Günün tarihi 11 : (10.07.2015,Cuma)

Erdek’e geldik ama, diyorum ya, her çevre değişikliği benim için bir karın ağrısı.. Çok kolay alışamıyorum, şurdan kaçıp buraya konmaya… Bizimkisi de tembelin misali.  Adam, kalkmış bir sedirden geçip öteki sedire oturmuş, sonra “Hay koca Allahım, dün akşam neredeydik, bu akşam neredeyiz..?” diye yazıklanmalarda bulunmuş. İşe bak! 

 

Bizim de geldiğimiz 20-25 dakikalık bir yol, Bandırma-Erdek arası… Ama ev değiştirmiyor muyuz ya? İşte o benim moralimi bozuyor. Yılmaz Çetingöz haklı.. Yeni evde her zaman yeni sorunlar seni bekliyor. Bizim Erdek’teki evin de çatıdaki sıcak su ısıtma apereyi bozulmuş; ayrıca kuyudan aldıkları da su da mikroplu çıkmış. Ondan vazgeçmişler. Yoksa her zaman açtığında sıcak su bulabilmek ayrıcalığı çok güzeldi. İster istemez o ufak elektrikli şofbenlerden taktırdık. İyi çalışıyor ama, bir masraf daha çıktı… Neyse Allah başka elem keder vermesin.

 

Gelelim konularımıza:

 

1.Koç Üniversitesi’nden Çağatay Başdoğan:

 

Kim bu diyeceksiniz..?

 

Şimdi vakıf üniversitelerine kayıt zamanı ya. Bu üniversiteler de ellerinde ki en değerli elemanlarla gazetelerde boy gösterip, onları tanıtıyorlar. Bir gazetede çok iyi tanıdığım bir isme rastladım. Prof.Dr.Çağatay Başdoğan.

 

Aslında biraz daha tanıttığımda siz de onu tanıyacaksınız.

 

Prof. Başdoğan, ODTÜ’den mezun olduktan sonra , ABD’ye gidip Doktora eğitimine orada devam etti. ABD’de NASA Jet Propulsion Laboratuvarı’nda Mars gezgin robotları üzerinde çalıştı.

 

Sonra IEEE Transactions on Haptics ve Computer Animation and Virtual Worlds dergilerinde editörlük yaptı.

 

Türkiye’ye döndükten sonra Koç Üniversitesi Robotik ve Mekatronik Laboratuvarı’nda insan makine arayüzleri ve dokunsal sistemler konularında araştırmalarını sürdürüyor.

 

İşin ilginç yanı, bu genç Profesöre benim ilkokul çağında Ankara’da öğretmenlik yapmam. 

 

Sizin yönünüzden işin ilginç yanı ise, bu değerli genç insanın babasının halen Milliyet Blog’da çok değerli yazılarını okuduğunuz Hüseyin Başdoğan olması. Hüseyin Başdoğan’ın Çağatay kadar değerli bir oğlu daha var Değer Başdoğan : o da bir bilim adamı…

 

İnsan nasıl övünmez böyle evlatlarla… Ne zaman konuşsak, evlatlarıyla ne kadar övünse azdır. Allah hepsine sağlık ve bu memlekete daha nice yararlı işler yapmalarını nasip etsin. Tümünün göslerinden öpüyorum

 

2. Çöpten elektrik elde etme:

 

Geçerken baktım, bizim Bandırma’nın çöplükleri yine kızışmış, yine yanmaya başlamış, alev alev yanıyor. Dumanları da kah Bandırma’nın üstüne , kah yakın köylerin üstüne savrulup duruyor… Ve biz de bakıyoruz. Oysa bazı kasabalar , kentler bu işe seyirci kalmıyorlar ve çöpü değerlendirip, ondan elektrik elde etmenin yollarını bulmuşlar  ve bir güzel çevreyi aydınlatıyorlar. Habere bakın:

 

“Adana'nın merkez ilçesi Sarıçam'da iki yıl önce kurulan tesiste, çöplerin ayrıştırılarak çürütülmesi sonucu elde edilen metan gazından üretilen enerjiyle yaklaşık 20 bin konuta elektrik sağlanıyor.”(ntv.com.tr)

 

Çok güzel bir haber bana göre. Çünkü insanoğlu fena halde çöp çıkaran bir mahluk. Çıkardığı çöpleri de ne halt edeceğini bilmiyor. Toprağa gömüyor, bir müddet sonra  bunlar kızışıyor, metan gazı patlaması oluyor; felaket yangınlar çıkıyor…

 

Bu çöpten elektrik elde etme işi yalnız Adana’da değil, İstanbul’da , Kocaeli’nde bazı ilçelerde kurulmuş tesislerle mümkün oluyor. Denilebilir ki bu günkü kapasite 200 bin kişiye elektrik sağlayacak düzeyde.

 

Bu haber bütün belediyeler için bir işarettir. Çöp insanoğlunun en büyük belası. Ama bundan yararlı bir biçimde kurtulmak mümkün. İşte görüyorsunuz. Yolları var.

 

Sıcaklar bastırdı… Zor yazılıyor… Saygılar.