Günlüğümün e hali

Merhaba e-günlüğüm
En sonun da evi taşıdım ama nasıl düzenleyeceğim bilmiyorum. Koli, koli üstünde:)
Bugün aklıma geçmişte yaşadığım traji komik bir olay geldi onu yazmak istedim. (gerçek günlüğüm de yazmıştım)
Zaten günüğün e hali değil misin? Ya gün içinde olanları yazıyor ya da aklıma gelen geçmiş anılarımı yazıyorum.

Bilmem hatırlar mısın 70 li yıllar da bir alman prof. İstanbul öncelikli bir araştırma gezisi yapmıştı ve şöyle söylemişti: Biz de insanşlar şans eseri ölüyor, siz şans eseri yaşıyorsunuz... O zamanlar küçüktüm pek anlamamıştım ama zamanla çok iyi anladım. Hatta başımızdan geçen bir olay az daha bu teoriyi arkadaşım üzerinde kanıtlayacaktı... Anlatayım;

İki araba seyahate çıkmıştık. Ege turu yapıp güzel bir tatil planlamıştık ve sıra datça'ya geldi. Marmaris'i geçtik ve datça yoluna girdik. (gidenler o yolu bilirler) Son 5 km kalmıştı ve yolun düz kısmına girmiştik. Önümüzde çokağır giden bir kamyon bardı ve müsait bir durumda kamyonu solladım. Arkamdan da diğer arkadaşım geliyor du ve korkunç bir gürültü ile sağa çekip durdum. Gördüğüme inanmam çok uzun zaman aldı. Arkadaşım kamyonu sollarken kamyonun kapağı açıldı ve arabasının üzerine inek düştü... Evet bildiğimiz "inek" (lafa bak? bilmediğimiz inek nasıl ouyorsa...) Olay da kimseye bir şey olmadı ancak, şaşkınlığımız haftalarca sürdü diyebilirim. Tabi bu arada tatil hayallerimiz de suya düştü. Arkadaşımın arabası eski amerikan tipi arabalardan dı belki onun da etkisi ile kimse yaralanmamış olabilir. Ancak böyle bir kaza gelişmiş ülkeler de hiç yaşanmış mıdır bilinmez.
Daha sonra gazetelerden kaza haberlerini okumaya başladım. Kaldırımda yürürken kafasına kremit düşüp ölen, iski veya belediye çukuruna düşüp ölen, karşı yönden gelen aracın bariyerleri aşarak diğer yoldan gelen araca çarpması sonucu ölenler, aracının patlayan lastiğini değiştirirken ölen, kaza yerinde durup yaralılara yardım etmek isterken başka bir aracın çarpması ile ölen vs. vs. O kadar çok şans eseri yaşadığımızı kanıtlayan örnekler var ki, insan bazan "biz bunu hakediyor muyuz" diye düşünmeden yapamıyor. Evet doğru . Biz şans eseri yaşıyoruz...

Evet sevgili e-günlüğüm şimdi sana haberleri sunayım:
Güncel haberler şöyle: Önce piyasalar da kriz söylentileri, sonra türban konusu, peşinden kuzey ırak operasyonu manşetlerden inmedi. Manşetlere taşınmayanlar ise; milletvekili maaşları ve sosyal yarımlarının iyileştirilmesi, kamu kurumlarının borçlarının faizlerinin afedilip ana paraların taksite bağlanması, araç vergilerinin 2005 den (yanılıyor olabilirim) itibaren ödenmemiş olanların affa uğraması, cezası iki seneden az olanların tahliye olması gibi haberler idi... Yani değişen bir şey yok haberler ve gündem değişiyor ancak gelişme yok. Düzen aynı düzen. Hatta yöntemler bile aynı. Vatandaşın dikkatini başka yöne çek ve istediklerini gerçekleştir.

Güzel birşeylerden bahsetmezsem olmaz. 2012 yılın da kıyamet kopacakmış:) şaka şaka bu habere kimse aldırış etmez. Yine amerikada ki piyasa durgunluğunu harekete geçirmek üzere düzenlenmiş korku masallarından biri...

Evet güzel haber: Türkiye'de evlenmeden birlikte yaşayanlar çoğalmış. Hmmm demek bana özenmişler:) Çoğalmış ama sorun yaşıyorlarmış. Ev kiralarken, muhtara kayıt olurken, ziyaretçileri geldiğin de... "Bu haberin neresi güzel" rezalet! İşte başbakan'ın "Batının ahlaksızlıklarını alıyoruz" dediği bu. Diyenler de olabilir, Benim gibi düşünüp "iyi haber" olarak yorumlayanlar da olabilir.

Bir güzel haber daha: Bugün bölgem de hiç kaza ile karşılaşmadım.

Akşam evi yerleştireceim, silip süpüreceğim, köpeklerime yer yapacaım ve vakit bulursam rakımı içip, sonra yatacağım.
Biiyor musunuz? Meşe ağaçları 50 yaşına gelmeden meşe palamudu üretemezlermiş.

Güzel sözlerden seçmeler: "Mutluluk ile akıl arasında ki en önemli fark şudur: Dünyanın en mutlu insanı olduğunu zanneden gerçekten öyledir. Fakat dünyanın en insanı olduğunu zanneden, aslında dünyanın en akılsız insanıdır..." C. C. COLTON

Sevgili günlüğümün "e" hali. Bugünlük de bu kadar yarın görüşürüz...
hoşçakal.