Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Eylül '15

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Günün Tarihi. 21 : (1.Eylül .2015) Kocakulak

Günün Tarihi. 21 : (1.Eylül .2015) Kocakulak
 

on5yirmi5.com


Kocakulak nedir? Bilen bilir adını ve tadını…
 
Bizim Anadolu’nun yarısı büyük kentlerde yaşarlar; memleketlerini, kasabalarını, köylerini müthiş özlerler ama bir türlü geri dönemezler. Ara sıra ziyarete gidip, eski evlerini, geride kalan yaşlılarını görmeye gitseler bile.. O kent artık geride kalmıştır, bitmiştir.. Ancak onun eskide kalan anılarıyla yaşarlar ve o anılar gayetle muhkemdir, onları hiç kimse unutturamaz ve özellikle yaşlandıklarında hiç kimse onların aklından o çocukluk, gençlik anılarını silemez.
 
Benim eşim ve dolayısıyla kayınvalidem Gönen’li..  Çoktandır oradan Bandırma’ya göç etmişler, yerleşmişler fakat hiçbir zaman Gönen’i unutmamışlar ve biliyorum hiçbir Gönen’li hiçbir zaman Gönen’i unutamaz. 
 
Eşime, “hadi Gönen’e gidiyoruz, hazırlanın…” desem, on dakika sonra o ve kayınvalidem , hazırdırlar ve kapının önünde bana seslenirler : “Biz hazırız, sen geliyor musun?” İstersen kalkıp pantolonunu giyme.. Kıyamet kopar…
 
Bazen de kandırırım, eğlenirim… İşte o zaman, yani Gönen’e gitmeyeceklerini anladıkları zaman. Ana kız girişirler, hasretlerini gidermek için, Gönen’nin ünlü “Kocakulak”ını yaparlar, önüne sürerler. İstersen yeme…  Üzerinde kırmızı biberli, salçalı, naneli tereyağlı sosu… Vay efendim vay…
 
Kocakulak Gönen’in ünlü mantısıdır. Üçgen şeklinde yapılır, gerisi hazırlanması, Kayseri Mantısı gibidir. Onun Gönen versiyonudur. 
 
Mantıyı her zaman severim. Kocakulağı daha çok severim. Çünkü ben de Gönen’i severim..
 
Biz Kocakulağımızı yedik, siz de sofradaysanız, ne yiyorsanız afiyet olsun.
 
Şimdi haberlere geçelim. Bunları gazeteden topluyorum. Aslında özgünlüğü yok. Bütün özgünlüğü, benim hoşuma gitmesi, ilgimi çekmesi:
 
1. “Klavyede “Delete” tuşu iptal ediliyor..
Biliyorsunuz, Türkiye sömürgecilerin at oynattığı bir yer. Yeni sömürgecilik de sanayi ürünlerini istedikleri fiyata, istedikleri biçimde bize dayatmalarıyla ortaya çıkıyor. Onlar nasıl isterlerse, biz onların standartlarına uyuyoruz, alıp benimsiyoruz, hiç itiraz etmiyoruz.
 
Daktiloda, bilgisayarda, telefonda bizim ulusal klavyemiz nedir? “F Klavye” .. Ama Türkiye’de “ F Klavye kullanan kaç babayiğit kalmıştır? Hiç yok .. Çünkü gavurlar bize , “Q Klavye”yi benimsetmişler. Biz bir iki cılız sesle itiraz etsek bile, hiç işitmeyip, veya işitmemezlikten gelip, Q Klavyeyi bir güzel yutturmuşlardır. Şimdi gençlerimizin hiçbiri F Klavye kullanamaz..! Doğru mu doğru…
 
Şimdi habere bakın:
 
“Türk Standartları Enstitüsü” (TSE)nde kabul edilen yeni “F Klavye Standardına Türkçe kriter geliyormuş. Buna göre F Klavyede tüm tuş isimlendirmeleri artık Türkçe olacak…” (Hürriyet,31.Ağustos.15)
 
Görüyor musunuz, Devlet “Ben artık Q Klavye’yi istemiyorum, bundan böyle Türkiye’de bizim icadımız olan F Klavyeyi kullanacağız!! diyemiyor. Onun yerine F Klavyedeki İngilizce sözcükleri değiştirmekle yetiniyor..!
 
Neymiş “Egemenlik ulusundur!”muş. Onu Atatürk söylüyordu. Şimdi, egemenlik bütün yabancı şirketlerin, çünkü adamlar istedikleri gibi at oynatıyorlar. Senin sözün ancak camide geçer…
 
2. “Kırpılmaktan 6 yıl kaçtı”
 
Bilirsiniz koyunları, yazın belli günlerinde kırparlar, hem onlar ağır yüklerinden kurtulurlar, hem de besiciler bu yünlerden büyük paralar kazanırlar.
 
Ama Yeni Zelanda’da bu böyle olmamış:
 
“Yeni Zelanda’da özgürlüğüne düşkün Shrek isimli koyun kendisini kırpmak isteyen sahibinin elinden kaçmış, tam altı yıl dağlarda, ormanlarda gezmiş ve sonra bir mağarada yakalanmış. Kendi isteğiyle yakalandığı besbelli… Yoksa?
Hayvan bulunduğu zaman tüy yumağı halindeymiş. Özgürlüğüne düşkün koyun Shrek galiba bu durumdan sonunda kendisi de bıktı.. Koyun Shrek bu durumuyla sahibini belli ki zengin etti..! (Takvim, 31.Ağst. 2015)
 
3. “Kapsamlı bir grip aşısı yolda”
 
Son zamanlarda nezleyle, griple filan çok muhatap olduğumuzdan mıdır, nedir bu haber oldukça dikkatimi çekti. Bu grip insanoğlunun baş belası bir hastalık. Beni de her yıl bir kez veya iki kez düzenli olarak tutar… Ondan sonra gelsin gitsin boşuna ilaçlar.. Ama etkili bir aşı olursa ne iyi olur. Zira piyasadaki aşıların etkililik derecelerine ben pek inanmıyorum. Çünkü ne zaman grip aşısı olsam, Allahtan müthiş grip olurum. Bir daha mı tövbe! dedirttiler bana..
 
Haber şu:
“ABD'nin New York kentindeki Mount Sinai Hastanesi'nde görevli grip uzmanı Dr. Peter Palese, binlerce insana umut olacak açıklamasıyla dikkat çekti. Palese, domuz gribi ve kuş gribi başta olmak üzere pek çok türdeki gribi birkaç yıl boyunca önleyebilecek bir aşı geliştirildiğini müjdeledi. Hayvanlar üzerinde denenen aşının, insanlarda da olumlu sonuçlar vereceği belirtiliyor.”(Takvim,31.Ağs.2015)
 
Henüz deneme aşamasında olması bile önemli. İnşallah en kısa zamanda piyasaya çıkar. Ama bazıları diyebilir ki, “Ölme eşeğim ölme… Böyle haberleri çok gördük..” 
 
Neyse, benden söylemesi.
 
Bu günün iyi sözü:
 
“ Nasıl aziz olunacağı, bir insan olduktan sonra anlaşılır.”
 
Değerli kari, insan sıfatında gezmek kolay da, insan olmak kolay mı?
 
 
 
 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..