- Kategori
- Ben Bildiriyorum
Günün en çok okunacak blogu
Çığlık atsam, sesimi duyar mısınız? Mesela yani...
Rekabet vardır. Her yerde kol gezer. Kimi zaman temizdir, kimi zaman işin içine çirkeflik girer(Çok direkt bir ‘giriş’ oldu). Rekabet olsun tabi ama herşeyin bir dozu, ölçüsü var. Kardeş kardeş yaşamak varken, yükselebilmek için neden işyerindeki bir insanın kuyusunu kazayım, iftira edeyim? Dikkat ederseniz ‘insan’ sözcüğünü telaffuz ettim, ‘rakip’ ya da ‘iş arkadaşı’ demedim.
Bize bir kötülük yapıldığında, insan olduğumuzun bilincindeyiz. Peki ya, başkasına haksızlık edildiğinde? Kendini düşünen insancıklarız. Bir kendimizi düşünürüz, bir de belki ailemizi. Geri kalanlar kara listededir. Onlara güvenmeyeceksin. Belki gerçekten de öyle, belki değil. ‘Güven’ artık ikinci el bile bulunmuyor, tedavülden kalkmış durumda!
Sevgiline güvenmeyeceksin, belki seni aldatır. Arkadaşına, dostuna güvenin bir sınırı olmalı, belki seni satar. Allah aşkına, kim getirdi bu dünyayı bu hale? Eskiden herşey ‘satılık’ değildi. Şimdi suyu bile para vererek alıyorsun, vakti zamanında köşe başlarında ‘çeşme’ varmış!
Düşünmeyen, sorgulamayan insancıklar! Boş, dayanağı olmayan özgüven!
Fazla mı tepkisel yazıyorum? Hak edeni görür Allah. Hak ediyorsunuz bu sözleri yani :)
Bir de... Toplumsal amaçlar, yerini bireysel amaçlara bıraktı. Yani, dünyayı daha yaşanır bir yer haline getirme içgüdüsü, yerini yeni çıkacak telefonu nasıl finanse ederek alabilirim kaygısına bıraktı.
Şu anda yapmakta olduğum şey rüzgara küfretmek. Rüzgar duracak mı? Durmayacak! Yani boş konuşmuyorum, ama boşa konuşuyorum.
Saygılarımla