bir kajuya ulaşmak adına zehirli kısmı çıkartmak için uzun çalışmalar yapılıyormuş. Bu şekilde kajunun neden bu kadar pahalı olduğu da anlaşılmış oldu. Kajunun dolmaya benzer diğer kısmından ise istenir ise içki yapılabiliyormuş.

Baharatlar bölümünü tamamladıktan sonra yolculuğumuzun geri dönüşü de başlamış oldu. Dönüş yolunda Kingfisher kuşunu ve kanalların arasında yüzen yılanları gördük. Öğlen yemeğimizi ise hindistan cevizi ağaçlarının bulunduğu küçük bir adada yedik. Yemek servisini muz yaprakları içinde yaptılar. Pilavla birlikte değişik sebze karışımları ikram ettiler. Son olarak ta bizim sütlaca benzeyen buraların meşhur tatlısı ile birlikte muz ikram ettiler. Biraz yemeği fazla kaçırmışım. Öyle ki gezinin öğleden sonraki bölümde gözlerimi dinlendirmek isteyebilirim.

Öğleden sonraki kanal turumuzda sabahkine göre daha büyük bir tekneye bindik. Bu sefer Yeni Zelandalı grupta bizimle birlikteydi. Tam anlamıyla kanal turunun keyfini çıkardılar. Kâh zıpladılar kâh yüzdüler, kısaca gezinin suyunu çıkardılar. İçlerinden benim eski deli halime benzeyen çocuk onunla birlikte ters ve yüz atlama şeklini denemem konusunda ısrar etti. Beden dilim biraz evet der gibi olsa hemen atlama pozisyonuna getirilebilirdim ki çok şükür ki bedenim ondan istendiği gibi davrandı. Yarım saat sonra aynı çocuk yanıma gelip nereli olduğumu sordu. Türkiye deyince ağustos ayında İstanbul ve Bodrum’da bulunduğunu ve Bodrum’u çok beğendiğini söyledi. Böylece suya atlama riskim tamamen ortadan kalkmış oldu.

Akşam saat 16.00 gibi turumuz bitti. Akşamüstü otele geldiğimde duşumu alıp akşam yemeği için merkeze doğru yürüdüm. Old Court Yard denilen yerde akşam yemeğimi yedim. Burada yediğim yemek de lezzetliydi. Karidesi enteresan bir sosun içinde pişirmiştiler. Yanına da değişik sebzeler ile birlikte pilav koymuşlardı. Sebzelerden biri bamyaydı ve alışık olduğumdan farklı olarak ince bibere benziyordu. Zaten biber diye düşünerek ağzıma atmıştım. Ama maalesef bamyaydı. Ancak benim için çok önemli bir andı. Hayatımda ilk defa lezzetli bir bamya yemiş oldum. Yegâne yiyemediğim yemek olan bamya ile barış ilan etmiştim. Bamya sevenler bamyanın ızgara halini kesin denemeliler. Hatta sarımsak ve ginger eklerler ise muhteşem olur.

Cochin’deki son gecemde böylece tamamlanmış oldu. Ertesi gün Varkala’ya doğru hareket ediyorum 

Sevgiler

www.yourwishisyourreality.com 

 
Toplam blog
: 615
: 248
Kayıt tarihi
: 09.11.10
 
 

Geçmişte finans sektöründe ağırlıklı olarak iyileştirme ve geliştirme projelerinin hayata geçiril..