Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ağustos '08

 
Kategori
Dünya
 

Gürcistan'dan yansıyan dış politikamız

Gürcistan'dan yansıyan dış politikamız
 

kafkaslarda siyasi görünüm


Atatürk'ün 'Yurtta sulh cihansa sulh' deyişi, Türkiye'nin jeostratejik durumu kendi ekonomik ve askeri yapılanması ve lojistik kaynakları açısından yolumuzu aydınlatan işaret olmalıdır.

Son yıllardaki dış çevrelerin ve özellikle dünyayı yönlendirmekte olan global oluşum ideologu merkezlerin politikalarına kapılan dış politikalar gibi bizim dış politikamızda bu süreç içinde kendine uygun söylemlerle Atatürk'ün yukarıdaki özel ve özgün strateji politikalarımızı zamanı geçmiş politikalar olarak değerlendirerek; Osmanlının mirasının çevre ülkelerin politikalarında stratejik belirlemelerinde etken olunarak değerlendirilmesi gerektiğine inanan çevreler, gündemde kendilerini bir sınavın içinde bulduklarını söylemek yerinde olsa gerek.

Son dış siyaset açılımları içinde imtihan içine çekildiğimiz kuzey ırak karadeliği sürecini devam ettirirken, bukez ikinci imtihan dışa açılan jeostratejik dış politika açılımı bu kez bizi Gürcistan sınavı ile karşılaştırdı.

Biz kendi içimize çöreklenen "kürt sorunu"nu kendi başımıza çözemeden 30 yıllık süreçte önceleri; iç işimiz, diğer ülkeler bazında gündeme gelmesin, terör örgütünün adını anmayın, 3, 5 eşkiya gibi basite alınan bugün ülkeyi bölme tehlikesinden TV kanallarındaki oturumlarda söz edilebilen ve bütün dünya devletlerinin karışır duruma geldiği sorun haline gelmiş meselenin üstesinden gelemiyorsanız. Aynı iktidar sürecinde başlangıçta ilan edilen kırmızı çizgilerin aksi politikaların paraleline gelinmişse!...
Dış taktik ve önerilere göre politikalar uyguluyorsak, dış çevredeki henüz dengesini bulmamış devletçiklerin dengelerine yön vermeye başkalarının yönlendirmesi etkisinde bulaşırsak denge bozulup üstümüze devrilebilir.

Dünya tarihinde sosyo ekonomik siyasetleri hangi ideolojide olursa olsun, emperyalist devlet yapıları medeniyet literatürlerinin sanattan yansıyan hümanist tarafından değil kazaç ve sömürüden yansıyan güçlerin egemen olarak siyaset stratejisine yön verdikleri, değişmeyen dünya egemenlik stratejisidir.

Son birkaç gün içinde hiç akıllarda yokken en azından gürcistan dışında gündemde değilken bugün sıcak savaşın ciddi bir şekilde seslerinin ülkemize yansıdığı durum, Rusya ve ABD gibi iki emperyalist imparatorluğun ekmeğine yağ süren acemi politikaların tansiyonunun ateşli hastalık durumunda operasyon altına yattığının resmidir. İlk bulaşma montröde kendini gösterir eğer tansiyon fazla yükselirse.

Umulur ki büyük güçler bunu fırsat bilip tarihten kaynaklanan eski huylarını anımsayıp fırsat bu diyerek güç kullanma deney yeri olarak ölümleri normal karşılamaz, hızlarını frenlerler.

Haberlere bakıyoruz ifade şekli veya yorumlar, bazıları geçmişten gelen ideolojik sempatileri veya antipatileri gereği ya Rus'ların veya ABD nin lehinde veya aleyhinde veyahut etnik kökenleri gereği mahalli halkların tarafında olarak değerlendirme yapmaktadırlar. Oysa küçük tecavüz gibi algılanan bu savaşlar günümüzde süper güçlerin ırakta v.s. olduğu gibi oldu bitti sonuçlarla BM üyesi ülkelerin işgaline varan tecavüzlerin olduğunu görüyoruz, hem de medeniyetin doğduğu topraklardaki insanlar üzerine, Gürcistan olayı hafife alınmamalı aksi halde dama taşı gibi peşinden Azerbaycan'ın durumu da riske girebilir. Ortadoğu petrolünde ABD ne kadar hak talep ediyorsa kafkasların ardındaki 'kafdağının devi' de Rusya'dır.

Kafkas ülkeleri kendi aralarında oluşturacakları güvenlik ve işbirliği organizasyonunu öyle dengeli kurmalılar ki birbirlerine saygın olmanın yanında çevre devletlerin egemenlüğinden çok denge unsurundan öte bir etkileri olmasın bu bağlamda Türkiye, Rusya ve İran eşit mesafe ve etkide olmalılardır.

Aslında Kafkaslar global düşünülerek kuzey ve güney olarak topyekün bağımsız ve bağlantısız kendi aralarında örgütlenen devletler olarak var olmanın kültürel ve siyasal bilincini geliştirmelilerdir. Süper güç durumundaki elini içine sokmuş Rusya varken kuvvet yoluyla birilerine çekidüzen vermek çok düşünülmesi gereken bir stratejik oyun olarak değerlendirmeden öte anlam taşımayacaktır. Olacak olan ölenlere olmakla birlikte insanlığı aklına gelmeyen devlet platformunun başındakilerin karşılıklı nabız ve tansiyon yoklaması ile reflekslerinin ölçülmesi olacaktır.

Ne talihsizliktir ki küçük halk toplulukları kendilerine kapıbir komşu halkaları veya ulusları dost değil ayağını bir bastığında altında ezecek devleri dost olarak görebilmektedirler. Kafkaslar kapalı toplumluktan kurtulamayarak Rusya'nın kültür hemonyası altında sahte mutluluk içinde kapı komşuları ile düşmanlık içinde yaşamanın zilletinin farkına varamamaktadırlar.

Bu konuda bütün kafkas halkları kendi politikaları ve birlikte kültürel etkileşimlerini gözden geçirerek öz eleştiri içinde ciddi ciddi düşünerek yeni komşuluk ilişkileri geliştirmelilerdir. Komşulukları birlikte, yanyana yaşamaları süreli yıllar sonunda bitecek değildir. Ortak kültür ve çıkarlarının farkında olarak yeni ufukları keşfetmeleri gerekmektedir. İnsan'lık yaşadıkça birliktelik devam edeceğinden uzun vadeli düşünmek, herkesin çıkarına olacaktır.

Ülkemize düşen, diğer ülkelerin kendi dinamikleri ile oluşturdukları statülerini barışçı süreç içinde meşruiyetlerinin pekişmesinin sağlanmasını barışçı politik platformlardan taşırmadan sürdürmelerine yardımcı olmak stratejisi ile Atatürk'ün "Yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesini düstur olarak benimsemektir.


İşte savaşın korkunç yüzü (milliyet foto galeri) bkz: http://www.milliyet.com.tr/content/galeri/yeni/goster.asp?galeriid=4250&ver=59


Mutlu olamayan uzun ömürlü insanlar: http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=125240
 
Toplam blog
: 376
: 1841
Kayıt tarihi
: 06.07.07
 
 

Hayat herkes için aslında yalnızlıktır. hiç kimsenin doğal garantisi yoktur. (Günlük atüel haberl..