- Kategori
- Şiir
Güvercin, vagonlar ve şehir
Simit susamlarına aşık ak güvercinler görürdüm Şemsiyeli Park'ta
Bir koşu Tozlu'da kılarken babam ikindiyi
Annem yine Uzunçarşı’dan mavi bir eşarp almış
Ben, sade gazoz, dondurma ve elimde bayramlığım
Tahin helva aşırırken poşetten
Telaşlı, susamış, iftar bekleyen arefe günlerinde
Akşam ne kadar uzak, oruç ne kadar sıcaktı
Oruçlar çocuklara hesap sormaz...
Bir insan bir şehre esir olabilir mi?
Ya bir esir esarete aşık?
Uzaklardan bir meltem eser zaman zaman
Çocukluğum kokar, Serdivan kokar, süt kokar her yer
Çaldığım gülleri hatırlarım elimi kanatan, utanırım
Karanfil, kestane, mürekkep avuçlarımda
Babamın elini sımsıkı tutmuşum defterdarlığın önünde
Bulvarda Cumhuriyet törenleri, pamuk şekeri, uçan balon
Gururlu, küçük, telaşlı adımlar
Ya da 23 Nisanlarımın delice yağmurları
Artık istesem de yağmaz
Hatıralar peşimizi bırakmaz...
Çocuklar şehrin gerçek sahibi derdim,
İstersem Arifiye’de raylarda yürürdüm çıplak ayak
İstersem Bulvar’da çimlere sererdim eteğimi
Hatırası bile içimi titreten misafirliklerde
Otuziki evlerin arnavut kaldırımlarına vururdum kendimi
Çam fıstığı, misket, bisiklet
Sonra dizlerimde derin yaralar
Her Ankara dönüşü istasyonda bu küçük şehre isyanlar!
Şehirler çocuklara kızmaz ki...
Papatya taçlar süslerdi saçlarımı
Uzak tepelerde güneşler içime doğardı
Hayat bir oyundu, istediğim zaman girip çıktığım
Çocukluk neşeydi, anne azarları, baba öğütleri
Çarşıya gitmek ne mühim meseleydi
Ne giyilecek, dolmuş hemen gelir mi
Ya son durak değişmişse, inemezsem, kaybolursam Yenicami’de
Gitmemeli, gidildiyse de hemen dönülmeliydi
Zaten eniştenin ayranında yatım saatten fazla oturmak ücrete tabiiydi.
Şehirden önce aşka aşık olmak
Uyumamak geceleri, uyuyamamak
Sayıklamak adını sabahlara kadar
Sevmek, sevmek, sevmek...
Nehir boyunca sürüklenir gençliğim kaldırımlarına çarpa çarpa
Sen bu tutkunun farkında, savururken beni oradan oraya
Annem kokar, tebeşir, üzümlü kek, Çark suyu kokar
ilk aşk kokar son istasyon
Vagonlar sıralanır beynimin raylarında,
Biletim yok, umudum yok, aşk yok
Bir çınar altı bulsam senin toprağında
Trenler geçse, güvercinler su içse başucumda
Sen beni kabul etsen,
Sen beni affetsen
Sende doğmadım ama sende doydum diyerek af dilesem
Sana yaptıklarım söylediklerimin kefareti olmaz.