Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ocak '09

 
Kategori
Siyaset
 

Güven eksikliği...

Güven eksikliği...
 

Neler oluyor bu ülkeye ve ülke insanına?

Ana Muhalefet Partisinin Genel Başkanı Deniz Baykal, çıktığı televizyon programında, Genel Merkezlerinde bulunan dinleme cihazı ile ilgili, kendilerinin inceleyip gerekli açıklamayı yapacaklarını söylüyor. Ve arkasından ekliyor; Polise güvenmiyoruz!

Polise niye güvenilmediği sorulduğunda da, Polisin çok değişik bir kadrolaşma içinde olduğunu, ileri teknoloji ile herkesi dinlediğini, kendilerinde bir güven eksikliği yarattığını söylüyor!

Gazetelere, televizyon yorumcularına bakıyorsun, tık yok! Baykal’ın ne dediğinin hiçbir kıymet-i harbiyesi yok. Ne gazeteler, ne televizyonlar, nede TBMM sinde gurubu bulunan siyasi partilerden ses çıkmıyor. Hele iktidar cevap verme gereği bile duymuyor. Polisin bağlı olduğu İçişleri Bakanından da ses çıkmıyor.

Bu toplum nere gidiyor? Böylesi bir olay ve açıklama karşısında, sivil toplum kuruluşları da sesini çıkartmıyor. O zaman ben şunu anlıyorum. Baykal’ı ya ciddiye alan yok(!) veya bu ülke tüm duyarlılığını yitirmiş.

CHP ülkede 8 milyona yakın oy alarak Ana muhalefet partisi konumuna gelmiş bir parti. Deniz Baykal’da 1973 den beri siyasetin içinde. Nasıl olur da ciddiye alınmaz?

Birde aklıma hemen şu soru geliyor. Tıpkı Deniz Fenerinde, Şaban Dişli, Dengir Mir Mehmet Fırat ve Melih Gökçek olaylarında olduğu gibi unutturma taktiği mi uygulanıyor?

Sayın Baykal aynı programda konuşmasına devam ediyor ve ülkede çıkartılan her kanunun, ülkeyi yasal yollardan Faşizme götürdüğünü savunuyor. Yine yukarıda saydığım kişi ve kuruluşlardan ses seda yok.

Acaba Faşizmden medet umanlar mı var?

Yine televizyonlarda yılbaşı ile ilgili görüntülere takılıyorum. Haber Türk Kanalı Kameramanı Beyoğlu sokaklarını çekiyor. Birden ekrana üç kişilik bir milis(!) ordusu edasıyla, uzunca sakallı, başları takkeli, ayaklarında şalvar olan kişilerbeliriyor. Vatandaşlara ve işletme sahiplerine, “Kardeşlerim, bu yılbaşı bizim yılbaşımız değil, bizim yılbaşımız, Hz.Muhammet’in Mekke’den Medine’ye göç ettiği zamandır. Bu yılbaşı kutlaması kafir icadıdır! İşki içmeyin, içki satmayın! Evinize gidip ibadet ederek bu günü geçirin” diyor. Dönüyor kendisini çeken kameramana “Sevgili kardeşim bizi çekip reklam etmenize gerek yok. Bizi taktir eden yukarıdan bizi görüyor. Sende bu kutlamalara katılma ve bizi çekmekten vazgeç!” diyerek, usulca! Uyarıyor…

Böylesine tehdit vari uyarılara maruz kalan ne işyeri sahipleri, nede vatandaşlardan en ufak bir tepki yok. “Kardeşim sen kimsin, ne sıfatla bu kelimeleri söylüyorsun, var git işine, belanı benden bulma” demiyor! Diyemiyor…

Ulusal bazda, birilerinin büyük desteği ile yayın yapan Vakit gazetesinin sözde bir yazarı, yılbaşını kutlayanlara alenen küfür ediyor. Ne basın savcılığından, nede diğer kurumlardan ses seda yok!

Yılbaşı gecesi Ankara’daki malum 7 gencin Doğalgazdan zehirlenerek feci ölümleri! Herkesin sorumlu aradığı bir dönemde, Başkent Doğalgaz Dağıtım Şirketinin Genel Müdürü Veysel Karani Demir, Pejmude bir şekilde basın mensuplarının karşısına geçip, gençlerin ölümü ile ilgisi olmayan konulara değinip, gençlerin bir kısmının yarı çıplak olarak bulunduğuna değiniyor. (İyi ki özgür medya var. Bu sav anında çürütülüyor!) Sonra da herkesin Cuma’sını kutluyor(!) Gözü saatte; ikide bir namazı kaçırmayalım diye söyleniyor. O sırada açık olan mikrofonlardan her konuştuğu duyuluyor. Cuma’ya gidecektin oraya niye geldin? Basının karşısına geçmen, sorumlu olduğun bir şirket hakkında hesap vermek ise, niye sorulan sorulara cevap vermiyorsun? Ve benzeri bir sürü soru akıllara takılıyor…

Bu ülke bunu hak ediyor mu?

 
Toplam blog
: 3842
: 3093
Kayıt tarihi
: 23.03.08
 
 

Antalya'da 1956 yılında doğdum. Emekliyim, Üniversite mezunuyum. Evliyim, bir oğlum var Mimar. Gü..