Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Portakal Çiçeği ve FISILTI

http://blog.milliyet.com.tr/elvince

19 Ağustos '07

 
Kategori
Özel Günler
 

Günlerden pazardı ve ben doğdum

Günlerden pazardı ve ben doğdum
 

Bugün Pazar

Geç uyandım, birazda ateşim var.

Bizde misafir vardır şimdi,

Annem kek yapmıştır

Beni anmış, belki de ağlamıştır…

Yıllar öncesinde yazmıştım tekerleme gibi duran bu şiirimsi beş dizeciği

Anneme, baba evime duyduğum özlemi bu kadar basit kelimelerle anlatmaya çalışmam gülümsetti bu gün beni.Özlemlerim bile çok sadeymiş o günlerde.

Nohut oda, bakla sofa sevgiler mutasyona uğradığından beri; dört oda, salon salomanje yetmedi (+) ebeveyn banyolu sevgiler baş göstermekte her yerde. Umman gibidir birilerinin bize sunduğu sevgi, bizim sunduklarımız - sunulandan - daha derindir!

Çok sonra farkına varırız etrafımızı saran ıssızlığın. Dost olsun, yar olsun...Vefasızlıkla suçlayabilirken kolayca birbirimizi. Ne kadar sevmiş-sevilmiş olabiliriz ki? Kaçta kaçı bize aittir ipoteksiz….

Kırk bir sene önce hiç bir önem arz etmeyen( başkaları için) bir pazar günü doğdum ben, acelem varmış bekleyememişim babamın askerden gelişini. Anacığımın ürkek ellerine gelivermişim. Hiç tanımadığı bir evin paslı makasıyla kestiği göbek kordonumu kırmızı beyaz paket ipliğiyle anacığım kendi elleriyle bağlamış. Ne bir ev, ne bir hastaneymiş gözlerimi açtığım yer dünyaya.Tozun ve toprağın arasında, Doğu Anadolu’nun herhangi bir kasabasının unutulmuş bir sağlık ocağında,tuvaletiyle koridorunu ayıran paravanının arkasında, doktorsuz-ebesiz… Hatta yatacak bir şilte bile yokmuş. Betonun üstüne uzanan annemin sessiz çığlıklarına, incecik ağlayışımla eşlik ederek doğuvermişim.


Sancı değildi der annem benim canımı yakan. Asıl can yangınım seni böyle dünyaya getirişimdi…

Hayatımdaki usuldan daha usulca yaşanmış pazar günlerini sevdim hep.Kış günleri penceremizin içerde yanan sobanın huzuruyla buğulanmış camına, acemice çizdiğim çiçek resimlerini, annemin dantellerini, kına kokusunu saçlarda. En çokta kardeşimi sevdim. Nohut oda bakla sofa yaşadım ve öyle sevdim.

Kırk bir sene önce takvimler Yirmi Bir Ağustosu gösterirken, basit bir öğle sonrasına kayıvermişim anacığımın rahminden.

Hiç gocunmadım öyle doğuşuma. Gerçi annem hasta olmuş, buna çok üzülsem de, bir daha gelsem dünyaya; aynı yerde, aynı gün, bu gün gibi hiç önem arz etmeyen o pazar günü, aynı şartlar altında hayata başlamak isterim.

Çok karmaşık yaşamadım ben, çarpım cetveli bile daha karmaşıktır yüreğimin dilinden. Hiç büyük sevdam olmadı. Karşıma büyük fırsatlar elimden kaçmak için bile çıkmadı. Domino tahtasında ki gibi ahenkliydi siyahla - beyaz hayatımda. Her rengi sevdim, seçemedim hiç birini birinden önce.Yaramaz bir çocuktun der annem, çok konuşurdun.

Ah! Anne… Nohut oda bakla sofa yüreğimle, o kadar çok seviyordum ki her şeyi.. O hiç önem arz etmeyen ( başkaları için) pazar günlerinde, hele seni annem hele seni…

Türküleri sevdim, ayrılıktan bahseden...
Masalları sevdim, kendi masalımı usuldan da usulca; ama usulunce yaşamaya çalışırken ben…

İyi ki doğdum ben…İyi ki doğdum ben … İyi ki doğdum ben…İyi ki varsınız ailem…

 
Toplam blog
: 76
: 2902
Kayıt tarihi
: 06.11.06
 
 

"Yasamak sakaya gelmez,büyük bir ciddiyetle yasayacaksinbir sincap gibi mesela,yani yasamin disinda ..