Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Aralık '14

 
Kategori
Sosyoloji
 

Günümüzde Türkiye’de yaşayan kadınların hayatı eş, çocuk ve yuvadan ibaret

Günümüzde Türkiye’de yaşayan kadınların hayatı eş, çocuk ve yuvadan ibaret
 

Bu bir eleştiri değil; kadınlarımız hayatın böyle yaşanması gerektiğine inanıyorlarsa bildikleri gibi yapsınlar. Ancak bu iddiamıza boşuna itiraz etmesinler; çünkü görünen fotoğraf bu!

Sana ne! Elbette bana ne; biz de zaten niye böyle demiyoruz, amacımız durum tespiti. İşte “istisnası vardır, herkes senin dediğin gibi değildir, eşimiz/çocuklarımız/evimiz önemlidir ama biz yine de hayatımızı yaşarız” şeklinde itirazlar varsa projektörle tarayalım.

Haksızlık etmeyelim, belki % 5’lik bir oran istisnadır ya onun da esamesi okunmaz. Kadın anadır, elbette eşi/çocuğu/yuvası önemli olacak. Zaten bu sayılanlar yaşamın ana öğeleridir. Ama yani bu kadar olmaz ki… Kadınlar için, kadınları düşünerek düzenler kurmaya gerek yok. Evlendir, kucağına bir çocuk ver, üzerine de bir dam yap bırak git.

Acı olan ne biliyor musunuz, kadınlar hayatın bu olduğuna inanıyorlar ve böyle mutlular. Sanatmış, gezip eğlenmekmiş, işmiş kariyermiş, dostluk arkadaşlıkmış, giyimmiş güzellikmiş… Hiçbiri yok! Çocuğum ne yaptı. Birazdan benimki gelir. Dağ gibi çamaşır.

Güler misin ağlar mısın? Bu köle hayatın sonucunda kadınlarımız daha kırkına gelmeden iki büklüm. Geçenlerde 70’lik Ajda Pekkan ile bizim mahallede 36 yaşında iki çocuklu bir kadını karşılaştırdım. Elbette bu fakirin Ajda olması beklenmez ama yarısı yaşında ondan daha ihtiyar nasıl gözükebilir!

Ev, çocuk, koca… Tamam, mutlulukları var ama üçü de külfet, üçü de dert… Yani görev gibi bir şey, yapmak zorunda olduğun. Böyle bir üçlü bir insanın hayatını nasıl doldurabilir!

Bence bu aynı zamanda geri kalmışlığın göstergesi. Çünkü modern ülkelerde insanlar evde oturmaz. Kadınlar sırtında çocukla dolaşmaz ve koca yolu beklemez. Bu, okumamış kültürsüz kadınlara özgü bir davranış. Kedilerin böyle hayatı olur; yavrusu, yuvası… Ama öte yandan Türkiye’de kadınlar sonuçta artık en az ortaokul, lise mezunu. Ve şu eş/çocuk/yuva meraklısı kadınlarımızın çoğu da tahsilli. Yani bunu anlamak mümkün değil. 15 yıllık tahsil hayatında çocuk bakıcılığı, ev ile koca mı öğretiliyor? Başka hiçbir şey öğretilmiyor mu?

Başka bir şey… Erkekler karılarını aldatıyorlar… Böyle olan kadınlar öncelikle aldatılıyor. Artı kadınlar erkeklerle eşit görülmüyor. Bunun nedeni de bu. Ya sizin eş, çocuk ve yuva dışında hayat hakkında bildiğiniz hiçbir şey yok mu? 50 sene sırtında çocuk taşıyorsun ben kadınım diyorsun. Biri karnında, biri sırtında, 30 yaşında evli kızının derdiyle uğraşıp kırk yaşındaki oğlunun saçlarını tarıyorsun eşim niye başka kadınlara gidiyor diyorsun. Eşin seni naspın ya!

Dikkat edilirse erkekler evliliğe soğuk bakıyorlar. Kadınlar da diyorlar ki “serbest olamayacak, onun için” Kadınlar erkeklere eş olamıyor onun için. Hizmetçi, çocuk bakıcısı… Alt tarafı iki çocuk büyütecek, ömrünü veriyor. Bir de bununla övünüyor. Madem senin her şeyin çocukların, ben de gezmeye nataşayla giderim! Boşanmaların, ailedeki huzursuzlukların ana nedeni bu. Erkek kendisini bir kadının/hanımefendinin karşılayacağını sanıyor. Kucağında çocuk, mutfaktan çıkmış hizmetçi kılıklı biri karşılıyor!

Bu anlayış gerici kültürlerin, yobaz düzenlerin öğretisi. Bitli sakallı dervişler ne diyor “kadının yeri evi ve çocuklarının yanıdır”  Dışarı hiç çıkmayın, bakınız ağababanız öyle söylüyor. Çağdışı eğitim sistemimiz bu anlayışa göre kurulmuş. Doğal olarak bu eğitimden geçen kadın da böyle oluyor. Çocuk, ev ve koca kutsal. Diğer hiçbir şeyin önemi yok. Türkiye’de yaşı kaç olursa olsun kadınların %70’i giyim ve davranışları nedeniyle teyze gibi görünüyor. Affedersin tuvalete bile çocuğuyla gidiyor.

Türkiye’deki kadınların yarısıyla sinemaya bile gidilmez. Önce anneler sonra kadın. Oysa önce kadın olacaklar sonra anne. Gerici zihniyet bu kadınlara bayılıyor; çünkü tam onların istediği gibi, hepsi cennetlik! 

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..