Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Nisan '17

 
Kategori
Kent Yaşamı
 

Güzel İzmir'e taşınmak için 5 sebep

Güzel İzmir'e taşınmak için 5 sebep
 

GÜZEL İZMİR SENİ ÇAĞIRIYOR


Allah’ın her günü sizin de aklınıza artık dayanamıyorum, buralardan gitmeli ve daha huzurlu yeni bir hayata başlamalıyım düşüncesi geliyorsa zaman gelmiş demektir.

Bunu gerçekleştirmiş bir insan olarak harekete geçmeye cesareti olmayanlara, kendince birtakım bahanelerin arkasına saklananlara ya da nereye gideceği hakkında bir fikri olmayanlara güzel İzmir’de yeni bir hayata başlamanın güzelliklerinden bahsetmek ve onlara daha fazla geç kalmayın demek istiyorum.

1 – İzmir’in insanları

Türkiye’de kişi başına düşen yobaz sayısı en az olan şehir İzmir’dir. Kimse kimsenin yaşam tarzına karışmaz. Ramazan ayında oruç tutmadığınız için kimse sizi dövmez, hakaret etmez, kötü gözle bakmaz. Hatta Ramazan ayında bile alkol almak isteyenler her yerde rahatça içebilirler. Kimse karışmaz. Herkes birbirine saygılıdır. İzmir’e ilk geldiğimde Ramazan ayında bile insanların ortalarda içki içmesini yadırgamıştım. Anadolu’nun çoğu yerinde bunun için din adına sizi linç etmeye kalkarlar. Lokantanız varsa Ramazan ayında zorla kapatmanızı isterler. İzmir’de isteyen oruç tutar isteyen içer ama kimse bunu şova dökmez. İzmir insanı laikliği özümsemiştir. Tıpkı yüce kitabımızda laikliğin öneminin vurgulandığı gibi. Kur'an’da laiklik mi var diyenlere işte sure ve ayetleri.

Yüce Allah’ın Kur'an’da Zümer (Kümeler) Suresi’nin 41. ayetinde buyurmuş olduğu gibi ‘’….Artık kim doğru yolu bulursa kendisi içindir. Kim de saparsa yalnız kendi yitimine yönelik sapmış olur. Sen onların üzerine denetmen değilsin.’’

Ya da Bakara Suresi’nin 256. ayetinde buyurmuş olduğu gibi ‘’Dinde zorlama yoktur.’’ Hatta bana göre Yunus Suresi’nin 99. ayeti de İslam ve Kur'an’da laikliğe örnek olarak verilebilir.

Kadınlar her türlü toplu taşım aracında şort başta olmak üzere istedikleri kıyafetleri giyerler. Kimse karışamaz. Haddini aşarak karışanı da toplum bir daha karışamayacak hale sokar. İnsanları para konusunda biraz cimri olsa da sizi tanımayan insanların bile size günaydın ya da iyi günler dilemede hiç de cimri olmadıklarını görüp şaşıracaksınız.

2 – İzmir’in yeri ve iklimi

Sıcaklık ve nem açısından Antalya’dan daha iyi olan İzmir’in çevresinde günübirlik gidilebilecek pek çok güzel turizm cennetleri ve tarihi yerler mevcuttur. İzmir’in havası ılıman olduğundan yılın neredeyse 7 ayı doğal gaz kullanmanıza gerek kalmaz. Nisan ayı geldiğinde mangallar yanmaya başlar. Mayıs ayı geldiğinde yazlıklar açılıp temizlenir. Özellikle yaz aylarında ailecek kalabileceğiniz bir yazlığınızın olması hafta sonlarını geçirmek için harikadır. Bütçenize uygun mutlaka bir yazlık bulursunuz. Çünkü İzmir’in çevresi çok geniştir. Meyve ve sebzeyi her zaman taze olarak bulma şansınız çok yüksektir. Çünkü İzmir’in çevresi verimli Ege ovaları ile çevrilidir. İzmir’de satılık emlak fiyatları (özellikle yeni yapılanların) son dönemde artmakla birlikte İstanbul’a nazaran daha ucuzdur. Kiralar da daha düşüktür. İzmir’in sahili İstanbul gibi yalılar tarafından kapatılmamıştır. İzmir bütün sahili Kadıköy-Pendik arası sahil yolu gibidir. Yayalara aittir.

3 – İzmir’in trafiği

İzmir’de gerek araba ile ve gerekse metro ile şehrin bir ucundan diğer ucuna en fazla yarım saat ya da 45 dakikada ulaşabilirsiniz. Hatta vapurla daha da kısa sürede ulaşabilirsiniz. Her şehirde olduğu gibi sabah ve akşam iş giriş-çıkış saatlerinde trafik yoğunlaşırken hafta sonu özellikle Çeşme, Kuşadası ve Foça’ya doğru trafik yoğun ama akıcıdır. Ruh sağlığınızı bozan İstanbul trafiğinden sonra İzmir trafiği size özellikle ilk başlarda terapi gibi gelecektir. İşin en güzel yanı cuma akşamı işten çıkınca Çeşme’ye doğru arabanızla ya da otobüsle hem de sevdiğiniz güzel müzikler eşliğinde yol almak bile size haftanın sinir ve stresini unutturur. Gelelim işin İstanbullular için en gıcık yanına. Cuma günü işten çıkıp Çeşme’ye vardığınızda İstanbul’daki arkadaşlarınıza sahilden telefon ettiğinizde onlar hala ya işte ya da trafikte olduklarından anlattıklarınız hayal gibi gelecektir. Hele hele Pazartesi sabah Çeşme’den işe gittiğinizi söylemeniz telefonda derin bir iç çekişi sesi ya da okkalı bir küfür duymanıza yol açabilir.

4 –İzmir’de eğitim

Çocukların yetişme ortamı olarak da İzmir rahatlıkla tercih edilebilir. Çünkü özel okulların eğitim kaliteleri İstanbul kadar yüksek olmasına rağmen ücretleri İstanbul’dan daha düşüktür. İzmir şehri Mustafa Kemal Atatürk’ü çılgınlar gibi sever. Çocuklarını Atatürkçü bir çizgide yetiştirmek isteyen aileler için İzmir belki de eğitimin başkentidir. İzmir Marşı ve 10. Yıl Marşı İstiklal Marşımız kadar sevilir ve söylenir. Türkiye’nin diğer illerinde maçlar başlamadan önce geriye sayılıp şarkı söylenirken İzmir’de maç başladığında ilk önce bütün taraftarlar ‘’Mustafa Kemal’in Askerleriyiz’’ diye tezahürat yaptıktan sonra takımlarını desteklemeye başlarlar.

5 – İzmir’de yemek

İzmir’de yaşayıp da kumru, boyoz ve katı yumurta, söğüş, midye, tulum peyniri ve gevrek (simit) gibi güzellikleri tatmadan yaşamak imkansızdır. Aslan sütü ya da diğer adıyla paşa sütünün Trakya’dan sonra en sevildiği yer İzmir’dir desem yalan olmaz.

Birde İzmir’e ilk geldiğinizde sokaklarda bir kamyonetin önünde sıra olmuş bekleyen insanlar gördüğünüzde şaşırmayın. Başta Cuma günleri olmak üzere İzmir ve çevresinde sıcak sıcak lokma tatlısı yapılan küçük kamyonetlerden cami çevrelerinde ya da sokaklarda insanlara ikramlar yapılır. Ölen kişinin akrabaları tarafından Allah rızası için yapılır. Para vermeye kalkmayın ya da vermek için israr etmeyin. Böylece İstanbul’dan yeni mi geldiniz sorusundan kurtulun.

Evet sevgili dostlar. Aslında biraz daha düşünsem güzel İzmir’e taşınmak ve yeni bir hayata başlamak için başka sebepler daha bulabilirim ancak aklıma gelenler bunlar. Arayışınızın ya da uzun süredir zihninizi meşgul eden sorularınızın cevaplarını çevrenizde bulabilirsiniz. Bazen o kadar basit bir şekilde ya da sıradan önemsiz bir şeyi yüce yaratıcı size cevap olarak yollar ki şaşarsınız. Bazen de cevap uzun süredir aslında tam gözünüzün önünde duruyor olabilir. Tabi bunun için bakmak değil görmek ve biraz düşünmek gerekir. Bazıları tamam sen gitmişsin ama bize niye anlatıyorsun, bize ne bunlardan diye düşünebilir. Müsaade ederseniz yazıma son verirken bunun da cevabını küçük bir hikaye ile vermek istiyorum.

Hakikati aramak için yollara düşen bir derviş dinlenmek için bir göletin kenarında mola vermiş. Yorgunluktan içi geçmiş uyuklarken bir köpeğin sesiyle uyanmış. Susuzluktan kırılan bir köpek suyun başına gelip tam su içecek iken geri kaçıyormuş. Derviş biraz daha dikkatli bakınca köpeğin sudaki kendi yansımasından korkarak geri kaçtığını anlamış. Ancak aradan bir süre geçtikten sonra susuzluktan artık ölecek hale gelen köpek kendini suya atmış ve kendi yansımasını görmediği için kana kana suyu içip ölmekten kurtulmuş.

Derviş şöyle düşünmüş. Aslında bir insan ile istediklerinin arasındaki en büyük engel kendi içinde büyüttüğü engel ve korkulardır. İnsan bunları yenebilirse isteklerini gerçekleştirebilir.

Tekrar yola koyulmak üzere hazırlanırken aklına gelen başka bir düşünceyle irkilmiş. Makamı, kültür ve bilgisi ne olursa olsun bir insanın köpekten bile öğrenebileceği şeyler olabilir. Bu yüzden yaşadıklarını ve bildiklerini kendisine ya da insanlara önemsiz gibi gözükse bile anlatıp çevresiyle paylaşmaya karar vermiş. İşte benimkisi de o hesap.

Son söz:Lütfen yaptıklarınız için pişman olmak yerine yapmadıklarınız için pişmanlık duyan ve bunu ömürlerinin sonuna kadar kalplerinde taşıyanlardan olmayın.

 

Sevgi ve saygılarımla,

 

Mehmet Ulusal SAĞ

 
Toplam blog
: 27
: 2404
Kayıt tarihi
: 05.10.16
 
 

1971 Ankara doğumludur. 1997 yılında özel bir bankanın açmış olduğu teftiş kurulu sınavlarında başa..