Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ağustos '07

 
Kategori
Güncel
 

Güven (2)

Güven (2)
 

Soğuk kış günlerini andıran Mart ay ı ortalarında yaşadığı şehirden çıkıp kaybolup gittiği dağ aralarından gecenin geç saatleri olduğunda tel in bağlantı kurduğu ilk kasaba sınırına geldiğinde, cebinden çıkardığı tel in mesaj servisini açarak önce Selin in yolladığı mesajı okudu, Ökkeş e mesajla nerede olduğunu, tahminen saat kaçlarda orada olacağını yazdı Serhat.

Akdeniz in ılık kış günlerinin sabah saatlerinde deniz, çok uzaklardan ilk gözüktüğü yerden, kendisinden sonra başka hiç bir yerde kara yokmuş hissi uyandıran hali ile ufukta açık gece mavisi ile birleşiyordu. Araba deniz kıyısına geldiğinde Serhat, karanın bittiğini görünce yolun da sonunun geldiğini düşündü. Artık gün yavaş yavaş ağarmaya başlarken uzun dağ yollarından sonra indiği düzlükte karşısına çıkan ilk kavşaktan doğuya döndü. Yenilenmiş otoban ın gözüken ilk kısımlarından güneş yeni doğuyordu. Yol a bakıldığında sanki yol un en sonunda güneş e varılıyormuş gibi oluyordu görüntü.

Serhat cep tel ine bu kareyi kaydetmek için fotoğrafını çekti, kaydetti, tel ekranına Selin in eline dokunduğu gibi baş parmağı ile dokundu, selini ev inden aldığında onun oturduğu ön koltuğa koydu sonra. Yol kenarlarından geçerken artık bundan sonraki hayatlarını Türkiye de sürdürdüğü anlaşılan yabancı uyruklular, sabah yürüyüşü yapıyorlardı seyrek görüntülerinde.

Geçtiği bir iki kasabadan sonra orta sınıf bir ilçeden geçerken, daha önceki yıllarda aynı ilçeye gezi maksatlı yolu düştüğünde uğrayıp çay içtiği, günün her saatinde açık Türkçe ismi ile Kafe, yabancılar daha çok gelsin diye, onların kendi ülkelerinde kendi kültürlerinde yazdığı gibi cafe ye uğrayıp çay içti. Etrafta hiç kimse yoktu. Çayı bittikten sonra arabası ile deniz kenarından geçen yola çıktı, arabalar geçerken nerdeyse sürtünerek geçecek gibi yola yakın, ne amaçla yapıldığını çözemediği banklardan birine oturdu, yola sırtını dönüp birazdan hafiften ısınacak havaya aldırış etmeden yüzünü denize döndü, en uzağa, denizle gökyüzünün birleşiyor gibi durduğu ufuk çizgisine baktı, hayatının en önemlilerini ve biyere ait olamadan geçen yıllarını, geride bıraktıklarını, şimdiki durumunu, bundan sonra neler olabileceğini düşündü.

Bunların içinde kendisine moral veren çok az şey vardı, hatta hiç yok gibiydi. Sadece kendisinin de o bölgeleri görünce uzun yıllar oralarda, kendisine ait biyerinin olmasını çok istediğinden, çok supriz birşekilde burad henüz içinden oturulabayacak kadar, inşaat halinde e olan, çevre düzenlemesi sadece dağın eteği görünümünde, üzerinde çok çalışılması gereken bir yapı edinmişti kendine, bu da kendisine ait olan bişey olduğu için, herkeste olabileceği gibi kendisinde de hafiften bir sevinç kaynağı oluşturuyordu. Hayalle karışık planlar yaparken gerçekleri yaşamaya başlamak, yapılan planlara biraz uzak ve daha çetin bir görüntü veriyordu. Serhat doğu illerinde iş gereği bulunduğu yıllarda, oralarda geçecek günler için en kötü ihtilamaller üzerinden hesaplar yapmış, içinde kendisini mutlu edecek seryek olaylarla karşılaştığında da kendini bazan şanslı hissetmişti, ama oraların durumu, mevcut şartları ona müsait olduğu ve bunu bildiği için hayal kırıklığı olmamıştı kendisinde.

Artık güneş iyiden iyiye kendini göstermiş, soğuk yükseklerde kurulu yaşadığı şehirden aşağıya ılıman yerlere inince üzerindeki kışlıkların kendini fazlası ile ısıttığını, karşıdan güneşi tam cepheden göre göre ilerlerken arabanın içine kadar giren güneş ışığından arabanın daha iyi ısındığı farketti, yol kenarında durup üzerindeki yeşil montunu çıkardı hırkası ile yola devam etti. Bir süre sonra Ökkeş, Serhat a nerede olduğu konusunda mesaj yazmış, o da kırk/elli km kaldı diye karşılık vermişti. Hiç bir sonucun tahmin bile edilemeyeceği yeni bir hayat ta umutsuzluğa kapılmadan, olabilecek olayların sadece bir maceradan ibaret olduğunu, sonuçta dünyayı baştan başa keşfedenlerin de yaptığının bu olduğunu, macera atılımı olmadan kişinin bazı işleri başarmasının zor, hatta imkansız olduğunu düşünüp arabayı daha bi hırsla kullanmaya başlamıştı.

Virajlar, viyadükler, kavşaklar geçti, Akdeniz insanının bazı bölgelerinde yaşayan insanların birbirinden farklı sosyal ve kişisel yapılarının eserlerini yansıtan diğer oto kullanıcılarının arasıra kendi arabasının plakasına bakarak küçümser gözlerle süzdüklerini de gördü. Ama Serhat ın daha sonraları göreceklerine kıyasla nisbeten daha hafifti. İlk tanışıklıklarda kişilerinin karşısındakini tanımaya çalışırken, kendini onunla kıyasladığı çok görülmüştür, ama illaki karşısındaki hakkında kendi içlerinden acaba onu dövebilirmiyim diye düşünenler çok fazla değildir belkide. Serhat önemli tecrübelere sahip olduğu, yıllardır insanlarla, muhatap işlerle meşgul olduğu için insan psikolojisini davranış temellerinde gözlemlemelerle büyük bir çoğunlukla doğru tahmin etme konusunda deneyimli olduğundan, Akdeniz kıyı şehirlerinde bulunduğu dönemlerde taşra yöresi yerleşik insanlarından kendine yaklaşımlarında bulmuştu bu, acaba ben şu uzun boylu adamı dövebilir miyim diye ifadeler taşıyan bakışlarda. O bakışlardan birkaçını da yol kenarında bankta otururken arabalı, motosikletli, geçenlerde görmüştü. Ökkeş, bulunduğu yeri telefonda söylemiş, Serhat ta tamam oraya geliyim demişti.

Kapı girişine gelince Ökkeş in onu kapıda beklediğini gördü. Tebessümle karışık içinde başka neler olduğunu çözemediği ifadesi ile vay, abilerin abisi buralara kadar gelirmiymiş, ne kadar iyi oldu seni buralarda gördüğüm gibilerinden ilk bakışta samimi gözüken ama zamanla üzerinde durulduğunda tereddütler gizleyen sözlerle hoşgeldin abi demişti. İlk seramoni bittiğinde Ökkeş in işyerine doğru yönelmişler, Ökkeş i gören yardımcıları hemen koşup gelmiş, Serhat ın valiz ve eşyalarını kalacakları yer e taşımaya girişmişlerdi. Serhat ın satın aldığı ev için aldığı malzemelerin arabada kalması için yardımcılarına konuyu izah etti Ökkeş ve Serhat a dönerek abi, biz kendimiz onları akşam mesai bitiminde gider kedimiz yerleştiririz dedi. Her zaman olduğu gibi olur abicim dedi Serhat ta.

Serhat, Ökkeş in işyerine girerken işyeri önünden geçen sokağın karşı kıyısında, kaldırıma yakın yaklaşık 40 m2 lik zemin in betonla kaplandığını görünce temeli atmışsın demişti. O da, attık abi, konuşuruz dedi, birlikte içeri girdiler ve içerde oturanlar arasında, mesai arkadaşları, yardımcıları ve başka işyerlerinden aynı işi yapan meslektaşları vardı Ökkeş in. Onlar da hoşgeldinlerle konuya dahil olduklarında içlerinden birisi, arkadaşlar aramızda gelecekte marketler zinciri kuracak iş adamını iyi tanımanızı tavsiye ederim dedi, diğerleri yapılan espiriye gülümsediklerinde, Serhat, ben o konunun dışındayım, bu zinciri kuracak olan Ökkeş in arkadaşı Mercal dedi, Ökkeş in yüzüne bakarak, o da yok abi sende dahilsin bu konuyu herkes biliyo dedi.

Oraya gelmeden önce Serhat a ev e harcanacak yeni giderleri karşılamak ve biraz sermaye birikimi olsun diye işyeri açalım tavsiyeleri ile işi yaparlarsa kazanacakları şeyler hakkında abartılı teşviklerde bulunan Ökkeş, Serhat ın oraya gelmesine iki-üç gün kala Serhat ı o işten vazgeçirmiş, sonrasında serhat oraya geldiğinde kurulacak işyerinin merkezini kararlaştırdıkları yer e vazgeçildiği halde temel atıldığını görünce, bu ne demek oluyor gibilerinden hem sözlerle hemde tavırlarıyla Ökkeş e konu hakkındaki merakını sormuş, o da abi sana surpriz olsun diye öyle yaptım demişti. Serhat oynanan bi oyun olduğu konusunda kuşkularını kedi içinde saklayarak, sonrasında çıkacaklar için kendi kendine her ihtimalin olabileceği konusunda telkinlerde bulunmuş, ama konunun farkında değilmiş gibi yaparak, anonim bir tabirle, suyu akışına bırakmanın daha doğru olacağını düşünmüştü. Çünkü yapılacak o kadar çok iş vardı ki, bunları tek başına yapmasının mümkün olamayacağını düşünüp, gemileri yakıp geldiği yaşadığı şehir e geri dönmesinin mümkün görmediğinden orada ne olursa olsun ev i oturulacak hale getirmek ve ek gelir elde etmek için mutlaka o iş yerini açmalıydı. Açılacak iş yerine lazım olan malzemeleri bir keresinde gittiği Ankara dan piyasa araştırması yapması için Ökkeş hararetli tavsiye ve anlatılarla Serhat a rica ile karışık görevler yüklüyor, o da o mutlu olsun, güya Ökkeş in Serhat için yaptığı iyiliklere karşılık olsun diye iş inin oluru için söylediği şeyleri, kendisine ümid vaat etmese de, akılcı gelmesede, yapmaya çalışıyordu.

Yemek yediler, çay içtiler, bir süre dinlendi Serhat, akşam saatlerinde mesai bitti, Ökkeş le birlikte Serhat ın arabasına bindiler, Serhat ın alınmadan önce bir kez gördüğü evine doğru gittiler. Şehir merkezini birazcık çıkıldığında sağ a doğru giden, bakımsız, engebelerle dolu, yolda derinleşmiş çukurlara düşmemek için kıvrım kıvrım gidilen yol gittikçe daraldı, bir cami ve karşısında bulunan bakkal geçildi, dağ eteğinde bulunan seyrek evlerden sonra toprak şoseye varıldı.
Yer yer yol üzerinden taşların yüzeye doğru fırladığı dağ eteğinden yol un gittikçe daraldığı ve özenilmeden, daha önce keçilerin geçtiği yolun bişekilde düzeltilerek yol haline getirildiği ilk bakışta belli olan görüntüsünde ev e doğru yaklaşıldığında, yüz metre yükseklikten ilk göze çarpan geniş bir deniz manzarasına sonrasında da sadece dört duvarı olan inşaat halindeki bir sürü hayal ve yarı sanal anlatılarla alınmasına karar verilen iki katlı, dışardan görüldüğünde her işi bitmiş ev görüntüsü veren ama yanına yaklaşılınca ev in doğu kapısından giren sel birikintilerinin ev e girdikten sonra batı kapısından çıktığı anlaşıldığı, iç duvarlarının sıvasız, tuğlaların hala açıkta olduğu gibi daha birçok umutsuzluk göstergesi halinde olan ev e gelindi.

Serhat ev i ilk gördüğünde burası deniz gören bir dağ başı demişti Ökkeş e. O da bu işe girildiği ve bir anlamda neden olduğu için, mevcut umutsuzlukları saklamaya çalışarak, bu sözü önemsiz hale getirmek için bir sürü ilginç abartılı şeyler söylemiş, zaten de bundan sonra yapacak bişey olmadığından bu iş in altından kalkmak gerektiği ve başka çaresi olmadığını düşünmüştü Serhat.

Dağ başındaki ilk gün bitiyordu, yabancılık duygusunun kendisini iyice hissettirdiği anlarda, selin in kendisine yazdığı son mesajı okudu, ona söylemek istediği şeyler o, yanında olmadığı için söyleyemedi, yutkundu, sessizce bu gece nerde kalacağını düşündü sadece.
Devamı gelecek sayıda...
Saygılarımla.

 
Toplam blog
: 7
: 1208
Kayıt tarihi
: 17.06.07
 
 

1974 Ankara doğumluyum. Üniversite mezunuyum. Evli iki çocuk babasıyım. Halen Antalya'da yaşıyorum...