Güneydoğu için yeni ekonomi paketi

Açılım, mektup falan derken Güneydoğu için bir ekonomi paketi daha hazırlanıp sessiz sedasız uygulamaya konuldu. Otuz yıllık süreçte bu kaçıncı pakettir, hesabı belli değil. Halbuki ekonomik sıkıntının yaşandığı tek bölge Güneydoğu değil ki…

Bakınız, buraları Türkiye’nin en batısı. Yani bazılarının iddia ettiği gibi ülkemizin en gelişmiş ve zengin yöreleri. Buyrunuz, Aydın’ın merkeze bağlı bazı dağ köylerine gidelim, pek çok evde elektrik olmadığını göreceksiniz. Ömründe bir kez bile olsa otobüse binmemiş, kent merkezine inmemiş kadınlar göreceksiniz.

Yolu olmayan, okulu olmayan köylerimiz var. Yeterli suyu bulunmayan köylerimiz var. Şekerli yoğurttan başka tatlı bilmeyen kadınlarımız, çocuklarımız var. En önemlisi, hiçbir malı, mülkü ve sosyal güvencesi olmadığı halde ot toplayıp satarak geçinmeye çalışan, buna rağmen devletinden bir şey talep etmeyip devletinin bekası, milletinin huzuru için dua eden insanlarımız var.

***

Benim bir şeyin hesabını devletten sorabilme hakkım olmalıdır:

Bu kaçıncı pakettir? Bu paketlerle Doğu ve Güneydoğu’ya toplam olarak ne kadar kaynak aktarılmıştır? Bu kaynaklar kimlere ve hangi amaçlar için verilmiştir? Kimler tarafından denetlenmiştir? Amacına uygun kullanılmış mıdır? Hangi sonuçlar alınmıştır?

***

Bölgedeki feodal düzenin bu paketler üzerinde etkili olduğu, aslında bu paketlerin hiçbir zaman geniş kitlelere ulaşmadığı, fakirin yine fakir olarak kaldığı iddia ediliyor. Güneydoğu’da üretim ve istihdamı geliştirmek için yapılan bu yardımların şimdiye kadar bu amaca ne kadar bir katkı yaptığının değerlendirilip milletin bilgisine sunulması gerekir. Netice itibarıyla bu paralar milletin ürettiği ya da millet adına borçlanılarak temin edilen kaynaklardır. Açıklanan bunca pakete rağmen yıllardır ülkemizin doğu ve güneydoğusunda tek bir çivinin bile çakılmadığını görünce bu düşüncelerin çok da haksız olmadığı sonucuna varıyoruz.

***

Bir bölgenin diğerlerine göre desteklenmesi gerekiyorsa elbette desteklenecektir. Bizler yıllar yılı paylaşımın hakça olmasından yana olduk. Ama devletin malı da deniz değildir. Kör kuyularda telef edilemez. Bir yere bir para veriliyorsa, ince elenip sık dokunmalı ve öyle verilmelidir. Verildikten sonra da etkili bir şekilde denetlenmelidir. Eğer bu yapılmıyorsa, yetmiş milyonun hakkı günlük politikalar uğruna ortalığa saçılıp da telef ediliyorsa bunu yapanlara milletin hakkı haramdır.

***

Gazetelerde ve televizyonlarda yazılmaya, konuşulmaya başlandı. Dağdan inen terör örgütü mensuplarına ev, arazi, iş ve hatta nakit para verilecekmiş. Daha birkaç gün önce bir gazimizin açlık ve soğuktan donarak öldüğünü ve cesedinin üç gün sonra bulunduğunu öğrenince bu türlü iddialar bizi daha fazla üzüyor. Bazı yetkililer çıkıp bu iddiaları yalanladılar. Ama zaten hep öyle oluyor ki. Önce, böyle duyunca inanamayacağımız bir iddia ortaya atılıyor, sonra tepkiler üzerine yalanlanıyor, ama zaman içinde o tepkiler yumuşatılıp iddialar bir şekilde hayata geçiriliyor.

***

Ne yazık ki açılım ve şeffaflık laflarının çok konuşulduğu şu günlerde belki de cumhuriyet tarihinin en yoğun bilgi kirliliğini yaşıyoruz.

Ama eğer açlıktan ölen gazimizin ya da ot toplayarak yaşayan onurlu yurttaşımızın hakkı olan kaynaklar devletine isyan etmiş teröriste verilirse bu haklar onu verenlere haram olsun.