Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Temmuz '11

 
Kategori
Aile
 

Günümüzdeki evlilikler

Mevsim yaz olunca hareketlilikler başlıyor. Geçmişimizde ise tam tersineydi. Zamanla değişiklikler zorunlu olmaktadır. Geçmişte günlük zorunluluktan dolayı düğünler kışın olurdu. Herkes ova işini sona erdirince, işleri toparladıktan sonra düğün dernek yapılırdı. Günümüzde yaz mevsiminin gelmesiyle evlilikler gerçekleşmektedir. Çünkü eskisi gibi ürünlerin kaldırılması uzun sürmüyor. Dikkatimizi çeken önemli haberleri de okuyoruz. Uyarı olarak kabul ederim bu tür haberleri. Evlenenler de çoğaldı, boşananlar da diye havadisler okuyoruz. Boşanma haberlerini okumak yüreğimi burkuyor. Yine çocuklar anneleri babaları hayatta olmalarına rağmen o çocuklar anne babasının sevgisinden mahrum kacaklar demektir.  

Bir yerlerde yanlışlarımız var. Şükrümüz az, geçinmek için dayanaklığımız az. Zorlukları göğüsleme becerimiz yok. Geçmişe göre insanımızın yorgunluğu az, işler kolay, meşgale az, teknoloji ileri, ova işi, hayvan işi yok denecek kadar az belki de hiç yok. Eskiden hayvancılıkla geçinen aileler de bile hiç hayvan yok. Neden bu kadar kolaylıklar dünyasında iki kişi anlaşamıyor? Evlenmeden önce gençlerimizin günlük hayatta gereken ve gerekecek olan tüm eşyaları alınıyor. Gelin kaynana çatışması olmaması için yeni evleneceklere daire tutuluyor. Borçları aileler üzerine alıyor. Sabah erken kalkma derdi yok. Hayvanlara bakma, ovada tarladaki ekini sulama işi yok, sabah ezanla uyanarak ekmek pişirmek yok. Ev kalabalık değil. İki kişiden oluşan çekirdek ailenin kahvaltısını hazırlamak ilk ve son görev sabahları. Annemi dinlediğim hayatıyla, bizlerin yaşamakta olduğumu hayat arasında farkı anlatmak bile zor.  

Evin gelini demek; ekmek pişirmek, ahırda ki hayvanların bakımı, ovadaki ekinin biçilmesi, yaylada ki otların biçilmesi, elbiselerin yıkanması, evin içinin, dışının süpürülmesi, çocukların bakımı, uyutulması temizlenmesi demekti. Misafir geldiğinde ikram sunmak, en önemlisi gelin evde en geç yatan olmalı ve de sabahları en erken kalkanı olmalı ki itibarı zedelenmesin. Şimdi düşününce insanlarımız nereden nereye geldiler? Günümüzde ki düğünlerin şatafatı ayrı dert. Geçmişte ki gibi gelinler veya damatlar aynı hayatı yaşamalı demeden evini barkını yıkmadan, sağlıklı aile yaşantısını sürdürmenin yollarını denemeliler. Ev içinde çıkan ufak pürüzleri kendi aralarında çözerek ev dışına meseleleri aksettirmeden çözüm bulmalı gençlerimiz. Benim anneme söylememden ne çıkar düşüncesinden uzak olunmalı.  

Kendi dünyamızdaki idaremizi kendimiz yönetmeliyiz. Bazen de sorunun kaynağı eşlerin ikisi de olabiliyor. Aile ziyaretlerini yüzde elli, yüzde elli oranlamaya çalışıyorlar. Geçen bayram senin ailene ilk gittik, şimdi ki bayramda da benim ailemi ilk ziyaret etmeliyiz gibi anlamsız inatlaşmanın sonu hezimet olmaktadır. Her iki aile de anlayışlı olmalı. Ailelerden hangisi evlatlarını ziyarete gelirse aynı saygı, sevgi, hürmet gösterilmeli, elleri öpülmelidir. Hatta bazılarından duydum evlilik öncesi gençlerimize evliliğin sıkıntılarının çözümü konularını öğrettikten sonra evlendirmeliyiz. Gençlerimizin evliliğin ne demek olduğunu anlamaları şarttır. Evlilik demek sadece rahatlık değildir.  

Çevremize bakınca insanların dün el ele gördüğümüz çiftin Allah’ ın hoşlanmadığı helalin uygulandığını duyunca üzülüyoruz. Önemli olan boşanmadan, evliliğimizi devam ettirmektir. Karşılıklı anlayış, sabır, hoşgörü, tolerans olmalıdır.  

 
Toplam blog
: 375
: 678
Kayıt tarihi
: 12.07.08
 
 

Mehmet Şener 1964 doğumluyum, Burdur-Gölhisar'da yaşıyorum. Doğum yerim Burdur/Atınyayla . Lisans..