Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Temmuz '15

 
Kategori
Haber
 

Günün Tarihi. 9: (7.07.2015, Salı)

Günün Tarihi. 9: (7.07.2015, Salı)
 

Daha çilemiz bitmemiş. Bandırma’da bir gün daha kaldık. Zaten Pazartesi Pazar’ımız ünlü. Onu gezmezsek; alışveriş yapmazsak olmaz.
 
Sabahleyin emredildi (aslında rica edildi) arabayı evin kapısına yanaştırdım.(Çünkü biliyorum, evin yarısı yüklenecek..) Sonra yukarıya doğru yöneldim. Caddenin başında dolmuş’a telefon ettim. Burada usul öyle, önceden telefonla yer ayırtarak, dolmuşa biniyorsun. Yok öyle, dolmuşa el salla bin.. Olmuyor. Neyse, Öğretmenler Kooperatifinin orada Belediye’nin koymuş olduğu banklardan birisine oturdum bekliyorum.
 
Tam o sırada  caddenin karşısında bir anne kızı ile birlikte bekliyorlar. Acaba neyi bekliyorlar, merak ettim doğrusu. Demeye kalmadı üzerinde “Basket Okulu” yazan bir dolmuş (servis) geldi , anne yavrusunu emanet etti, bindirdi, araba kalkıp gitti. İmdi…
 
Demek ki Bandırma’da Basket adına büyük bir organizasyon var. Banvit var,  biliyorum .. ama onun ötesi ne? İnternet’te kısa bir soruşturma bilgi eksikliğimi giderdi. Meğer ki..
 
1. “Bandırma Basketbol okulları”:
 
Biliyorsunuz artık Banvit Basketbol takımı uluslar arası bir üne kavuştu. Son derece başarılı sonuçlar alıyorlar ve hep başa güreşiyorlar. Meğer bu takımın bir de alt yapısı varmış. Onu da iyi tanımak gerekiyormuş.
 
“Banvit Basketbol Okulları, Bandırma ve çevre ilçelerden gelen çocuklarla gençlere basketbol temeli vermek, spor kültürü kazandırmak, yetenek ve gelişim durumlarına göre Banvit altyapı takımlarında oynama şansı vermek,  onlara sosyal bir çevre yaratıp kötü alışkanlıklardan uzak tutmak, spor yapmanın zevkini, paylaşmayı ve rekabeti en güzel yolla zaman içinde öğretmek amacıyla kurulmuştur. Basketbol Okulu'nda eğitimler Osman Marsak, Ceren Zeytingöz ve Kerem Kayalar tarafından verilmektedir.”(banvitbasketbol.com)
 
Çok sevindim . demek geliyorlar çocuğu evin önünden alıp antremana götürüyorlar ve sonra aynı şekilde getirip teslim ediyorlar. Dört dörtlük bir örgütlenme.
 
Voleybol için de böyle bir Kulüp, örgütlenme var mı, diye baktığımda…
 
“Beşiktaş Voleybol Okulu-Bandırma” ibaresini gördüm. Meğer Beşiktaş alt yapısını burada kurmuş ve Kızlar Voleybolünde iddialı olmak için durmadan çalışıyorlarmış.
 
Haydi hayırlısı diyelim. Bunlar Türk sporu adına güzel olaylar ama daha da çoğalmalı ve düzenli maçlar yapılmalı..
 
 
2. “Onbin liraya elektrikli otomobil”
 
Kendi markamız bir otomobil yok ya… Biliyorum, benim gibi insanlarımız da çok üzülüyorlar. Kendi adlarına bir marka, bir oluşum yaratmak için kendilerince çaba harcıyorlar.  İşte ilgili haber:
 
“ Elazığ’da Fırat Üniversitesi Otomotiv Mühendisliği Bölümünde öğrenim gören 7 öğrenci, bitirme projesi kapsamında, 10 bin lira maliyetle "Fors" adını verdikleri elektrikli otomobil üretti. (milliyet.com.tr)
 
Çocuklar imal ettikleri arabayla bir güzel resim çektirmişler. Araba , son derece güzel, çağdaş çizgilere sahip, biraz küçük ama , idare eder…
 
İnsan düşünüyor, bu gençlere fırsat verilse neler yapmazlar. Ama emperyalistler fırsat vermiyorlar. Emperyalistler ve onların içerdeki uzantıları, illaki gavur mallarını yapıp, pazarlayacaklar ve yerli hiçbir girişime fırsat vermeyecekler. İnanıyorum ki, bir gün, birileri bütün bu engellemeleri aşıp yine en modern, en güzel elektrikli otomobili ortaya koyacaktır. Kimse de sesini çıkaramayacaktır.
İşte o zaman yeniden bağımsızlık günümüz olacaktır. Bu benim kendi inancım.
 
3. “Adliye Bekçisi Avukat oldu.”
 
Şimdi habere bakın:
 
“Trabzon Adliyesi'nde gece bekçiliği yaparken sınavlara girerek mübaşir olan Hakan Yazıcı (37) şimdi de hukuk fakültesini bitirerek avukat oldu. Ruhsatnamesini kendisi gibi mübaşirken hukuk fakültesini bitirip avukat olan Trabzon Baro Başkanı Orhan Öngöz'ün elinden alan Yazıcı, "Çok gururluyum"dedi.” (milliyet.com.tr/5.07.2015)
 
Böyle haberler benim gözümü yaşartıyor.  Çeşitli nedenler dolayısıyla okul dışında kalmış ve eğitime hasret nice insanlarımız var. Onlar okumak istiyorlar, ve her fırsat düştüğünde ellerindeki olanakları kullanıyorlar.
 
Sen gece bekçisiyken oku, mübaşir ol, ondan sonra da Hukuk Fakültesini bitir, Avukat ol. Bu insan aldığı o diplomanın değerini bilmez mi?
 
Nice gecelerini harcamıştır. Nasıl koşuşturmuştur mahkeme ile okul arasında.
 
Böyle gençlerin alnından öpmek gerekir ve böyle çaba gösteren insanlara da yardım etmek gerekir.
 
Oysa bizde kıskançlıktan engellemek esastır. Niye? Gidin resimine bakın. Nasıl gururla dolu. Biz de gurur duyduk.. kolay değil, bizim ülkede okumak,  adam olmak.
 
4. “Kırgın çiçekler” :
 
Dün akşam televizyonda yeni bir dizi başladı. Dizinin temelinde yetimhaneye konmuş yetişkin kızların sorunları var. 
 
Yapımcılığını NTC Medya Mehmet Yiğit ALP üstlendiği, yönetmenliğini ise Serkan Birinci yaptığı dizinin  senaryosunu Gül Abus Semerci ve Yelda Eroğlu'nun kaleme almışlar. Oyunun baş rollarinde Feride (İpek Karapınar); Eylül (Biran Damla Yılmaz); Songül (Gökçe Akyıldız) ın görüldüğü film tam bir Türk filmi niteliğinde.. Bol bol gözyaşı dökebilirsiniz; yetimhane kızlarının kaderine bol bol ağlayabilirsiniz. 
 
Ama doğru değil. .. Filmin başından itibaren kurgusu aslında bir önemli kurumu karalamaya doğru gidiyor (sonunda temize kavuşacaklarmış, önemli değil) Önemli olan burada gösterilen süreçler. O kızların suçlanması.. Her birisinin, farklı bir serüveninin olduğunun doğrulanması.. hastane sahneleri falan… bütün bunlar gerçekçi, ama fazlasıyla gerçekçi ve ne yazık ki, devletin üzerine titrediği bu kurumların üzerine bir fazla gidiliyor gibime geliyor.
 
Bir film çevireceğiz, gerçekçi olacak diye… bu Kız Yetiştirme Yurdu diye adlandırılan bu kurumlar yara alıyor.
 
Biraz insaflı olalım. Oradan nice gül gibi insanlar yetişiyor ve toplumda çok önemli mevkilere geliyorlar.  Böyle kurumlar üzerinde konuşurken, son derece dikkatli olmalıyız.
 
Realite neyse, gerçekçilik neyse… Ne adına yapılırsa yapılsın, bu diziyi seyreden bazı insanlar çok kırılmışlardır ve üzülmüşlerdir. İnsanları böyle kırmaya gerek yok. Daha güzel senaryolar bulmaya çalışmak lazım.
 
Bazı kurumlar ulusaldır ve çok hassastır incitmeye gelmez. Ben üzüldüm. Bir daha da seyretmem. Çünkü bence insanlık adına kırıcı  ve utandırıcı sahneler var.
 
Siz seyrederseniz onu bilmem. Ama bir kez daha düşünün.
 
Yolcu yolunda gerek…
 
 
 
 
 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..