Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Nisan '10

 
Kategori
Eğitim
 

Günümüzde eğitim

Günümüz toplumu; bilgi toplumudur. Bilgi toplumu insanını eğitmek artık sadece bir meslek sahibi yapmakla sınırlı olmayacaktır. Çünkü geleceğin meslekleri, insanın kişiliğindeki yetkinleşmeyi de zorunlu kılacaktır. Bilgi toplumu insanını eğitmenin üç temel boyutu vardır.

Çocuğu ve genci kendini yönetebilecek yetkinlikte geliştirmek: Bunun içine özgüvene sahip, sorgulayabilen, tartışabilen, muhakeme edebilen, kendi ve çevresini anlayıp algılayabilen, sorumluluk alabilen sağlam kişilik ve karaktere sahip bireyler yetiştirmek.

Sosyal sorumluluklarını tanıyan, bilen, taşıyan, çevresi ile doğru ve sağlam iletişim kurabilen bir toplum bireyi olarak geliştirmek.

Bilgiyi bulacak, seçecek, işleyecek, üretecek, yaratacak bir donanım kazandırmak.

Bu boyutlar doğrultusunda gerekli bilgi ve kültürel alt yapıyı oluşturamıyor; çocuklarımızı ve gençlerimizi yığınlar halinde üniversite kapılarında bekletiyoruz. Tam burada dershaneler devreye giriyor. Her ne kadar eğitimi ticari bir sektör haline getirmişlerse de dershanelerin eğitimdeki katkıları küçümsenemez. Şöyle ki, dershaneler gençlerimizi yüksek öğretim sınavlarına hazırlamakla kalmıyor, disiplin, davranış ve pedagojik olarak ta katkılarını sunuyorlar. Dershaneler orta öğretim ile yüksek öğretim arasındaki geçişi sağlıyor, öğrencilerimizi üniversiteden önce yüksek öğretim stajını verme gibi bir görev üstleniyorlar. Orta öğretimden direk yüksek öğretime geçiş yapan bir sürü öğrencimiz orada uyum zorluğu çektikleri hepimiz tanık olmuşuzdur. Ancak eğitim budur diyemeyiz. Biz bu gün bilgi hamalı bireyler yetiştiriyoruz. İçinde bulunduğumuz asırda “bilgi işçileri” nin verimlilik ilkelerini Peter Drucker şöyle açıklamaktadır:

Bilgi İşçileri;
Görev nedir? Sorusunu sorar.

Kendilerini yönetmek ve özerklikleri olmak zorundadır.

Sürekli yenilik; işinin, görevinin ve sorumluluğunun bir parçasıdır.

Bilgi işi, bilgi işçisi tarafından sürekli öğrenmeyi gerektirir.

Verimliliği sadece çıktı miktarı ile değil, kalitenin önemine de değer verir.
Bilgi işçisine “varlık” olarak bakılmalıdır.

Biz daha “ezberci eğitim” modelini aşamıyoruz. Öğrencilere bilgi paketini yüklemeyi, onlara bu paketlerdeki bilgileri ezberletmeyi, sonrada bu bilgileri geri isteyip başarılarına not vermeyi eğitim sayıyoruz. Eğitim kurumlarımızda soru sormak, tartışmak, seçenekler üretmek, bu seçenekler arasındaki farklılıkları ölçmeye dayalı kararlar vermek, bu kararların sorumluluğunu alıp uygulamak gibi yöntemler kullanılmıyor. Hayat uzun bir öğrenme eğrisidir. Eğer öğrenemiyorsanız bir parçanız ölüyor demektir. “Ölçme ve Değerlendirme” eğitim sürecinin en önemli bölümüdür. Sonucun ölçülmesinden çok sürecin değerlendirilmesi, oluşan hataların süreç içinde düzeltilmesi amaçlanmalıdır. Başarısızlığı değil başarıyı ölçme şeklinde uygulama yapılmalıdır. Başarısızlığın ölçümünde de;

Başarısız olma nedenleri,

Süreçte rehberlik yapılıp yapılmadığı,

Öğrencilere psikolojik, sosyolojik ve pedagojik yaklaşımların uygulanıp uygulanmadığı,

Boş zamanların ne şekilde değerlendirildiği,

Paydaşların tam katılımının sağlanıp sağlanmadığı üzerinde durulmalıdır.
 
Toplam blog
: 154
: 861
Kayıt tarihi
: 25.01.10
 
 

Rize nin Çamlıhemşin ilçesinde doğdum. 1969 yılında ilkokul,1972 yılında ortaokul,1975 yılınd..