Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ağustos '21

 
Kategori
Eğitim
 

Güvenlik Soruşturması!

Daha çok, “İnsanı değil, devleti önceleyen devletler” kamuya ilk defa ve yeniden atama usulüyle personel alımlarında ve varolan kamu personellerinin yöneticilik pozisyonuna geçişinde güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapar.

Arşiv araştırması

Bu anlamda arşiv araştırması; 

a) Kişinin adli sicil kaydının,

b) Kişinin kolluk kuvvetleri tarafından hâlen aranıp aranmadığının,

c) Kişi hakkında herhangi bir tahdit olup olmadığının,

ç) Kişi hakkında kesinleşmiş mahkeme kararları ve 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesinin beşinci ve 231 inci maddesinin on üçüncü fıkraları kapsamında alınan kararlar ile kişi hakkında devam eden veya sonuçlanmış olan soruşturma ya da kovuşturmalar kapsamındaki olguların,

d) Hakkında kamu görevinden çıkarılma ya da kesinleşmiş memurluktan çıkarma cezası olup olmadığının, mevcut kayıtlardan tespit edilmesi gibi somut ve hukuki durumlar olmasına rağmen,

Güvenlik soruşturması

Güvenlik soruşturması, arşiv araştırmasındaki hususlara ilave olarak yapılan ve kişinin;

a) Görevin gerektirdiği niteliklerle ilgili kolluk kuvvetleri ve istihbarat ünitelerindeki olgusal verilerinin,

b) Yabancı devlet kurumları ve yabancılarla ilişiğinin,

c) Terör örgütleri veya suç işlemek amacıyla kurulan örgütlerle eylem birliği, irtibat ve iltisak içinde olup olmadığının, mevcut kayıtlardan ve kişinin görevine yansıyacak hususların denetime elverişli olacak yöntemlerle yerinden araştırılmak suretiyle, soyut ve yoruma dayalı hususların tespit edildiği bir uygulamadır.

Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması uygulaması Anayasa Mahkemesi tarafından defalarca  Anayasa’nın 20. maddesinde yer alan“Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir.” hükmüne, kişisel verilerin korunması, özel hayata saygı gösterilmesini isteme hakkına aykırı olduğu için iptal edilmesine rağmen, her defasında benzer şekilde tekrar çıkarılmıştır.

 Anayasa Mahkemesi Kararı

Birçok Anayasa Mahkemesi kararında belirtildiği gibi kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı, insan onurunun korunması ve kişiliğini serbestçe geliştirebilmesi hakkının özel bir biçimidir. Anayasa Mahkemesinin yerleşik kararlarında “...adı, soyadı, doğum tarihi ve doğum yeri gibi bireyin sadece kimliğini ortaya koyan bilgiler değil; telefon numarası, motorlu taşıt plakası, sosyal güvenlik numarası, pasaport numarası, özgeçmiş, resim, görüntü ve ses kayıtları, parmak izleri, IP adresi, e-posta adresi, hobiler, tercihler, etkileşimde bulunulan kişiler, grup üyelikleri, aile bilgileri, sağlık bilgileri gibi kişiyi doğrudan veya dolaylı olarak belirlenebilir kılan tüm veriler…” kişisel veri olarak kabul edilmiştir.

Bu bağlamda güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasıyla elde edilen veriler, kişisel veri niteliğindedir. Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli birimler tarafından güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında kişilerin kişisel veri niteliğindeki özel hayatı, iş ve sosyal yaşamıyla ilgili bilgilerinin alınmasına, hakkındaki suç işlediğine dair iddiaların değerlendirildiği Cumhuriyet savcılığı,  hâkim veya mahkeme kararlarının tutulduğu kayıtlara ulaşılmasına ve bu kayıtların kullanılmasına imkân tanıması nedeniyle kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sınırlama getirmektedir.

Anayasa’nın 20. maddesi uyarınca kişisel veriler ancak kanunda öngörülen hâllerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Anayasa’nın 13. ve 20. maddeleri uyarınca kişisel verilerin korunmasını isteme hakkını sınırlamaya yönelik kanuni bir düzenlemenin şeklen var olması yeterli olmayıp yasal kuralların keyfiliğe izin vermeyecek şekilde belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir olması gerekir.

Hukuk devletinde kanuni düzenlemelerin herhangi bir kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gerekir. Kanunda bulunması gereken bu nitelikler hukuki güvenliğin sağlanması bakımından da zorunludur.

Bu nedenle güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucunda kişisel veri niteliğindeki bilgilerin alınmasına, kullanılmasına, işlenmesine yönelik temel ilke ve güvencelere kanunda yer verilmeksizin bunların alınmasına ve kullanılmasına izin verilmesi Anayasa’nın 13. ve 20. maddeleriyle bağdaşmamaktadır.

MEB uygulaması

Milli Eğitim Bakanlığı da ilk defa ve yeniden öğretmen atamalarında, müdür yardımcılığı, okul/kurum müdürlüğü ve daha üst görevler için yönetici atamaları öncesi arşiv araştırması ve güvenlik soruşturması yapar. Bunu yaparken de, ilgililerin güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının olumsuz çıktığı gerekçesiyle görev alınmadıklarını ya da yöneticilik pozisyonuna geçirilmediklerini değil, sözlü sınav sonucu yeterli puan alamadıklarını ileri sürer.

Bu konu iki açıdan sorunludur. İlki, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının olumsuz çıktığının ilgiliye bildirilmemesi, ikincisi ise sözlü sınavda başarısız olduğunun kamuoyuna açıklanmasıdır. Hakkını aramayarak idare mahkemesi sürecini başlatmayan ilgililer hem neden dolayı atanamadıklarını bilemeyecek, hem de toplumda başarısızlık damgasıyla etiketleneceklerdir.

Yürürlükte olmayan mevzuatla ilgili soru!

Milli Eğitim Bakanlığının güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması konusunda davaya konu olan işlemlerinden bilinenler içler acısıdır. Bir örnek vermek gerekirse, 2020 yılında yapılan eğitim kurumları yöneticiliği sözlü sınavında sorulan sorulardan biri yürürlükten kalkmış bir mevzuat ile ilgili sorudur. Soru şöyle; “Anayasanın 102.maddesine göre Cumhurbaşkanlığı makamının herhangi bir şekilde boşalması halinde Cumhurbaşkanlığı seçimi ne zaman yapılır?”

Bu soruyu hazırlayan sözlü sınav komisyonundaki üyeler açısından durum gerçekten içler acısıdır. Çünkü bu üyeler Anayasanın 101.maddesinin son fıkrasında yer alan “Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin diğer usul ve esaslar kanunla düzenlenir.” hükmünden, Anayasanın 102.maddesinin, 6771 Sayılı kanunla yürürlükten kaldırıldığdan ve Cumhurbaşkanı Seçimi Kanununun 3.maddesinin 5.fıkrasında yer alan “Cumhurbaşkanlığı makamının herhangi bir nedenle boşalması ve Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimine bir yıl veya daha az süre kalması hâlinde, Cumhurbaşkanı seçimi, makamın boşaldığı günden sonra gelen altmışıncı günü takip eden ilk Pazar günü Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimiyle birlikte yapılır.” hükmünden habersizdir.

Sözlü Sınav Komisyonunda kimler var?

Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumlarına Yönetici Seçme Ve Görevlendirme Yönetmeliğinin 12.maddesinin 1.fıkrasında “Sözlü sınav komisyonunun oluşumu ve çalışma usulü” belirlenmiştir. Buna göre, “Sözlü sınav komisyonu; il millî eğitim müdürünün ya da görevlendireceği bir il millî eğitim müdür yardımcısı, ilçe millî eğitim müdürü veya il millî eğitim müdürlüğü insan kaynaklarından sorumlu şube müdürünün başkanlığında, il millî eğitim müdürünce il/ilçe millî eğitim şube müdürleri arasından belirlenecek iki üyeden oluşur. Aynı usulle birer yedek üye belirlenir.”

Benzer durumların yaşanıp yaşanmadığının ancak dava konusu olduğunda bilinebileceği gerçeği, üzücüdür. Hakkı yenen binlerce öğretmen, yönetici adayı veya görev süresi uzatılmayan yönetici bir yana, onlara yukarıdakine benzer sorular sorarak sözlü sınavda başarısız oldukları etiketini yapıştıran yöneticiler bir yana!

Son olarak hukuk güvenliği ilkesini ve kişisel verilerin korunması ilkesini ihlal eden, somut bilgi ve belgelere dayanmayan, liyakatsiz yöneticilerin kişisel tercihlerine dayalı olarak uygulanan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kanununun yürürlükten kaldırılması, bu yapılmıyorsa sadece somut bilgilere dayalı olarak arşiv araştırması yapılması yerinde ve hukuki olacaktır.

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 223
: 700
Kayıt tarihi
: 04.01.08
 
 

Gaziantep' te öğretmen olarak görev yapmaktayım. Son olarak Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ..