Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Aralık '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Güpürlü serzenişler

Güpürlü serzenişler
 

Temsili panik ataklı ayak bileği...(hastasıyız hafız he mi ?)


Ben bugün bir serzenişte bulunmak istiyorum; hani tost yaparken iki dilim ekmeğin arasına kaşarı sucuğu koyup tost makinesinin üst kapağını kapatıyoruz ya, işte tam da o esnada üsteki ekmek dilimi öne doğru hafifçe kayıyor, bir kısım kaşarın-sucuğun üstü açıkta kalıyor. Fark edip düzeltmeye çalışırken yani kaymayı önlemek için üsteki ekmeği sol elimizle önden destekleyip sağ elimizle tekrar makinanın üst kapağını kapattığımızda sol elimizi yanmaya karşı büyük tehlikeye atmış oluyoruz. İşte benim bu noktada tost makinası üretici esnafına çok büyük bir serzenişim var, eğer tost makinasının üst kısmı 90 derecelik dik açıyla ekmeğin tepesine direkt üsten doğru binse bu sıkıntı dolu anlar, bu gerginlik dolu saniyeler yaşanmaz kanısındayım. Lütfen bu konuda birazcık sorumluluk alalım, lütfen ürün geliştirme konusunda tost severlerin sorunlarını ve önerilerini dikkate alalım, lüdven ama. Gereğini saygılarımla arz ederim.

Bir serzenişim daha var aslında. Geçenler de bir arkadaşım geldi, “Suretim senle bi Kipa’ya gidelim mi” dedi. Eşine evin salonunda binmelik bisiklet alacağımış, benden de fikir almak istiyormuş. Ben şimdi hafiften toplu bi insan olduğumdan inceden bi  kıllandım tabii, dedim: “oğlum benim spor alet edavatıyla ne gibi bir ilgim olabilir acaba? beni sırf hamaliye amaçlı mı götürmek istiyorsun acaba” gibilerinden. Bu arkadaş “yok dedi, sen şimdi nerden baksan 90 küsur dartarsın o bakımdan aleti bi test edersen sağlamcasından alalım, yengen de malum çiftlik çipurası gibi” dedi ve “zuhahaha” diye iğrenç bi şekilde sesli güldü. Neyse işte arkadaşın karısı (yenge) ne zamandır kondisyon bisikleti istiyormuş, bu sinsi de katalogda görmüş indirimli filan diyerekten almayı kafasına koymuş. Sanırsam yengeyi 10-15 gün bu bisiklete bindirip arkasından iterek salonda tur attırırsa, Jennifer Lopez kıvamında bir hatun elde edeceğine de iman etmiş. Atladık arabasına kipa’ya vardık bu kapalı otoparka girmek isterken, mal kabul diye bi yere girdi. Ben tabii: “olum sen çok yanlış girdin burası mal girişi” dedim, bu yine “zuhahaha” diye iğrenç ve sesli gülüp “fark etmez biz de malız zaten” dedi. O anda ve esnada serzenişim geldi benim ve içimden “ben hakikaten ne biçim bir malım da böyle bir adamlardan arkadaş edinmişim acaba?” diye sorguladım kendimi. Sonuçta 4 model bisikleti test edip indirimde olanı aldık, bisikleti gelinlik at misali; duvakla, fiyonkla, kurdeleyle filan süsledik. Yenge ilk heves 3 hafta binmiş, alet şimdi balkonda çamaşır askısı vazifesine tayin edilmiş. Oh olmuş pise!

Dün değil evvelsi gün Bahattin amcaya da serzendim ben. Sabanan (sabahleyin yada Saba’yla birlikte anlamlarına gelebilitesi olan kelime) beleş posta gazetesi okumak üzere Bahattin amcanın daireye damladım ben. Bu alışverişten gelmiş, poşetler masada aramızda şöyle bir diyalog geçti:

-Bu piller ne için bahattin amca?

+Işıldak içindir.

-E şarjlı zaten o, şarja taksana.

+Bakarsın ceyran kesilir o gün, 10 paket ezo gelin çorbayla, 3 paket tıraş bıçağı da aldım, tedbir hep.

-Hangi gün? Trafo da bakım filan mı olacağımış?

+He bakım varımış, tıraş olup Tek (tedaş) çalışanlarına yemek verecem. 21 Aralık 2012’yi bilmiyor musun evlatım? Mayalar’ın dünyaya ele geçirme ihtimali olan bir gün.

-Oo sen çok yanlış gelmişsin Bahattin amca, yok öyle bişi! Maya takvimi diye bişi var, o gün sonlanıyomuş, o nedenle dolaşan bir geyik.

+Ehi ehi, biliyoz Suretim az biraz eğleştim senle. Gampanya varıdın ondan sebep bolca aldım onları.

-Var ya Bahattin amca ayak üstü d.şşak kebabı malzemesi yaptın bizi de, neyse Maya illetinden Şirince etkilenmeyeceğimiş, millet 21 Aralık için oraya akın ediyomuş.

+Biz de gidelim evlatım tedbir amaçlı, bi bok olursa g.tü kurtarırız, olmadı ev şarabı alır geliriz.

-Peki Bahattin amca.

 

Bu arada ilişkilere ilişkin de bir serzenişim var. Ciddi bir ilişkide taraflardan birinin karşı tarafa söyleyemeyeceği ne bileyim açıklayamayacağı bir açığı varsa; bu açığı olan arkadaş, karşı tarafında benzer bir açığının olmasını umuyor hatta diliyor. Bunu, günün birinde benim açığım ortaya çıkar da zor durumda kalırsam “ee aynı boku sende yiyon!” diyebilmek için istemiyor, daha ziyade kendi açığı kendi zihnini ziyadesiyle meşgul etsin de benim durumumu çok fark edemesin temennisiyle istiyor. Bu da böyle bir ibretlik tespitimdir, lütfen içselleştirip sosyal hayatınızda bilinçsiz olarak kullanmayınız, en azından bir belediyenin sosyal hizmetler uzmanından yardım alınız.

Son olarak, dönem dönem bazı hastalıklar moda oluyor ya içten içe çok pist serzeniş yapıyorum. Yolda yolakta, durakta duyuyoruz; 50-55 yaşlarında ablalar “panik atağım var benim” deyiveriyorlar. Bunu bir mağduriyet yada rahatsızlık gibi değil de havalı ve kıvançlı bir şekilde söylüyorlar. Altta yatan mesaj: “siz benim 90 kilo olduğuma ona rağmen tayt giyip saçımı kızıla boyadığıma bakmayın, aslında çok hassas ve kırılgan bir ruhum var benim.” Tamam da ablacım biz ne yapalım, senin panik atağın depreşmesin diye elimizde limon kolonyasıyla mı gezelim? Güpür yelpazelerle yüzünden memelerine doğru serinlik mi yapalım? Ne yapalım allasen? Panik atak dediğin, 45-55 kilo arası, en fazla 38 yaşında, renkli gözlü, beyaz tenli, hatunda olur. Sende olsa olsa tırnak mantarı vardır. Hem panik atağın mevsimi geçti, şimdi moda bipolar bozukluk.

Eroir

İçimizle ilgili sanırız, buruşuk duygumuzu

Çoğu zaman dışarıdan gelen sesleredir hıncımız

Kış yağmurlarında gocuğun yakasını kaldırıp gezeriz

Bakanımız olmaz, hasta olup inleriz

Havamız kime acaba

Romantik gelişmedi satırlar öyle

Bu eroir nereye gitti böyle

İlham veren olmayınca, ben ne yapayım söyle

Suret bi sigi git çay koy, deme öyle

Face’ten bildirim gelsin diye bekleriz

MSN’den sildirim olsa da, serzenmez ekleriz

Demem o ki akrep burcuyum ben

Bipolarım tuttu benim, azcık uzancam bari.

Ben buldum pişman değilim. (Evet demli de olsa çayla bu kadar oluyo.)

Özlü laf: "İnşaat halinde bir bina düşün ve ben de kendimi onun çatısından aşağı atarak intihar etmeye karar vermiş olayım. Eğer merdivenlerin parmaklıkları henüz inşaa edilmemişse, inan bana, basamakları apartman boşluğu tarafından değil, duvar tarafından tırmanırım. Hiç kimse ölene kadar ölüme hazır değildir.” Alper Canıgüz Gizli Ajans’ı yazarken bulmuş.

Herkese hayırlı serzenişler ola, Mustafa Kemal Paşa, arş arş arş ileri, dönmez geri, Suret'in sözleri. (Tamam gittim, çay zehirledi ya laa beni!)

 

 

 
Toplam blog
: 41
: 815
Kayıt tarihi
: 27.01.10
 
 

En güzel hikayesini henüz yazmamış olan, Smyrna'da yaşayan, henüz yolun yarısında bulunan, kamu g..