Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Şubat '10

 
Kategori
Güncel
 

Güvendiğimiz hukukun üstünlüğü nerede?

Güvendiğimiz hukukun üstünlüğü nerede?
 

Erzincan’da başlayıp, devamında Erzurum’a uzanan ve sonra tüm ülkeyi saran yargı skandalı ile ilgili ortalık toz duman…

Bu durum nasıl başladı?

Bu bir “Cemaat” soruşturmasıyla başlayan kavga!

27 Kasım 2007: Erzican Başsavcısı İlhan Cihaner, İsmailağa tarikatına yönelik soruşturma başlattı.

23 Şubat 2008: Bazı adreslerde 63 çocuğa yasadışı biçimde dini eğitim verilirken suçüstü yapıldı, 29 kişi gözaltına alındı, dokuzu tutuklandı.

10 Mart: Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Osman Şanal, cemaatin ‘silahlı’ olduğunu öne sürüp soruşturma yetkisinin kendisinde olduğunu belirtti.

23 Nisan: Osman Şanal, İlhan Cihaner’den ‘irtica’ gerekçesiyle yürüttüğü başka soruşturma varsa dosyasını istedi.

6 Mayıs: Jandarma İlhan Cihaner’e kentte ‘Fethullahçılar yasadışı faaliyet yürütüyor’ bilgisini verdi. İlhan Cihaner, bu kez Fethullahcılara soruşturma açtı.

26 Mayıs: Osman Şanal, Erzincan Valiliği ve Emniyeti’ne gönderdiği yazıda, İlhan Cihaner’in emirlerine uyulmamasını istedi. İlhan Cihaner, önce Osman Şanal’ı HSYK’ye şikâyet etti, ardından dosyayı Erzurum’a yolladı. Erzincan’ın ‘Görevsizlik Kararı’nda, 235 şüpheli vardı.

29 Mayıs: Adalet Bakanlığı, İlhan Cihaner hakkında soruşturma başlattı.

12 Haziran: Taraf Gazetesi, ‘İrticaıyla Mücadele Eylem Planı’nı’ duyurdu.

22 Haziran: Osman Şanal’ın İsmailağa İddianamesi çıktı. Fezlekede belirtilen 235 şüpheli sayısı 16 sanığa düşürüldü. O sanıklar da bırakıldı.

21 Temmuz: Yeni Şafak Gazetesi, ‘İrticayla Mücadele Eylem Planı’nın Erzincan’da yürürlüğe girdiğini yazdı.

27 Ekim: Erzincan’da DSİ’ye ait baraj gölünde mühimmat bulundu. Savcı Osman Şanal soruşturma başlattı.

20 Kasım: Osman Şanal’ın talebiyle Erzincan Jandarma İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Üsteğmen Ersin Ergut ve astsubay Orhan Esirger tutuklandı.

27 Kasım: İstihbarat Şube Müdürü Binbaşı Nedim Ersan 27 Kasım’da tutuklandı.

3 Aralık: İlhan Cihaner’e, ‘görevi kötüye kullanmak’, ‘resmi belgede sahtecilik’ ve ‘imar kirliliğine neden olmaktan 26 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.

4 Aralık: Osman Şanal, polislerle MİT binasını bastı.

7 Aralık: Erzincan MİT Bölge Müdürü Şinasi D. ve iki personeli gizli tanık anlatımlarıyla tutuklandı.

31 Ocak 2010: Daha önce Erzincan’da görev yapan Astsubay Şenol Bozkurt, Albay Recep Gençoğlu gözaltına alındı. Bozkurt tutuklanırken, Recep Gençoğlu bırakıldı.

5 Şubat: Osman Şanal’ın itirazıyla Albay Recep Gençoğlu tutuklandı.

11 Şubat: Astsubay Murat Yıldız tutuklandı.

15 Şubat: Daha önce Erzincan’da görev yapan emekli Astsubay Nejdet Özmen, Kırklareli’nde tutuklandı.

16 Şubat: Osman Şanal, adliyeyi bastı, devamında İlhan Cihaner tutuklandı.

Ben bu tarihsel bilgileri not olarak almıştım. Bu kargaşa arasında hukukçuların yorumlarını da dinleme olanağı buldum. Hukuk bu kadar fazla yoruma açık olabilir mi? Hele hele görevdeki yüksek yargı mensupları ve HSYK üyelerinin hukuku yanlış yorumlayıp, AKP ve yandaşlarının doğru yorumlamasına ne demeli? Ya Erzincan’daki mahkemenin tutuklama kararı verdiği cemaat üyelerini, Erzurum’daki mahkemenin serbest bırakmasına ne demeli? Hani bunlar silahlı örgüt üyeleriydi!

Şimdi ilgi çekecek bir olayı da gündeme getirmek istiyorum. Silahlı, bölücü, örgütsel suçlara Özel Yetkili Savcılar ve eski Devlet Güvenlik Mahkemelerinin görevlerini yapan Ağır Ceza Mahkemeleri bakıyor. Son günlerin günceli, “yargıçların ayarlanması” konusunda, konuyu soruşturan Savcıların ve Hâkimin(!) ‘Özel Yetkili’ olmadığı yeni yeni gün yüzüne çıkıyor. Habur’dan giriş yapan ve asla pişman olduklarını söylemeyen, özellikle kendilerine “Barış Elçisi” unvanını veren kişilerin, Silopi Sulh Ceza Mahkemesi hâkimi tarafından bırakıldığı anlaşılmıştır.

Bir yanda Erzurum Özel Yetkili Savcısı, Erzincan Başsavcısı üzerinde tahakküm kurarken, Diyarbakır Özel Yetkili Savcısı, Bölücü Teröristler karşısında kıllarını bile kıpırdatmıyor! Bir yanda bir Başsavcı ‘İmar Kirliliği’ ile suçlanarak, hakkında dava açılırken, ülkeyi yönetenlerin kaçak binalarda oturduğu görmezlikten geliniyor! Bölücü teröristleri davulla zurna ile karşılayanlar, bu ülkenin yetiştirdiği en önemli bilim adamlarını bölücü örgüt üyesi olmaktan, sorgusuz sualsiz içeri tıkabiliyor! Bizlerin vekili olarak mecliste görev yapanların, her türlü suçtan, toplam 608 dosyası bir kenarda bekletilirken, bir ilde devleti korumak ve kollamak görevi yapan bir Başsavcının, bir savcı tarafından makamı ve evi basılarak arama yapılıp, içeri tıkılması ne kadar hukuki?

Şimdi ülkemizin nasıl bir ‘Hukuk Devleti’ olduğu daha iyi anlaşılmıyor mu?

 
Toplam blog
: 3842
: 3093
Kayıt tarihi
: 23.03.08
 
 

Antalya'da 1956 yılında doğdum. Emekliyim, Üniversite mezunuyum. Evliyim, bir oğlum var Mimar. Gü..