- Kategori
- Deneme
Güz Hüznü
Ve yaz bitti. Ve yine sonbahar…
Tuhaf bir melankoli sarıyor içimizi. İncecik bir sızı duyuyoruz, jilet kesiği gibi. Kırk katıra yüklemek isterken hüzünlerimizi,yüreğimizin payına kırk satır düşüyor.
Acımızı belli etmek istemediğimizden, yalnızlığın cennet olduğunu söylüyoruz. Oysa herkes biliyor bunun kocaman bir yalan olduğunu. Kimse belli etmiyor.
İnanmak istiyoruz kendi yalanlarımıza, bastımak istediğimiz için tüm korkularımızı.Ama hala korkuyoruz geceleri aynaya bakmaktan. Karanlıkta duyduğumuz her çıtırtıdan.
Yalnızlığımız orta yerde öylece duruyor. Bir şeyler anlatmak ister gibi birilerine.
Kimse aldırmıyor…
Çünkü artık, “İnsanların hiçbir şeyi tanımaya vakitleri yok.”*
Durup paylaşmak, dokunup anlamak istemiyorlar. Kimse kimseyi sevmiyor. Her şey yapay.Her şey sanal…
Sevgi olmayınca yaşamın ve insanın sıcaklığı da kayboluyor. Yalnızlık duvarı iyice yükseliyor içimizde. Ama, aynı çatı altında yaşayanlar bile yalnızlıklarının farkında değil. “Birbirine uzanamayan boşlukta iki yalnız yıldız gibi”**yaşıyorlar.
Bizse yazdıkça paylaşılacağını sanıyoruz yalnızlığımızın. Paylaşılmayacağını bile bile inanmak istiyoruz.
Bir de, düşlerimiz bile bizi terk ettiyse, hepten düşüyoruz en derinlere. Suskunluğumuzla yaralarımızı Iyileştirmeye çabalarken yine yalnızlığımıza sarılıyoruz.
Ve kendimize yalan söylemeye devam ediyoruz.
Yalnız olmadığımıza dair yalanlar…
Sevdiğimize dair yalanlar…
İnanmak istediğimiz yalanlar…
Sonbaharın geldiğini bilsek de inatla bir yaz sonu mutluluğu yaşamak istiyoruz. Kışın uzak bir gelecek olmadığını kabullenmek böyle daha kolay olduğundan, adı içimizde saklı sevdalar yaşıyoruz bu demlerde.
Evet, bir yaz daha bitti ömrümüzden az önce. Ve işte sonbahar. Sonrası Kış…
Görecek başka bahar, geçecek başka yaz yok!
Oysa,“Yaprak döker bir yanımız, bir yanımız bahar bahçe!” ***
*Gülten Akın / İlk Yaz
** Murathan Mungan / Yalnız Bir Opera
*** Hasan Hüseyin Korkmazgil / Öyle Bir Yerdeyim ki
(Arşivden güncelleştirilerek)