Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Şubat '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Günlerden bir gün, her zaman ki gün işte.

Günlerden bir gün, her zaman ki gün işte.
 

Uykulu halller


Dün hava soğuktu güneşe aldanmayayım dedim. Sımsıkı giyindim öyle ki montumu zor kapattım. Havanın da dengesi yok. Dışarı çıktığımda 150 metre zor gittim. Geri dönmeye de üşendim, taşıyacağız bu ağırlığı, ne yapalım? Allahtan hastane yakın.

Sıram geldi, montum elimde girdim doktorun odasına. Sağlık karnesini verdim, hal hatır sordum. Kısa süre sonra hatırladı beni.

- Nasılsınız? Görüşmeyeli.

Nasıl olmam lazım bilemedim. Zaten sıra beklerken bunalmıştım. Hava sıcakmış diyesim geldi, vazgeçtim. Şimdi bizde öğretidir nasılsın, sorusuna iyiyim demeye alışmışızdır. “İyiyim” deyiverdim.

- İlaçtan memnun kaldınız mı? Değişen bir şey oldu mu?

Olmaz mı? Hayatım değişti. Genel müdürlüğe terfi ettim, hem de bir anda. Bunun daha etkilisi varsa, ondan verin siz. Demedim tabi. Nasıl olacağım işte, uykularım normale dönmeye başladı ama……

- Çok uyuyordum ya! Garfıeld’ı bilir misiniz? Gözleri hep yarı açıktır, boşluğunu bulduğu anda uyur.

“Bilirim” gülümsemesiyle, başıyla da onayladı.

- Hah! İşte onun gibi, sürekli uyuklama halindeydim. Onu biraz atlattım.

- Bu iyi, demek uykularınız düzene girmeye başladı. Bugünlerde sizi üzen , sıkan bir şeyler var mı?

Ben çok seviyorum psikiyatırları. Diğer doktorlara benzemiyorlar, dalları gereği. Şu soruları yok mu?... Şimdi anlatmaya başlarsa başıma dert almayayım diye, arkadaşınız bile sormaz, bu kadar halinizi… Ama şimdi sonuçta karşımdaki de doktor, neyimi ne kadar anlatabilirim ki?

Deniz feneri davası hala ortada duruyor derken, diğer taraftan Sevigen patlak verdi.

Mailime hep toplu iletiler geliyor. Ben de açmayayım, ama merak işte açıyorum. Şişirilmiş, katkılı sözler, altında bunu bilmem kaç kişiye göndermezsen, başın felaketten kurtulmaz, iyi saatte olsunlar seni gagalar tehditleri. Pöh! Siliyorum gidiyor. Ama kızıyorum sonra onları gönderenlere, başka derdiniz yok mu ya! Benim göndereceğim mail, kimi nerden kurtaracak?

Etrafta bir sinmişlik, aptallık hali. Telefonlarımıza kadar dinleniyoruz korkusu. Ben de çok telefon görüşmemde, dinleyen varsa diye onun da halini hatırını soruyorum arada. Kendini yalnız hissetmesin, hatta o da katılsın, nasılsa dinliyor. Akşamda 32.Gün de vardı bu konu, seyredemeyenler için söylüyorum.32. Günün sitesinden seyredebilirsiniz.

Ne diyordum? Sinmişlik hali, haksız da sayılmaz insanlar. Nerden, ne çıkacağı hiç belli olmuyor. Akım diyorsun çeviriyor kaka oluyor. Ne çıkarmak istersen o yöne çevriliyor konuşmanın ucu.

Bir de arada bir yasalar çıkıyor, sonra değişiyor başka türlüsü çıkıyor. Takip etmeye zihin sorunları yaşanıyor. Bir de üst kattakiler sürekli kavga ediyorlar. Bir türlü anlaşamıyorlar. Olan benim kafama oluyor.

Televizyon seyredeyim diyorum, bir kanalda yemekteyiz, diğerinde değişik versiyonu, diğerinde eş arayanlara amme hizmeti, bir diğerinde bilmem hangi dizinin tekrarı derken fıttırıyorum… Salı günleri gelip de limon sıkan olmazsa keyfime “Canım Ailem” , Çarşamba “Avrupa Yakası”, Perşembe “Melekler Korusun” var. Onun dışında Haber Türk’e bakıyorum. Hafta içi her gece 23:00 de Saba Tümer’i seyrediyorum. İyi geliyor.

Pötibör bisküviyi pek severim. Ama paketini açılmasın diye, uğraşıp öyle yapıyorlar sanırım. Bazen bıçaklıyorum, içindeki bisküviler dağılıyor. Bazen de uğraşırken yemekten vazgeçiyorum.

Toplu taşıma araçlarında, aylık yıkanan şahısların rahatsız edici kokularına maruz kalmaktan. Sabahın köründe sucuk yiyip, enseme sucuk esansı sıkanlardan. Özel hayatının stresini orda atmaya çalışanlardan. Çok kötü rahatsız oluyorum.

Markette kasa kuyruğuna girdiğimde önüme geçene ses etmediğimde, biri de bir bini de felsefesiyle beni kaz yerine koyup sessizce önüme dahil olmaya çalışanlardan. İyice bir yaka silkiyorum. Şimdi bunların hangi birini anlatayım doktora? Tüm bunları o an aklımdan siliyorum.

- “Yok”, diyorum. “Herkes kadar iyiyim işte.”

- Peki o zaman, bu ilaca devam edelim. Bir ay sonra tekrar görüşürüz.

İlaç kullanmaya başladıktan sonra fark ettim, meğer ne kadar çok depresyon ilacı kullanan varmış. Hatta arkadaşlarla bir araya gelince, gündem oluşturuyor bu konu? “ Ben C….. içiyorum, fena değil, sen ne kullanıyorsun?” Bir de böyle bir merak vardır. Doktordan, daha çok biliriz, her konuda olduğu gibi.” Been, X…. kullanıyorum, doktor sabah al dedi ama, ben akşamdan içiyorum, gündüz sersemletir falan diye”. Sorular, cevaplar, karşılaştırmalar bitmez. Tıp kongresine çeviririz işi.

Neyse unutmadan antidepresanımı alayım da. Hiçbir şeyin değişeceği yok. Bari kafamız sağlam kalsın…

 
Toplam blog
: 70
: 731
Kayıt tarihi
: 30.04.07
 
 

1973 İstanbul doğumluyum. Lise mezunuyum. Evliyim. Bir reklam ajansında çalışmaktayım. Laf o..