- Kategori
- Şiir
Güzel bir gün-güneşli
Güzel bir gün-güneşli
Güzel bir gün sen ve ben güzelliğe inat,
Ayrılmıştık…
Veda etmiştik basitçe tokalaşarak!
Hiç birbirimizi tanımıyormuş gibi.
Daha önce konuşmamış, yılları devirmemiş gibi!
Hoşça kal! Güle – güle…
Gün çok güzeldi, hava sıcak,
Arada rüzgâr gülümsüyor hafifçe,
İkimiz ayrı yollarda gidiyoruz.
İnsanlar ilişiyor gözlerime, gülüyorlar.
Sevinçliler, mutlular, sevdiklerini sıkıca tutmuşlar.
Hani bizim yapamadığımız, beceremediğimiz,
Sevginin kıymetini bilemediğimiz gibi!
Onlar bilmişler…
Ellerini sıkıca tutmuşlar, ne güzel!
Üstelik havada çok güzel…
Biz güneşi mi fark etmemiştik!
Hava kararmaya başladı. Ben hala sokaklarda
Yürüyorum, düşünüyorum.
Sonra gece oldu, içim sıkıldı, kasvetler çöktü yüreğime.
Uzunca bir sürede hiç gitmedi…
O güzel günden sonra söz verdim kendime
Güneşi fark edecektim, rüzgârı hissedecektim.
Kasvetleri yüreğimden söküp atarken,
Hatıraları da onunla gönderecektim.
Başardım. Çok zordu ama yaptım…
Yağmur yağıyor, hava çok kapalı, rüzgâr sevimsiz
Kimin umurunda!
Bu da güzel, ben artık görmeyi öğrendim.
Ben artık değmeyenlere güneşin güzelliğini anlatmamayı öğrendim.
Ben biliyorum. Elleri birbirine kenetlenmiş çoklar biliyor.
Ben onu tanımıyorum ki, o tokalaşmıştı giderken!
Hiçbir şey olmamış gibi.
Bende öyle yapıyorum.
Giderken verdiği dersi aynen uyguluyorum.
Onunla hiç yaşamamışım gibi!
Güneşi, rüzgârı, insanları seviyorum.
Ve artık fark ediyorum…
Nazan Şara Şatana