Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ocak '16

 
Kategori
İlişkiler
 

Güven meselesi

Güven meselesi
 

benden


Bir zamanlar İngiltere'de yargıçların maaşı yokmuş. Onun yerine ihtiyaç duydukça kullandıkları sınırsız kredili çek defterleri varmış.
İngiliz devleti hâkimlerine o kadar güveniyormuş yani.
 
Bir gün yargıcın biri bir bankaya gidip 1.000.000 poundluk bir çek bozdurmak istediğini söylemiş. Tabi ki banka paniklemiş; yöneticiler en üst makamdan onay almadan bu kadar parayı veremeyeceklerini söyleyip hemen İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Başbakanlığı filan aramışlar. Ancak hepsinden aldıkları cevap aynı olmuş: “ÖDEYIN”
 
Gel gelelim bankada o kadar nakit yokmuş. Yargıçtan ertesi gün gelmesi rica edilmiş. Ertesi gün para bir bavul içinde yargıca teslim edilmiş. Aradan birkaç gün geçince yargıç bankaya gelip parayı geri vermek istediğini söylemiş. Banka yönetimi gene saşırıp kalmış. Hemen Adalet Bakanlığı’nı aramışlar. Derhal bakanlık müfettişi devreye girmiş ve yargıca iade sebebini sormuşlar. Yargıç, "Kraliçe’nin Hükümeti bize gerçekten dedikleri kadar güveniyor mu sınamak istedim” demiş. Sen misin diyen? Müfettiş raporunda yargıcın sözlerine aynen yer verilmiş. Adalet Bakanlığı da yargıcın soruşturulmasını istemiş. Kovuşturma sonunda yargıç ilgili meslek kurulunca görevden alınmış. Kararın gerekçesi şöyle bitirilmiş: “Sayın yargıç Kraliçe Hükümeti’nin kendisine güveninden kuşku duyuyorsa Kraliçe ona asla güvenmez.”
 
Güven, çok kırılgan bir algıdır. İlişkiyi sağlam tutan bağ olabilmesi için iki taraftan da aynı samimiyetle çekilmesi gerekir.
 
Kıblesi kuşku olanın namazı geçersizdir. Kim kendine döner de vicdana gelirse, onun yargısı güvene egemendir. Çünkü insanın aslı sadece kendi aynasında görünür…
 
“Halkın en az gazeteci ve politikacıya güvenmesinde bir vefasızlık ve nefret yoktur. Sevmek başka güvenmek başkadır. Bu ikisi nadiren bir arada bulunur; aşk denen şey de en çok bu yüzden sık sık oluşmaz. Halk kendisine sevimli görünmek isteyen gazeteci ve politikacının gerçekleri nasıl yamultup yalakalık yaptığını görür de ondan güvenmez. Güvenmese de, işine gelen yerde "Yaşa!" diye bağırır, işine gelmeyen yerde fena halde bozulur.”
 
Halktan çoğu kişi kendi çıkarı doğrultusunda olan gazeteci ve politikacıyı sever ve destekler, fakat asla güvenmez; çünkü halkın tecrübesinden çok iyi bilir ki gazeteci ve politikacı zaman gelir kendi çıkarı için halktan olanı feda edebilir. Çıkarı seyyar olanın güven sözü geçersizdir.
 
Kim kendine döner de ruhuna sarılırsa güvene mazhar olur; çünkü insana güven ancak ruhunda sabittir...
 
Güvenin dürüstlüğünü ölçemiyorum; çünkü kimse kendiyle tartılmak istemiyor…
 
Güvenin koynunda kuşku götürmez yalanı yakalamış insan ya güveni terk etmeli ya da yalanın koynuna güvenle girebilmeli… Ancak mesele aşk olunca güven de öyle kolayca terk edilmiyor. “Sevgilim doğruyu söylediğine yemin ederse, ona inanırım; yalan söylediğini bildiğim halde” demiş William Shakespeare. Ben de âşık olsam bin bir tane kendimi kandırma bahanesi bulurdum. Hani olur ya, yemin etmesi bana olan sevgisini bağlayan bir pişmanlık olabilir; gerçeğin yüzüyle beni üzmek istemeyişi de beni hâlâ sevdiğini gösterir. Ayrıca ona hâlâ âşıksam başka bir hesap içinde yalan söylemiş olsa da fark etmez; ben gene de onun yeminine güvenirim. Güven ve aşk birlikte yıkılır…
 
Güven dürüstlüğün meyvesidir…
 
Kendime güvenimden dolayı ben herkese güvenirim; sadece içimdeki şeytan kimseye güvenmez…
 
Muharrem Soyek
 
Toplam blog
: 363
: 1765
Kayıt tarihi
: 04.08.08
 
 

Parasız yatılı Darüşşafaka Özel Lisesi'nde iki yılı hazırlık sınıfı olmak üzere yedi buçuk yıl ok..